5 Mart 2021 Rosa Luxemburg’un 150’nci doğum günü ve şüphesiz siyasi analizleri ile devrimci mücadelesine değinerek O’nu anmak için iyi fırsat. Dünya işçi sınıfı hareketi içinde dün olduğu gibi bugün de çok iyi tanınan ve 1919 Ocak’ında yoldaşı Karl Liebknecht ile birlikte Alman sosyal demokrasisinin sınıfsal ihaneti sonucu karşı devrim tarafından katledilen, burjuvazinin yüzyıldır unutturmaya çalıştığı, ama komünistlerin, devrimcilerin ve dünya sokaklarını dolduranların hafızasına kazınan Rosa Luxemburg farklı mücadele alanlarında yaşamaya devam ediyor. Mücadele edenler, komünistler var olduğu müddetçe de unutulmayacak, sınıf savaşımında yaşamaya devam edecektir.
»Zafere götürecek olan yegâne şiddet aracı, işçi sınıfının kapitalist sömürüye karşı verdiği gündelik mücadele içindeki siyasi aydınlanmasıdır« diyen Rosa Luxemburg, reformistlerin göstermeye çalıştıkları kadar hiç de naif değildi. İşçi sınıfının iktidarının, sosyalizmin ancak devrim yolu ile kurulabileceğine inanan Rosa Luxemburg, burjuvaziye karşı mücadele ettiği kadar, reformizme karşı da mücadele etti.
Bu konudaki kararlılığını ve açıklığını şu sözleriyle kanıtlayabiliriz: »Her kim ki yasal reform yolunu, siyasi iktidarı fethetme yerine ve toplumun radikal değişiminin karşı olumu olarak savunuyorsa, o esasında aynı hedefe doğru rahat, güvenli, yavaş bir yolu seçmiş olmaz; aksine başka bir hedefi, yeni bir toplum düzenini oluşturmak yerine eskisinin esaslı olmayan birtakım değişikliklerini seçmiş olur. Revizyonizmin siyasi düşüncelerinden, aynı ekonomik teorilerinden olduğu gibi, şu sonuca varılır: onlar esas itibariyle sosyalist düzenin gerçekleştirilmesini değil, sadece kapitalist düzenin reformunu; ücret sisteminin kaldırılmasını değil, sadece az ya da çok sömürünün devamını, yani kısacası kapitalizmin kendisinin ortadan kaldırılmasını değil, salt kapitalist sivriliklerin temizlenmesini hedeflemektedir.«
Politika Gazetesi’nin yazarlarından Murat Çakır, 2008 Nisan’ında Rosa-Luxemburg-Vakfı’nın Berlin’deki merkezinde sergilenmekte olan ve “Münih İşçi Hareketi Arşivi” üyesi Maxi Besold tarafından hazırlanan Rosa Luxemburg Sergisini Türkçeye çevirmişti. Devrim ısrarını son nefesine kadar sürdüren ve Lenin’in »kartal« yoldaşı olan Rosa Luxemburg’u 150’nci yılında bu sergiyi paylaşarak anmak istiyoruz: http://www.murat-cakir.de/wp-content/uploads/RosaLuxemburgSergi.pdf
POLİTİKA YAYIN KOLLEKTİFİ