Ülkede 18 yıldır iktidarda olan AKP’nin izlediği politikalarının yarattığı ekonomik kriz her geçen gün derinleşiyor. Krizin etkilerini artık iliklerine kadar hisseden yurttaşlar karamsarlık halde yaşama tutunmaya çabasında. Ülkedeki ekonomik krizin en net görülebileceği yerler ise semt pazarları. İstanbul’un Beyoğlu ilçesine bağlı Dolapdere’de kurulan semt pazarında tezgah kuran pazarcılar satış yapamamaktan, alışveriş için gelenler ise eve fileleri boş dönmekten dertli.
Yaşadıkları zorlukları anlatan pazarcılar, sabah erken saatlerde bir umutla açtıkları tezgahlarını akşam zararla kapattıklarını dile getirdi. Yurttaşlar ise, en ucuz meyve ve sebzeyi bulmak pazarı nasıl karış karış gezmek zorunda kaldıklarını anlattı.
KALİTESİZ ÜRÜN BİLE SATILMIYOR
15 yıldır pazarcılık yapan Ahmet Kılıç (22), insanların alım gücünün düşmesi nedeniyle satış yapabilmek için kalitesiz ürünleri tercih ettiklerini ancak buna rağmen satış yapamadıklarını ifade etti.
Kılıç, “Baksana, çöp gibi mandalina satıyoruz. Yerden toplanmış ürünler. Kaliteli ürün satamıyoruz. İyi mal da getiriyoruz ama satamıyoruz. Bu iyi malı 5 liraya, kötüsünü de 3,5 liraya satıyoruz ama ikisi de satılmıyor” dedi. Kılıç, satış olmadığı için perişan halde olduklarından yakındı.
PAZARA GELENLERİN CEPLERİNDE PARA YOK
Pazar esnaflarından Rıza Öztürk de, salgın tedbirleri nedeniyle hafta sonları çalışamamalarının kendilerini ekonomik olarak çok zor duruma soktuğunu belirti.
“Ekonomik kriz var. İş yok. İnsanlarda para yok. Kira, doğalgaz, elektrik gibi faturaları bile ödeyemiyoruz. Kazancımız olmuyor. Ancak karnımızı doyuruyoruz” diyen Öztürk, şöyle devam etti: “Durumumuz iyi değil yani. Yaklaşık 5 aydır doğru dürüst kazanç elde edemedik. 15 bin lira da borca girdim. Muhasebeci ücreti, tezgah vergisi, işgaliye bedeli derken masraf çok oluyor. Eskiden işgaliye bedeli yıllık 700 lira liraydı. Koronadan sonra bir milyara çıkardılar. 4 ay kadar pazara çıkamadık, onun da parasını aldılar bizden. Ancak çorba parası kazanabiliyoruz. Hep zarar ediyoruz. Bugün de belki iş yaparız diye umuyorduk ama iş de yapamadık. Bir tadı kalmadı. Kimse bir şey alamıyor. Ceplerinde para yok. Devlet yardım sözü veriyor ama onu da yapmıyor. Yoksullara vermek yerine kendi yandaşların veriyorlar. Ben iki üç defa başvurdum ama vermediler.”
‘SÜREKLİ BORÇLANIYORUZ’
Pazarda iç çamaşırı satan Şahin Yaşar isimli esnaf ise, yaşadıkları krizin Koronavirüs salgını ile birlikte daha da derinleştiğini kaydetti.
Bu şartlarda fiyatlar uçsa da insanların giyimden çok gıdaya yöneldiğini söyleyen Yaşar, yaşadığı geçim zorluğunu şu sözlerle dile getirdi: “Aylık giderimiz 5 bin liradan aşağı değil. En kötü kira bin 500 liradan aşağı değil. Doğalgaz 300-400 lira, su 100-150 lira, elektrik, 100-150 lira. Bir kilo soğan 2 lira olmuş. Yani yaşamak gerçekten zor. İçindeki don delik de olsa sıkıntı olmuyor ama gıda öyle değil, almak zorundasın. Biz de kazanç sağlayamadığımız gibi sürekli borçlanıyoruz.”
‘ZARAR ETSEK DE TEZGAHI KURUYORUZ’
Zarar da etseler her gün tezgah kurmak zorunda olduklarını söyleyen Barış Yılmaz ise, “Fiyat artışları hem bizi hem halkı olumsuz etkiliyor. Halk diyor ki siz pahalı satıyorsunuz. Oysaki bizimle bir alakası yok. Pazarda insan yok, görüyorsunuz. Biz de zarar ediyoruz. Kaliteli mal getirsen halk diyor ki bu ne. Satamayız ki, o yüzden kaliteli olmayan mallar satmak durumunda kalıyoruz” diye konuştu.
40 YILDIR BÖYLE KRİZ GÖRMEDİ
40 yıldır pazarcılık yaptığını söyleyen Metin isimli pazarcı da son iki yıldır yaşanan krize bu zamana kadar tanıklık etmediğini “Milletin alım gücü yok. İş bitti, iş yok. Şu anda herkes açlıkla pençeleşiyor. Bak 2 buçuk liraya limon satıyorum alan yok. Kabak 2 buçuk lira. Müşteri var mı, yok. Kimsede para kalmadı” sözleriyle dile getirdi.
DURUM ÇOK VAHİM
Pazara alışveriş için gelen Medeni Kaçar ise fiyatların pahalılığından şikayetçi. Asgari ücretle çalıştığını söyleyen Kaçar, içerisinde bulundukları duruma dair “Ekonomik kriz esnafı, halkı, herkesi çok kötü vurmuş. Korona da daha da kötüleştirdi. Herkes geçimini zor yapıyor. Valla hiç geçinemiyoruz ama çocuklarım için çabalıyorum. 5 çocuğum var. Asgari ücretler çalışan biri çocuklarının ihtiyaçlarını karşılayamaz. Durum çok vahim. Dolar da yükseliyor, yükseldikçe de ürünler çoğunlukla ithal olduğu için fiyatlar artıyor. Olan da halka oluyor” diye konuştu.
FİYATLAR AŞIRI PAHALI
Emekli İrfan Yargıcı da aldığı emekli maaşından bin 500’ünün ev kirası ve elektrik, su, doğalgaz ve telefon faturalarına gittiğinden yakındı. Pazardan aldığı pırasa, biber turşusu ve peynirin 78 lira tuttuğunu belirten Yargıcı, fiyatlar pahalılığından şikayet etti.
Yargıcı, “İnsanlar çok büyük yoksulluk içindeler. İhtiyaçlarımızı zor karşılıyoruz. Bazen borçlanmak durumunda kalıyorum” diye yakındı.
ÇOLUK ÇOCUK PERİŞAN
Eşinin hasta olmasından dolayı evde sadece kendisinin çalıştığını, fakat salgından dolayı 4 işsiz olduğunu anlatan Fidan Karanlık da, karanlık ve kötü günler geçirdiklerini belirtti.
Çoluk çocuk kıt kanaat geçinmeye çalıştıklarını söyleyen Karanlık, “Çok kötü günler geçiriyoruz. İnsanlar pazara hava almaya geliyor, bir şey almaya değil. İhtiyaçlarımız var ama durum olmayınca alamıyoruz. Fiyatlar çok pahalı” diye konuştu.
MA