Dünya geneline yayılan Covıd-19 salgınının Türkiye’de görülmeye başlandığı Mart ayından bu yana işçi hakları ve geleceğini olumsuz etkileyen birçok yasa AKP tarafından hayata geçirildi. “Şartlar ne olursa olsun, çark dönecek” anlayışındaki iktidar, işvereni çeşitli teşviklerle desteklerken, işçilerin payına ücretsiz izin, kısa çalışma ödeneği ve işsizlik düştü. Aylık bin 170 TL ile geçinmeye zorlanılırken, sendikalara üye işçiler baskı altına alınmaya çalışıldı. Sendikalaşmanın “ceza”sı ücretsiz izin olan işçiler ise, birçok yerde direnişe geçti.
İşten çıkarma ve ücretsiz izinle üyeleri baskı altına alınmaya çalışılan sendikalardan biri de Birleşik Metal İşçileri Sendikası (Birleşik Metal-İş) idi. Genel Başkan Adnan Serdaroğlu, çıkarılan yasalar, iktidar-işveren ortaklığı ile işçilerin mücadelesine ilişkin ajansımıza konuştu.
ÜCRETSİZ İZİN SOPASI!
Daha salgının başında işçilerin mağduriyetlerinin giderilmesi için iktidara önerilerini ilettiklerini hatırlatan Serdaroğlu, ancak bu öneriler dikkate alınmadığı gibi işçilerin aleyhine uygulamaların hayata geçirildiğini belirtti. Önceden de var olan ücretsiz izin uygulamasında işçinin onayının kaldırılmasının risk oluşturduğunu ifade eden Serdaroğlu, “İşveren işçiyi günlük 39 lira gibi bir ücrete mahkum ediyor. Bu uygulamanın kalıcı hale getirilmesi son derece riskli ve biz bu uygulamayı doğru bulmuyoruz” dedi.
İŞÇİLERİ ‘TERBİYE’ YASASI
Ücretsiz izin uygulamasının sadece düşük ücret bakımından sorun olmadığını belirten Serdaroğlu, işverenin bu uygulamayı bir silah gibi işçileri “terbiye” etmek için kullanmaya başladığına dikkat çekerek, “Sendikal örgütlenmenin önüne geçmek içinde bu uygulamayı kullanıyorlar. İşçiler, sendikadan istifa etmeleri ya da ücretsiz izine gitmeleri üzerinden alenen tehdit ediliyor” diye belirtti.
Gelinen aşamanın pandemi öncesini arattığını dile getiren Serdaroğlu, işten çıkarma yasağı nedeniyle tazminatlı çıkış yapmayan işverenin ahlak kurallarını öne sürülerek tazminatsız çıkardığını söyledi. “Böyle bir işten çıkarma yasağı olur mu” diyerek tepki gösteren Serdaroğlu, şöyle dedi: “Bu durumu birçok yerde gördük. En son Çorum’da Ekmekçioğlu Fabrikası’nda 80 arkadaşımızın iş akdi ‘ahlak kurallarına uymamak’ suçlamasıyla feshedildi. Fakat gerçek sendikaya üye olmalarıydı. Bu suçlama sicillerine yansıyor. İşçinin daha sonraki yaşamında da karşısına çıkıyor. Küçük bölgelerde hem bu suçlama hem de sendika üyeliğinden kaynaklı iş bulmasında zorluklar çıkarıyor. Genel olarak baktığımızda işten çıkarma yasağı tamamen göstermelik ve işçinin aleyhine. İşçilerin köle olarak çalıştırılmasının bir aracına dönüştü.”
İŞVERENİN FIRSATÇILIĞI
Türkiye’de sendikalaşma oranının yüzde 10, toplu sözleşmeden yararlanan işçi oranının ise yüzde 7 civarında olduğunu hatırlatan Serdaroğlu, işçilerin örgütsüz olmanın acısını salgın döneminde fazlasıyla yaşadığını ifade etti. Devletin işçilere sahip çıkmadığını ve işverenlerin de fırsatçılık yaparak işçilerin haklarını geriye götüren uygulamalara giriştiğini vurgulayan Serdaroğlu, bu uygulamaları gören işçilerin örgütlenme çabası içerisine girdiğini, buna karşı olarak işverenlerin ise ücretsiz izin, kısa çalışma ödeneği ve istisnai işten çıkarma haklarını kullanarak sendikalaşmanın önünü kesmeye çalıştığına işaret etti.
ANAYASAL HAK
Sendika hakkının Anayasal bir hak olduğunu anımsatan Serdaroğlu, ülkede Anayasayı tanıyan kimsenin kalmadığını belirterek, “İşverenler, işçilerin Anayasal hakkı olan sendikalaşma hakkını kullandırtmamak için her türlü düzenbazlığı yapıyor. ‘İstediğimi yaparım’ anlayışının sürdürülmesi için sendikalar istenmiyor. Onlar sendikalaşan işçileri engellemeye çalışıyor. Biz de buna karşı koyarak, alanlarda direniyoruz. Kapitalizm olduğu sürece işçi-işveren, sermaye-emek mücadelesi devam edecek” ifadelerini kullandı.
Kocaeli’de Özer Elektrik direnişinin zaferle sonuçlandığını hatırlatan Serdaroğlu, böyle bir dönemde bu zaferin özellikle önemli olduğunun altını çizdi. Serdaroğlu, “Kazanılan her başarı işverenlerin bir adım daha geri gitmesini sağlıyor. Torba yasada işçilere karşı saldırıları püskürttük. Orada önemli olarak bütün konfederasyonlar ortak bir duruş sergiledi ve yasayı püskürttü. İşçilerin bir bütünsellik içerisinde hareket etmesi karşısındaki güç ne olursa olsun onları püskürtme ihtimallerinin yüksek olduğunu gösterdi” dedi.
TEK YOL MÜCADELE
Salgınla beraber artan saldırılara karşı konfederasyonlar olarak ortak bir karşı duruşun ortaya konması gerektiğini ifade eden Serdaroğlu, şöyle devam etti: “Tek yol dayanışma ve birlikte mücadeledir. Bugün başka bir işçinin başına gelen yarın herkesin başına gelebilir. Burada yapılacak tek şey örgütlü olmak. Mücadele eden işçilere destek olmak gerekir.”
Kadir Güney / MA