Koronavirüs salgınıyla derinleşen ekonomik kriz içerisinde asgari ücrete 500 TL’lik zam yapan AKP iktidarı, ekonomide hiçbir sorun olmadığını ileri sürse de Türkiye, 2021’e ardı ardına gelen zamanlarla girdi. Elektrikten doğal gaza, ehliyet ve pasaport harçlarından köprü geçiş ücretlerine kadar birçok kaleme yeni zamlar geldi. Yaşanan kriz nedeniyle birçok esnafın kepenk kapattığı, kiminin iflasın eşiğine geldiği İstanbul’da, alım güçlerinin düşmesi nedeniyle ihtiyaçlarından kısarak ayakta kalmaya çalışan yurttaşlar için zor günler kapıda. Hayat pahalılığından dert yanan kent sakinleri, artık kemer sıkacak takatlerinin dahi kalmadığını ifade etti.
KRİZİN ÜSTÜ ÖRTÜLÜYOR
Seyyar tezgahta mısır satarak geçimini sağlamaya çalışan Faruk Erayta (50), kıt kanaat geçinirken başlayan salgınla birlikte işlerinin daha da kötüleştiğini dile getirdi. Toplumun büyük bir kısmının ciddi ekonomik sıkıntılarla yüz yüze olduğunu söyleyen Erayta, yapılan zamlarla alım güçlerinin günden güne azaldığını belirtti. İktidarın ekonomide yaşanan krizin üstünü kapatmaya çalıştığını vurgulayan Erayta, “Asgari ücret 2,800 lira oldu ama 5 bin lira olsa da anlamı yok. Önemli olan alım gücü. Yaşam standardı zaten yıllardır çok düşük. Emeğin hakkı yok, adalet yok” diye konuştu. Erayta, ekonomideki krizin çözümü için zihniyetin ve sistemin köklü bir değişimden geçmesi gerektiğini kaydetti.
‘HER GÜN SEBZE YENMEZ Kİ’
Aldığı emekli maaşıyla geçinmeye çalışan Selahattin Alçin (75) de, hayat pahalılığından şikayetçi. Aldığının 2 bin 200 TL maaşın Bin 700 TL’sini ev kirası, elektrik, su ve doğalgaza verdiğini anlatan Alçin, geri kalan para ile kıt kanaat geçinebildiğini belirtti. Alçin, yaşadığı geçim zorluğunu “Her şey çok pahalı. 1 koli yumurta 30 lira oldu. 1 kalıp peynir 60 lira. Domatesin kilosu 10 lira. Patlıcanın kilosu 9 lira. Geçimini nasıl yapacaksın? Çocuğun okuluna, evin masrafına yetmiyor. 3 bin lira olsa insan ancak kendini toplayıp geçimini sağlardı. Pazara çıkıp iki, üç poşet alınca 200 lira gidiyor. Etin kilosu 80 lira, her gün sebze yenmez ki” sözleriyle dile getirdi.
İKTİDARA LÜKS İŞÇİYE SEFALET
Abdülselam Ardıç isimli inşaat işçisi ise, AKP iktidarı ‘iyiyiz’ dese de herkesin Türkiye’nin battığını bilincinde olduğunu ifade etti. Özellikle İstanbul’da geçinmenin çok zor olduğunu söyleyen Ardıç, kendilerini için artık ayın başı veya sonunun kalmadığını, fiyatlar yüzünden markete gidince bir şey alamadan geriş eve döndüklerini dile getirdi. Krizin en büyük nedenin “adaletsizlik” olduğunu söyleyen Ardıç, “Baştakiler ve yandaşlar her defasında çalıyor. Lüks arabalarla geziyorlar. İşçi kesimi de her zaman en düşük seviyede yaşama tutunmaya çalışıyor” diye konuştu.
‘CEPTEKİ BİR LİRA SABUN GİBİ ERİYOR’
Aylardır iş yapamamaktan yakınan Mehmet Sedat Yıldırım (38) isimli esnaf da, ülke ekonomisinin battığı düşüncesinde. Esnafın, işçinin, emekçinin yaşam şartlarının gittikçe kötüleştiğini söyleyen Yıldırım, şunları ifade etti: “Ülkenin durumu hiç iyi değil. Fakir fukara zor durumda. Geçen yıl maske bile dağıtamadılar. İşçinin durumu belli. Asgari ücret 2 bin 800 lira oldu. Aslında öyle olmamalıydı. Saray’daki zat bunu en kötü ihtimalle 3 bin 500 lira yapacaktı ki işçi nefes alsın, insan olduğunun farkına varsın. Kölelik rejimi evvelden ezele doğru gidiyor. Zengine bir şey olmuyor ama fakirin cebindeki bir lira sabun gibi eriyor. Yurttaş kemer sıka sıka bir hal oldu.”
‘AKP YÖNETEMİYOR’
Özel bir şirkette muhasebeci olarak çalışan Zeynep Şimşek ise, üretimden kopukluğun, üreticiye destek yetersizliğinin, ithalat fazlalığının ülkedeki krizi günden güne derinleştirdiğini belirtti. Yoksul daha da yoksullaşırken, zenginlerin ise daha da zenginleştiğini söyleyen Şimşek, AKP’nin Türkiye’yi yönetemediğinin kaydetti.
İdris Sayılğan / MA