“Herkesin önceden izin almaksızın, silahsız ve saldırısız olarak kanunların suç saymadığı belirli amaçlarla toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahip olduğu” hükmü düzenleyen 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu, eylem ve etkinliği yapana göre değişiyor. Urfa’nın Suruç ilçesinde, 24 Haziran 2018 Genel Seçim sürecinde AKP Milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın korumaları ve yakınlarının iş yeri ve hastane saldırıları sonucu eşini ve 2 oğlunu yitiren Emine Şenyaşar (70) ile oğlu Ferit Şenyaşar, 16 Aralık tarihinde AKP Urfa il binası önünde adalet talebiyle oturma eylemi gerçekleştirdikleri sırada “2911 sayılı kanununa muhalefet” gerekçesiyle gözaltına alındı.
AKP ÖNÜNDE ADALAETİN RESMİ!
Gözaltına alındıktan sonra 17 Aralık’ta Urfa Adliyesi’ne sevk edilen Şenyaşar’lar, burada savcılığa ifade verdi. Şenyaşarlara savcılıkta, “Sizi oraya (AKP Urfa il binası) kim gönderdi? Neden oraya gittiniz? Görevli polis memurlarının uyarılarına rağmen neden eylemi sürdürdünüz?” soruları yöneltilmesi dikkat çekti. Emine Şenyaşar ve oğlu Ferit Şenyaşar’ın yaklaşık iki yıldır sürdürdüğü adalet arayışı ana akım medya tarafından görülmezken, Şenyaşar ailesinin adalet arayışı “Kutlu dava, güçlü Türkiye” yazılı AKP Urfa il binası duvarı önünde yere oturmuş anne Şenyaşar ve ayakta elinde bir poşet ile duran oğlu Şenyaşar’ın fotoğrafı adeta hafızalara “Türkiye’deki adaletin resmi” şeklinde kazındı.
BASINA ENGELLEME
AKP önünde eylemin gerçekleştiği saatlerde haber takibi yapan ajansımız muhabiri Barış Polat’ın basın kartı ve kimliği ise polisler tarafından el konuldu. Uzun süre bekletilen muhabirimizin işlemleri bittikten sonra basın kartı ve kimliği verilip alandan gitmesi istendi.
AKP’Lİ AKBAŞOĞLU: ADLİ BİR OLAY
Sosyal medyada yayılan Şenyaşar ailesinin fotoğrafı, kamuoyunda ses getirmesinden sonra Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, konuyu Meclis gündemine taşıdı. Meclisten seslenen Beştaş, “Bu adalet talebinin ve bir il binasının önüne gidip bu çığlığı duyurmanın, demokratik bir ortamda ve meşru olarak bir hak olduğu görüşündeyiz” dese de AKP Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu ise gözaltı işleminin “adli” bir olaydan kaynaklı gerçekleştiğini savundu.
‘HDP ÖNÜNDE NEDEN OTURUYORSUNUZ’
Beştaş ve Akbaşoğlu’nun ardından konuşan HDP İstanbul Milletvekili Hüda Kaya ise “HDP önünde neden oturuyorsunuz?” diye seslenmişti.
477 GÜNLÜK ORGANİZELİ BEKLEYİŞ
İçişleri Bakanlığı’nın talimatıyla çocuklarının dağa kaçırıldığı iddiasıyla HDP Diyarbakır il binası önünde 3 Eylül 2019 tarihinden bu yana bekletilen grup ise, her gün parti binasına girip çıkanlara saldırarak çadırdaki bekleyişlerini sürdürüyor. Onlarca zırhlı araç, yüzlerce polis ve bariyerle kurulan çadırda korunan grubun, bugüne kadar İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Emine Erdoğan ve bazı bakanlar tarafından da ziyaret edildi.
GÖZALTILAR
HDP’nin tüm eylem ve etkinlikleri öncesinde organizeli bir şekilde etkinliğin yapılacağı saatlerde getirilen bu kişiler, polisler tarafından korunurken, grubun yaptığı saldırılar sonucu onlarca parti yöneticisi “hakkınızda şikayet var” denilerek gözaltına alındı ve haklarında işlem başlatıldı. Farklı tarihlerde gözaltına alınan 8 kişi hakkında ise adli kontrol kararı verildi.
Grubun, HDP binasına girmek isteyen parti yöneticileri ve üyeleri ile gazetecilere dönük sözlü ve fiziki saldırıları devam ederken, tüm bu saldırılar, Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü foto film ekiplerince kayıt altına alınıyor. Saldırı anlarına dair görüntüleri çeken ekipler, saldırı öncesi ve sonrası yaşananları kırparak, hükümet yanlısı medya kuruluşlarına servis ediyor.
KİMİN NE İÇİN OTURDUĞU ÖNEMLİ!
Konu itibariyle hem AKP hem de HDP il binası önünde gerçekleşen oturma eylemleri yasal bir hak olsa da iktidarın ve kolluğun bu eylemleri gerçekleştirenlere uyguladığı çifte standartlıkla adalet anlayışını gözler önüne seriyor. HDP il binası önünde oturtulan kişilere medya, kolluk hatta bakanlar tarafından tüm destekler sağlanarak “evlat nöbeti” altında kamuoyuna sunulurken, Şenyaşar ailesinin AKP il binası önünde yapmış olduğu oturma eyleminin gözaltı ile sonuçlanması ise hiçbir ana akım medya tarafından servis edilmemesinin kimin ne amaçla parti binalarına oturduğu sorusunu akıllara getiriyor.
Ergin Çağlar / MA