Künye   Hakkımızda
28 Mart 2023, Salı
Politika Haber
  • GÜNDEM
  • EMEK
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • KADIN
  • GENÇLİK
Tüm Haberler
Sonuç Bulunamadı
View All Result
Politika Haber
Sonuç Bulunamadı
View All Result
Anasayfa Politika'dan Söyleşi

İstanbul Şehir Plancıları Odası Başkanı Pelin Pınar Giritlioğlu: Kentlerimiz depreme hazır olmadığı gibi, sonrasına yönelik bir senaryo da yok ortada

Maraş merkezli gerçekleşen iki büyük depremde Türkiye ve Suriye'de bugün itibariyle 20 binin üzerinde insanın hayatına mal oldu. Deprem, Türkiye'nin en sıcak gündemlerinden biri. Deprem gerekçe gösterilerek 2000'lerden beri yasal düzenlemeler ve "kentsel dönüşüm" projeleri hayata geçirildi. Peki buna rağmen sonuç neden değişmedi? Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi Başkanı Pelin Pınar Giritlioğlu, bunun nedeninin iktidarın sermayeye hizmet uyguladığı rant siyaseti olduğuna dikkat çekti.

13 Şubat 2023
İstanbul Şehir Plancıları Odası Başkanı Pelin Pınar Giritlioğlu: Kentlerimiz depreme hazır olmadığı gibi, sonrasına yönelik bir senaryo da yok ortada
Facebook'ta PaylaşTwitter'da PaylaşWhatsApp'ta Paylaş

Maraş merkezli gerçekleşen depremin Türkiye ve Suriye’de yarattığı yıkım her geçen gün büyüyor. Bugün depremin 8. günü ve yapılan resmi açıklamalara göre Türkiye’de can kaybı şu an itibariyle 24 bin 617, Suriye’de ise resmi olmayan rakamlara göre 5 binin üzerinde. Devlet ve AFAD ekiplerinin zamanında ve gerekli oranda müdahale yapmaması, hala kaldırılamayan enkazların, ulaşılamayan köylerin olması nedeniyle can kaybının 80 bini bulacağı tahmin ediliyor.

Deprem gerçeği Türkiye’nin temel gündemlerinden biri. Anadolu’yu boydan boya geçen iki aktif fay hattı sürekli hareketli ve sürekli küçük büyük depremlerle Türkiye sallanıyor. 1999 Körfez Depremi’nden sonra da Van, Bingöl, İzmir’de yaşanan büyük depremler can kaybına neden oldu. 1999 Körfez Depremi’nden sonra “deprem vergisi” getirildi ve deprem gerekçesiyle “kentsel dönüşüm projeleri” yapıldı.

Fakat bir kez daha görüldü ki, deprem için hiçbir hazırlık yok. Yaşanan depreme geç müdahale edildi. Yeterli sayıda ekip ve ekipman yok. Hemen çadır kentler kurulamadı. Halkın yaptığı yardımlar organizeli bir şekilde toplanmadı ve dağıtılmadı.

Deprem, imar planları, kentsel politikalar bir mücadele alanı: Kamu yararına, halktan yana kentsel politikalar yerine sermayeye yeni yatırım ve rant alanları yaratmaya yönelik kentsel politikalar arasındaki mücadelenin. Bu mücadelenin yürütücülerinden biri olan TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı Pelin Pınar Giritlioğlu ile yaşanan depremin neden bu kadar büyük bir felakete neden olduğunu, deprem konusunda iktidarı muhalefetiyle neler yaptıklarını ve ne yapılması gerektiğini söyleştik.

Depremin nedenlerini ve bu felaketteki sorumluları bugün de daha sonra da konuşacağız. Arama kurtarma çalışmaları hala devam ediyor ama bugünden itibaren enkaz kaldırmalar da başladı. TMMOB, enkazlarda bilirkişi incelemesi yapılmadan kaldırılmaması çağrısı yaptı. Bu an itibariyle yeni yanlışların yapılmaması için neler yapılmalı sizce?

Enkaz kaldırma aşamasının öncesinde meslek uzmanlarının incelemelerinin hızla başlatılması atılacak ilk adımlardan biri. Alanın büyüklüğü de dikkate alınarak, delillerin ortadan kaldırılmaması için kapsamlı bir öncelik sıralamasına gidilmesi zorunluluğu bulunuyor. Kamu yapılar, yıkılan yeni ve çok bloklu siteler, yoğun enkaz alanları, vb. başta olmak üzere, tüm deprem bölgesinde eş zamanlı bir çalışma başlatılmalıdır. Tüm bu sürecin koordinasyon ve şeffaflık içinde yürütülmesi büyük önem taşıdığının da altını çizmek isterim.

Her depremden sonra deprem vergileri, imar afları, imar planlarında yapılan usulsüzlükler vb. gündem oluyor, sonra da herkes gündelik yaşamına dönüyor. Ama bunları tekrar tekrar konuşmak zorundayız. Çünkü yaşadığımız felaket ne ilk ne de son olacak. Depremleri, sellerin birer büyük felakete dönüşmesine neden olan süreç nasıl işliyor, sorumlular kim?

Türkiye bilindiği üzere 1. Derece deprem kuşağında yer alan bir ülke. Deprem bizim yaşam pratiğimizin bir parçası. Ancak bunu afete çeviren kirli bir siyaset söz konusu.

1999 depremi olduğunda, Türkiye’deki binaların yaklaşık yüzde 70’i ruhsatsız ve yasadışıydı. Yani mühendislik hizmeti almamış yapılardı. 1980’li yıllardan 1990’lara kadar, 20’den fazla imar affı çıkmıştı.

1999 Depreminin ardından çok sayıda yasa yürürlüğe girdi. 2001 yılında yürürlüğe giren Yapı Denetim Kanunu da bunlardan biridir. Bu kanun 2007 yılına kadar yaygın bir uygulama alanı bulamadı. Pilot uygulama kentleri arasında, Hatay, Adana ve Antep de vardı. Bu tarihten sonra yapılan yapıların ise, mühendislik hizmeti almış, depreme dayanıklı, güvenli yapılar olması beklenirken, ne yazık ki, o zamandan bu yana her şey beklendiği gibi yürümedi. Kişisel ilişkiler, siyasi bağlantılar kentleşme ve planlama sürecinde, bilimsel ilke ve esasların yerini giderek daha fazla aldı. Yerel yönetimlere afet konusunda sorumluluk veren yerel yönetim yasaları hayata geçti. İstanbul için de 1000 sayfalık bir Deprem Master Plan çalışması yapıldı.

Ancak tüm bunlara rağmen, geçmişten beri sürdürülen hatalı ve popülist kentleşme politikalarından vazgeçilmedi. Belediyeler gerekli denetimleri yapmadılar, vatandaşlar yasal koşullara uygun bina yapımı konusunda sorumluluk almadılar. 2000’li yıllardan itibaren hem belediyelere deprem ile ilgili sorumluluklar tanımlandı, hem de daha önce sözünü ettiğim Yapı Denetim Kanunu yürürlüğe girdi. 2012 yılında ise 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüşümü hakkında kanun yürürlüğe girdi. Yeni yönetmelikler hayata geçti. Ancak maalesef bu yasal düzenlemeler, depremle kentsel düzeyde mücadelenin bir aracı olamadılar. Çünkü rant siyasetine hizmet ettiler. Örneğin kent merkezlerinden yoksulları kent çeperlerine gönderip, bu alanları varsıllara pazarlamanın yolu olarak gördüler. Ya da iktidarın yerel yönetimlerin yetkilerini gasp etme aracı olarak kullandılar. Kamu yararına değil, sermayeye hizmet etmek için araçsallaştırdılar. Vatandaşın güvenli barınma hakkı, göz ardı edilerek, sosyal konut kavramı bir kenara bırakılarak.

2011 yılında kurulan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ise, sözü edilen 6306 sayılı yasa eliyle, bir yandan yerel yönetimler üzerinde yetki gaspı yapmaya, diğer yandan parça parça rezerv alan, riskli alan ilan ederek, kentlerin içinde ayrıcalıklı imar planları üretmeye başladılar. Gerek yasalar, gerek planlar bu süreçte merkezi hükümetin yetki alanını genişletmek ve bu alan üzerinde bir rant ekonomisi yaratmak için aracılık ettiler. 2018 yılında yürürlüğe giren İmar Affı da bu sürece onarılmaz bir darbe daha vurdu. İmar Barışı adı altında, yüz milyarlarca lira toplandı, yasadışı yapılar bir kez daha yasallaştırıldı. Gerekçe olarak deprem riskine karşı, bu alanların dönüşümü yapılacak dendi. Üzerine toplanan yine yüz milyarlarca liralık deprem vergilerini de ilave edelim. Sonuçta görüyoruz ki, aslında kentlerimiz depreme hiçbir şekilde hazır değil. Depreme hazır olmadığı gibi, sonrasına yönelik bir senaryo da yok ortada.

Anadolu iki fay hattı ile boydan boya deprem coğrafyası. İktidarı, muhalefeti, yerel yönetimleriyle herkesin bu gerçeği bilmesine rağmen tedbirlerin alınmaması, şehirlerin depreme dayanıklı hale getirilmesini yöneticiler imkansız bir iş olarak gördükleri için mi kadere sığınıyorlar? Tüm Türkiye’nin kentlerinin depreme dayanıklı hale getirilmesi için yapılması gereken ilk adım ne olmalı sizce?

Deprem deneyimi olan bir ülke olarak, elbette ki herkes gerçeklerin farkında. Kentleri depreme hazırlamak konusunda yapılacaklar bellidir. 1999 depreminden sonra birçok bilimsel toplantı yapılmış, toplumsal bir uzlaşı ile imar aflarına karşı durulmuş, uygulamayı kolaylaştıracak yasalar çıkarılmıştır. Ancak kamu yararının yerini özel yararın aldığı, siyaset ve sermaye ilişkilerinin giderek daha sıkı bir örüntü sergilediği bir iklimde, ne yazık ki geri kalan her şey unutulmaktadır. 1999 depreminden sonra afet toplanma alanları belirlenmişti. Bütün bu alanlar özel sermayeye devredilerek, alışveriş merkezleri, rezidanslar ile doldu. Kamusal alanlar, plan kararları ile özelleştirildi. 1. Derece acil ulaşım yolları belirlendi, park yasağı getirildi, şimdi hepsinin üzerinde otopark alanları var. 6306 sayılı yasa kapsamında, Şunu da belirtmek lazım, 1980’lerde plansızlık üzerinden gelişen bu süreç, bu iktidar döneminde planlar ve yasalar eliyle meşrulaştırıldı. Bunu daha tehlikeli görüyorum.

Öyleyse yapılacak olan, öncelikle bilimsel planlamaya inanmak. Uzmanlığa güvenmek, planlama ilke ve esaslarına sadık kalmak olmalı. Kentlerde adil ve erişilebilir bir sistem kurmak gerekiyor. Üst ölçekli planlara uygun, kent içi boşlukların, afet toplanma alanlarının, kent içine adil dağılmış, erişilebilir kamusal alan ve mekanların (sağlık, eğitim, itfaiye, yeşil alanlar, vb), güçlü bir altyapının yeraldığı, yüksek nitelikli afet tahliye yollarının bulunduğu, kent dışında tarım arazilerinin korunduğu (ki kent, olası bir afet durumunda kente yardım gelemediği koşullarda kısa bir süre de olsa kendini besleyebilmeli) deprem senaryolarına göre tasarlanmış kentler oluşturmalıyız. Bu kentlerin yapıları, mühendislik hizmeti almış, yasal yapılar olmalı. Yasadışılık kentler için artık bir seçenek olmamalı. Kentlerin üst ölçekli planlarla belirlenmiş nüfus eşiklerini aşacak projelerden vazgeçilmeli.

Şimdiki deprem yaklaşık 13 milyon yurttaşımızı etkiledi. Ve tablo korkunç. Eli kulağında olan Marmara depremi ise en az 20 milyon yurttaşı etkileyecek. İstanbul’da depreme hazırlık konusunda bir ilerleme var mı? Mevcut acil durum planları yeterli mi?

Aslında bina envanterlerini hazırlama, zemin inceleme, vb konularda büyük çabalar var. Hem bakanlık, hem de belediyeler bu konularda önemli çalışmalar gerçekleştiriyor. Çok sayıda senaryo hazırlanıyor, ilçeler bazında yapılan teknik çalışmalar var. Ama buna rağmen, süreç, siyasi kararlarla tepeden gelen kararlar paralelinde ilerlemeye devam ediyor. Rant siyasetinden vazgeçilemiyor. Başkanlık sisteminin kurduğu otokratik iklim, hem planlama alanının uzmanlar eliyle yürütülmesini engelliyor. İstanbul’da deprem anında sığınılacak toplanma alanları avmlere, rezidanslara tahsis edildi. 15 Temmuz bahane edilerek boşaltılan askeri alanlar konut alanına dönüştürüldü. Buna karşılık bilimsel yaklaşımla bir sosyal konut politikası da izlenmedi. Bu yüzden de yasadışılık bir seçenek olarak İstanbul’da gücünü korumaya devam ediyor. 2018 yılında yaklaşık 1 milyon 750 bin yapı imar affı başvurusu yaptı. Bu başvurulardan elde edilen gelir 6 milyar 197 milyon TL. 1999 depreminden sonra alınan deprem vergilerini ve özel iletişim vergilerini de buna eklemek gerek. Ancak buradan gelen kaynaklar ne yazık ki kentin dönüşümüne harcanmadı. Kentin riskli bölgeleri ya müteahhit inisiyatifine bırakıldı, ya da bu alanlara yönelik plan çalışmaları hiç başlamadı. Buna karşılık, Kanal İstanbul gibi planlama ilkelerine ve hukuka aykırı mega projelere ağırlık verildi. Bütün bunlar, acil durum çalışmalarının bir öncelik olmadığını ortaya koyuyor.

Müstakbel iktidar olarak görülen Millet İttifakı’nın açıkladığı Mutabakat Metni’nde de deprem konusunun yeterli olarak ele alınmadığına dair eleştiriler oldu. Sizce durum nasıl?

Hukuk, Adalet ve Yargı başlıkları altında açıklanan mutabakatta şu sözler yer almıştı: “Şehircilik ve Afet Yönetimi Bakanlığı’nı kuracağız. Hem merkezi yönetimin hem de yerel yönetimlerin imar planı çalışmalarında ilgili tüm paydaşlara danışılması zorunluluğunu getireceğiz. İmar planları değişikliklerini parsel bazlı olmaktan çıkaracak, bölge bazlı hale getirecek; bölgede yaşayanların büyük kısmını etkileyecek projeleri halkoylamasına sunacağız. Kentsel dönüşüm yasası çıkaracak, deprem ve sel açısından en riskli bölgelerden başlamak üzere bir kentsel dönüşüm programını derhal uygulamaya koyacağız.” Buradaki vaatlerin detaylı bir şekilde tartışılması gerekiyor elbette. Örneğin bir Kentsel Dönüşüm yasamız zaten var, ama ne amaca hizmet ediyor? Millet ittifakının söz ettiği yasa bundan farklı bir yasa mı olacak nasıl bir içerikle hazırlanacak? Diğer yasa ne olacak? Yeni bir Bakanlık kurmak her şeyi çözer mi; yoksa mesele zihniyet mi? Ya da yaşayanların büyük kısmını etkileyecek projeleri halkoylamasına sunmak katılımcı bir yaklaşım gibi görünse de, uzmanların konusu olan projeleri halka sormak her zaman doğru sonuç vermeyebiliyor. Bunları doğru bir çerçeve ile ortaya koymak gerek. Deprem meselesi, çok kapsamlı, çok boyutlu, çok disiplinli bir yaklaşım ile ele alınmalı.

Son olarak demokratik kitle örgütlerinin rolünün ne kadar önemli olduğunun ortaya çıktığı bir felaket yaşıyoruz. Ama onların da bir kriz masası etrafında ortak çalışmayı gerçekleştiremediği de görüldü. Demokratik kitle örgütleri deprem açısından yapması gerekenler neler?

Birçok demokratik kitle örgütü kendi içinde bir koordinasyon ve örgütlenmeyi gerçekleştirse de, hep birlikte bir ortak çalışma düzleminde bir araya gelmediler. Böyle bir birliktelik, deprem gibi geniş etkili bir doğa olayının afete dönüşmemesi için önemli bir güç odağı oluşturabilir. Bu anlamda bir hazırlık zeminin oluşturulması da öncelikli konulardan biri olarak ortaya çıkıyor. Afete karşı mücadelenin böyle bir birliktelik zemininde ve güçlü bir ses ile sürdürülmesi, afet sonrasında güçlü bir koordinasyon ile süreç yönetiminin sağlanması, hayatın yeniden olağanlaştırılması gibi adımların hep birlikte atılmasının önemi ortadadır.

Cemil Aksu / POLİTİKA HABER

İlgili Haberler

Siyaset Bilimci Görkem Doğan: Seçimle çözülecek bir kriz yok
Politika'dan Söyleşi

Siyaset Bilimci Görkem Doğan: Seçimle çözülecek bir kriz yok

27 Mart 2023
TKP eski Politbüro üyesi Veysi Sarısözen: “devlet krizinin” “devrimci krize” dönüşme şartları var
Politika'dan Söyleşi

TKP eski Politbüro üyesi Veysi Sarısözen: “devlet krizinin” “devrimci krize” dönüşme şartları var

25 Mart 2023
Teori ve Eylem dergisi yazarı Arif Koşar: Gelecek mücadele döngüsünün sınıfsal rengi çok daha güçlü olacaktır
Politika'dan Söyleşi

Teori ve Eylem dergisi yazarı Arif Koşar: Gelecek mücadele döngüsünün sınıfsal rengi çok daha güçlü olacaktır

22 Mart 2023
Marksist Teori dergisi yazarı Olcay Çelik: “Restorasyon” halk için değil, sermaye blokları için
Politika'dan Söyleşi

Marksist Teori dergisi yazarı Olcay Çelik: “Restorasyon” halk için değil, sermaye blokları için

20 Mart 2023
Cenk Saraçoğlu: Halkın dinamizmini temsil edecek bir sol Türkiye’nin kaderini değiştirebilir
Politika'dan Söyleşi

Cenk Saraçoğlu: Halkın dinamizmini temsil edecek bir sol Türkiye’nin kaderini değiştirebilir

13 Mart 2023
Politika'dan Söyleşi

Şehir Plancısı Ceren Gamze Yaşar: Öncelikle insanca ve yaşanabilir konteynır kentler kurulmalı

23 Şubat 2023
Politika'dan Günün Yorumu
Akşener, Millet İttifakı ve olasılıklar
Politika'dan Yorum

Akşener, Millet İttifakı ve olasılıklar

admin_ca
8 Mart 2023
Politika'dan Söyleşi
Siyaset Bilimci Görkem Doğan: Seçimle çözülecek bir kriz yok
Politika'dan Söyleşi

Siyaset Bilimci Görkem Doğan: Seçimle çözülecek bir kriz yok

admin_ca
27 Mart 2023

EN SON HABERLER

Depremin 50’nci gününde de cenazeler çıkarılıyor

Depremin 50’nci gününde de cenazeler çıkarılıyor

28 Mart 2023
BM ve AB’ye “Türkiye’nin saldırıları sonlandırılsın” çağrısı

BM ve AB’ye “Türkiye’nin saldırıları sonlandırılsın” çağrısı

28 Mart 2023
TC Merkez Bankası

Merkez Bankası, 30 milyar liralık deprem yardımını onayladı

28 Mart 2023
TBMM

HDP’nin seçim güvenliğine ilişkin grup önerisi reddedildi

28 Mart 2023
Kılıçdaroğlu: Beraber olacağız, birlikte olacağız, kavgayı bitireceğiz

Kılıçdaroğlu: Beraber olacağız, birlikte olacağız, kavgayı bitireceğiz

28 Mart 2023
Tahliye kararı verilen sahte doktor Ayşe Özkiraz cezaevinden çıktı

Tahliye kararı verilen sahte doktor Ayşe Özkiraz cezaevinden çıktı

28 Mart 2023
AKP’li belediye önünde kendisini ve eşini ateşe verdi

AKP’li belediye önünde kendisini ve eşini ateşe verdi

28 Mart 2023
Politika Haber

© Tüm hakları saklıdır
Politika Haber'de yayımlanan yazı, haber, fotoğraf ve videoların her türlü telif hakkı Mustafa Suphi Vakfı'na aittir. İzin alınmadan, kaynak gösterilmeden ve link verilmeden alıntılanamaz.

Bizi Takip Edin

Kurumsal

Künye

Hakkımızda

Çerez Politikası

Gizlilik Politikası

Kullanım Koşulları

Politika Haber MA, ANKA ve SPUTNIK abonesidir.

© 2020 Politika Haber - Büyük İnsanlık İçin Politika!

Sonuç Bulunamadı
View All Result
  • Politika’dan Yorum
  • Politika’dan Söyleşi
  • Gündem
  • Emek
  • Ekonomi
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kadın
  • Gençlik
  • Göçmen
  • Emeklilik
  • Eğitim
  • Doğa
  • Tarih
  • Kültür
  • Sağlık
  • Teknoloji
  • Spor
  • Video Haber
  • Foto-Galeri
  • Tüm Haberler

© 2020 Politika Haber - Büyük İnsanlık İçin Politika!