Silin gözlerinizi
Aldandı yeniden
Beni vuranlar
Sürü şaşırır yolunu başı yitince
Sürü değilsiniz ki siz
İşçisiniz
Silin gözlerinizi görevdesiniz
Kitapları öldüremezler
Alanlarda bizi vuranlar
Tarihi geriye döndüremezler*
Türkiye işçi sınıfının büyük önderlerinden, DİSK’in kurucusu ve DİSK/Maden-İş Sendikası Genel Başkanı Kemal Türkler 22 Temmuz 1980 günü sermaye sınıfının faşist çeteleri tarafından katledildi.
Kemal Türkler’in, yoksul bir emekçi ailenin çocuğu olarak ilkokuldan sonra terzi çırağı, gömlek ustalığı ve ayakkabıcı çıraklığı olarak başlayan emekçi yaşamı yine yoksulluk nedeniyle 3 sınıfta Hukuk Fakültesini bıraktıktan sonra Bakırköy Emayetaş fabrikasında devam etti. Sendikal yaşamı da burada başladı. 13 Eylül 1953’de Maden-İş Sendikası’nın Bakırköy Şubesi yönetim kurulu üyeliğine, 19 Mart 1954’de Maden-İş Sendikası’nın sekreterliğine, yine aynı yıl sağlık sorunları nedeniyle görevinden ayrılan Yusuf Sıdal’ın yerine genel başkanlığa getirildi. Onunla beraber, 1958’de Türkiye Maden-İş Sendikası, Türkiye genelinde örgütlenmeye başladı.
Türkler, 1961 Saraçhanebaşı mitingi, 1963 Kavel grevi, 15-16 Haziran 1970 direnişi, 1976 DGM direnişi, 1 Mayıs 1976 ve 1977 kutlamalarının da aralarında olduğu sayısız işçi eyleminin, grevin ve direnişin mimarı, örgütleyicisi, katılımcısı veya destekçisi olarak mücadeleci ve kararlı sendikacı niteliğiyle öne çıktı. 60’lı yıllarda Derby, Demir Döküm, Singer, Kavel direnişleri başlayan, Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) ve DİSK’in kurulmasına varan süreçte devrimci sınıf öncüsü olarak öne çıktı. 1963’te Türk-İş’in, patronlarının, polis saldırıları ile “kanunsuz grev” diye kırmaya çalıştığı Kavel Direnişi Kemal Türkler’in kararlı duruşuyla kazanıldı. Grev hakkı aynı yıl, 1963’te alındı.
İşçi sınıfının sendikal mücadelesinin, siyasi mücadele ile birleştirilmesi halinde başarılı olacağına inanan Türkler’in, “işçi sınıfının siyasi mücadelesi için siyasal partinin kurulması gerektiği” önerisini ile başlayan tartışma 13 Şubat 1961 yılında Türkiye İşçi Partisi (TİP)’in kuruluşunu sağladı. TİP’in kuruluşuyla birlikte kurucu sendikacılar, başta Mehmet Ali AYBAR, Behice BORAN, Sadrın AREN olmak üzere, birçok aydını partiye davet ederek, partinin işçi sınıfının öncülüğünde gelişip güçlenmesini sağladılar.
TİP’in kuruluşu, Türkiye’de düşün hayatında ve demokrasi mücadelesinde önemli bir kilometre taşı olarak tarihe geçti. TİP, 1965 yılında işçi sınıfının partisi olarak parlamentoya 15 temsilcisini göndermeyi başardı. Türkler, kurucusu olduğu TİP’te genel başkanvekilliği, Merkez Yürütme Kurulu üyeliği ve Genel Yönetim Kurulu üyeliği ile İstanbul il başkanlığı yaptı.
Kemal Türkler yurtiçindeki bu görevleri yanı sıra Dünya Barış Konseyi ve Dünya Sendikalar Federasyonu gibi uluslararası kuruluşlarda da yönetici görevler üstlenmişti.
Kemal Türkler’in önderliği ile özdeşleşen dönüm noktası 15-16 Haziran büyük işçi direnişidir. Daha kuruluşunun üzerinden üç yıl geçmeden işçi sınıfının büyük desteğini kazanan DİSK’i kanun çıkararak yasaklamak ve Türk-İş’in işçi sınıfı üzerindeki sendika tekelini devlet güvencesiyle sağlama amacıyla hazırlanan yasaya karşı gelişen 15-16 Haziran Direnişi DİSK’in işçilerin inisiyatif geliştirmelerine dayanan bir politika sayesinde gerçekleşmişti. Sendikacı, işçi liderlerinden Halit Erdem, o günleri ve Türkler’in rolünü şöyle anlatıyor:
“Kanunu engellemek için birçok girişim yapıldı. Ama işçi sınıfının sezgisi başka bir şey yapılmak zorunda olduğunu söylüyordu. Eğer buna direnmeyle karşı çıkılmazsa, patronlarla, partilerle yapılan görüşmelerden bir sonuç elde edilemeyecekti. 9 Mart 1970 tarihinden itibaren bu anlaşılmış durumdaydı. DİSK’e bağlı sendikalar fabrikalara bir talimat verdi: Büyük bir felaketle karşı karşıyayız, örgütümüzü kapatacaklar, biz de buna karşı hazırlıklarımızı yapalım. Bütün işçiler fabrikalar düzeyinde bilgilendirildi.
12 Haziran’da yasa Meclis’te apar topar kabul edildi. İş kendilerince bitmiş durumdaydı. 13 Haziran’da Ankara’dan heyetler dönünce DİSK’te olağanüstü bir durum yaşandı. 14 Haziran’da akşamı yaklaşık 800 işçinin katıldığı bir toplantı yapıldı. Bu 800 işçi, DİSK’e bağlı bütün fabrikalardaki baş temsilciler, temsilciler, kadrolardı. O gün çok sayıda konuşma oldu. Sonuçta Kemal Türker, toplantıyı özetledi ve dedi ki, bu işin sonu direnmektir, yarın herkes fabrikasına gidecek üretimi durduracaksınız. 800 temsilci fabrikalara yayıldı ve 15 Haziran’da direniş başladı.” (https://politikahaber.com/halit-erdem-15-16-haziran-tarihte-olmus-bitmis-bir-olay-degildir/)
15-16 Haziran sürecinde Türkler’in rolüne dair işçi sınıfı tarihçisi Zafer Aydın da şunları aktarıyor: “Mesela şimdi eylemin kendiliğinden olduğuna dair verilen örneklerden birisi işçilerin karakolları basması. Gözaltına alınan insanların kurtarılması için Eyüp karakolu basılıyor. Kadıköy karakolunu basılıyor. Kartal karakolu basılıyor. Kocaeli’nde emniyete yürüme kararı alınıyor. Gözaltıların serbest bırakılması üzerine vazgeçiyorlar. Şimdi bunlar toplantıda konuşulmuş şeyler. Çünkü Kemal Türkler o toplantıda yaptığı konuşmada diyor ki, ‘eğer bir arkadaşınız gözaltına alınırsa nerede olursa olsun gidip onu kurtaracaksınız’, ‘Kendimizi korumak amacıyla her türlü tedbiri alacağız” diyor. Ya da Kemal Türkler orada diyor ki, “eğer, eylemler sırasında kamu araçlarına binmek zorunda kalırsanız para ödemeyeceksiniz.” Yani bir tür sivil itaatsizlik çağrısı. Aslında bunlar da gösteriyor ki, DİSK sadece bir protesto kararı almıyor, büyük bir direniş kararı alıyor.” (https://politikahaber.com/isci-sinifi-tarihcisi-zafer-aydin-o-donemin-egemenleri-icin-beyaz-keci-15-16-hazirandi-bugunun-egemenleri-icin-ise-gezi/)
DİSK ve Kemal Türkler bu nedenle her zaman sınıf düşmanı patronların ve onların emrindeki yasal/yasadıșı güçlerin hedefindeydi. Türkler 12 Mart 1971 darbesinin ardından Mayıs 1971’de gözaltına alındı ve 26 gün gözaltında kaldı.
12 Mart 1971 faşist darbe döneminden çıkışında Kemal Türkler bir yandan işçi sınıfı siyaseti içindeki pasifist reformist eğilimlere mesafesini koydu, diğer yandan da işçi sınıfından kopuk “sol” oportünist devrimci hareketlere itirazları oldu. Bu doğrultuda 1973 Atılımı sürecinde bulunan TKP, başta işçi sınıfı olmak üzere gençlik ve kadınlar arasında yaygın örgütlenme çalışmaları geliştirdi. İlk başlarda metal, demir-çelik ve otomotiv iş kolunda yoğunlaşan TKP örgütlenmeleri, Kemal Türkler ile partinin ilişkilerin gelişmesini beraberinde getirdi. TKP, Kemal Türkler önderliğindeki DİSK öncülüğünde reformist sarı sendikacılığa karşı sınıf ve kitle sendikacılığı bayrağını açtı. Kemal Türkler’in katledilmesine kadar ilerleyen süreçte keskin sendikal mücadeleler, oluşan bu güç ve niteliğin eseri oldu.
1923’teki son kutlamadan sonra ilk kez 1976’da 1 Mayıs’ın yasal bir mitingle kutlanması da Kemal Türkler başkanlığındaki DİSK yönetimi sayesinde olmuştur. Eylül 1976’da Devlet Güvenlik Mahkemeleri’nin yeniden yasalaşmasına karşı tutum aldı ve direnişe geçti. Türkler, bir grup DİSK yöneticisi ile birlikte yeniden tutuklandı. Genel Yas eylemi ile DGM yasa tasarısı engellendi.
DİSK’in bu sınıf sendikacılığı çizgisi, antifaşist duruşu dönemin toplumsal hareketi için hiç kuşkusuz sağlam bir temel sağlamıştır. Bu nedenle de karşı saldırı 1977 1 Mayıs’ında Kemal Türkler’in konuşmasını yaptığı sırada geldi.
1977-78 yıllarında Turgut Özal’ın başkanı olduğu işveren sendikası MESS ile Türkler’in başkanı olduğu Maden-İş arasında yürütülen toplu iş sözleşmeleri uyuşmazlıkla sonuçlanınca, MESS grevleri süreci başlamıştı.
Türkler, İkinci Milliyetçi Cephe hükümetinin kurulması sırasında Ulusal Demokratik Cephe (UDC) çağrısı yaptı. Bunun üzerine DİSK içinde çıkan tartışmalara son vermek için Aralık 1977‘de toplanan DİSK 6. Genel Kurulunda ilk tur oylamadan sonra adaylıktan çekildi. Genel-İş Genel Başkanı Abdullah Baştürk DİSK Genel Başkanı seçildi.
Aralık 1979 tarihinde toplanan Maden İş 23. Genel Kurulu sırasında Enternasyonal Marşı söylediği gerekçesiyle, Türkler başta olmak üzere, divan başkanı ve bazı yöneticiler sıkıyönetim mahkemesi tarafından tutuklandılar.
Türkler, 22 Temmuz 1980 günü İstanbul Merter’de, sabah evinden çıkıp sendikaya gitmek üzere arabasına binerken kurşunlanarak eşinin, çocuklarının gözlerinin önünde faşist katiller tarafından öldürüldü. Ölüm haberi duyulur duyulmaz yüzlerce iş yerinde iş bırakma eylemi yapıldı. İlk olarak Topkapı’daki 30’dan fazla fabrikada 10 bin işçi iş bıraktı. Kartal-Pendik, Eyüp, Alibeyköy, Sefaköy’de de binlerce işçi eyleme çıktı. Bursa’da da haberi binlerce işçi iş bıraktı.
Kemal Türkler’in öldürülmesi, o dönemdeki toplumsal muhalefete karşı geliştirilen kontrgerilla saldırılarının zirvesi sayılır. Çok açık ki, yaklaşık bir buçuk ay sonra gerçekleşecek olan 12 Eylül faşist darbesinin hazırlığı kapsamında öldürülmüştü, Türkler. DGM’leri durduran, metal patronlarına kök söktüren işçi sınıfının ve onun örgütlü gücü olan DİSK’in direnci bu cinayetle kırılmak istenmiştir. Ayrıca bu cinayetin Türk kapitalizminin belkemiği olan metal patronlarına sunulan bir armağandı.
12 Eylül 1980 faşist darbesi gerçekleştiğinde metal ve otomotiv işçileri MESS Direnişi’ni sürdürüyorlardı. “DGM’yi ezdik sıra MESS’de” ana sloganı ile yürütülen ve geniş halk yığınları içinde büyük dayanışma ve destek alan direniş ancak faşist bir darbe ile engellenebilirdi. Tarihsel ve sınıfsal olaylarda “şöyle olurdu” denemez ama şu kesin ki, Kemal Türkler katledilmemiş olsaydı 12 Eylül darbesine rağmen MESS Direnişi çatışma ve kayıp verme, hatta belki de yenilme olasılığında dahil sürdürülürdü. Yenilgi de olsaydı mücadele edilerek yenilgi yaşanırdı ve bu da gelecek yani günümüz sendikal sınıf mücadelesine etkisini gösterirdi.
MHP iddianamesine göre Türkler’in öldürülmesi emrini Alpaslan Türkeş vermişti. Ancak Türkler’in ne katilleri ve ne de azmettirenler cezalandırıldı.
Kemal Türkler’in davası işçi sınıfı ve komünist hareket açısından kapanmış değildir. “Burjuvazi bizi savaşa davet etti, davetleri kabulümüzdür.” Türklerin cenazesinde işçilerin yakasına bu sözün yazılı olduğu Kemal Türkler fotoğrafları takılıydı. Bu günümüzde de geçerlidir. Bu savaşı hakkıyla vermek için daha fazla çalışmak, örgütlenmek, Türkler’e ve bu savaşta yitirdiğimiz bütün ölümsüzlere sözümüzdür.
*Sennur Sezer’in “Kemal Türkler’in Son Sözleridir” şiirinden
HABER MERKEZİ