Abdülmecit Baskın, 30 Eylül 1993’te Ankara’nın Altındağ ilçesinde müdürü olduğu Nufüs Müdürlüğü makamından ayrıldıktan sonra özel hareket polisleri tarafından gözaltına alındığı. Gözaltına alındığı inkar edilen Baskın, 3 Ekim 1993 tarihinde silahla vurulmuş ve elleri arkadan bağlı bir şekilde bulundu. 41 yaşındaki 3 çocuk babası Baskın’ın cansız bedeninin bulunduğu yer, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Genel Koordine Merkezi’ne yakın mesafedeki metruk bir binaydı.
DAVA SÜRECİ
Baskın’ın ölümüne dair etkin bir soruşturma yürütülmedi. İtirafçı Ayhan Çarkın, 26 Mart 2011’de İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’na verdiği ifadede, 1993 yılında Özel Harekât Daire Başkanı İbrahim Şahin’in emriyle Abdülmecit Baskın’ı gözaltına aldıklarını ve Baskın’ın özel harekat polisleri Ziya Bandırmalıoğlu ile Ayhan Akça tarafından öldürüldüğünü itiraf etti.
Bunun üzerine Baskın ile Çarkın’ın gözaltında katledildiklerini belirttiği 18 kişinin ölümüne dair yeni bir soruşturma başlatıldı. 2014 yılında aralarında dönemin İçişleri Bakanı Mehmet Ağar, İbrahim Şahin ve Korkut Eken’in de olduğu 19 kişi hakkında “cürüm işlemek için oluşturulan silahlı örgütün faaliyeti kapsamında insan öldürmek” suçundan dava açıldı. Ankara 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ve “Ankara JİTEM Davası” olarak bilinen davada 13 Aralık 2019 tarihinde karar verildi. Mahkeme, tüm sanıklar hakkında beraat kararı verdi.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1’inci Ceza Dairesi, itiraz üzerine beraat hükmünü bozdu. 26 Mayıs 2023 günü görülen son duruşmada, yeniden tüm sanıklar hakkında “öldürme” suçlamasından beraat kararı verildi.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi, 3 Mart 2024 tarihinde beraat kararlarını onadı. Ayrıca Abdülmecit Baskın ile Behçet Cantürk hakkında zamanaşımından düşme kararları verdi.
ÇOCUK YAŞLARDA BAŞLAYAN MÜCADELE
Eren Baskın, babası katledildiğinde henüz 4 yaşındaydı. 5 yaşında geldiğinde ise yakınlarıyla birlikte Cumartesi Anneleri’nin direnişinde yerini almaya başladı ve babasının faillerinin cezalandırılması için mücadeleye başladı. Oğul Baskın’ın mücadelesinin adresi sadece Galatasaray Meydanı olmadı. Her kayıp eylemi ve duruşmada yer aldı; katillerin yargılanması için yoğun bir mücadele verdi.
Mücadeleye başladığı yıllarda babası gibi yüzlerce kişinin benzer akıbeti yaşadığını öğrenmeye başladığını aktaran Baskın, “Katledilmiş evlatları için adalet arayan anneler, babalar, abi ve kardeşlerle bir duygudaşlık yaşamaya başladım. Hepimizin acısı, mücadelesi ve talebi birdi. Tek talep adalet ve kayıplarımızın faillerinin ortaya çıkarılmasıydı. Bunu bilincine vardıktan sonra artık tüm kayıpları sahiplenme duygusu oluştu. Yıllardır süren eylemler bizi bir nebze de olsa iyileştirdi. Cumartesi Anneleri eylemleri, yaraları birbirlerine benzeyen insanları bir araya getirdi. Aynı acıları çekmiş insanlar acıda ortaklaş. Bununla daha güçlü bir şekilde kaybımızın akıbetini sormaya başladım” diye kaydetti.
Babasının akıbetini Hakkari’de sormaya devam ettiğini belirten Baskın, “Ben kayıplarımızın isimleri ve yaşadıkları unutulmasın diye bir mücadele içerisindeyim” dedi. Baskın, “Kayıplarımız, gözaltına alıp katledilenler ve toplumsal olaylarda askerlerin açtığı ateş sonucu öldürülmüş insanları için hak arama biçimimiz bugün insanlığa biraz örnek oluyor. Çünkü bizler asla ama asla kayıplarımızı aramaktan vazgeçmeyeceğiz. Memleketimde, Kurdistan yapmış olduğumuz eylem benim için çok önemli” dedi.
Baskın, şunları söyledi: “Kayıplarımızın kemikleri bulunsun, bir mezar yerleri olsun, kayıplar için bir adil sistem olsun diye bugün sokaklardayız. Bu konuda canı canan, elem ve üzüntü içerisinde olanların yanımızda yeri var.”
“DİRENİŞ SÜRECEK”
Tüm kesimlerin kendilerine mücadelelerinde güç vermesi gerektiğini vurgulayan Baskın, şöyle devam etti: “Babamın akıbetini sormak, sorumluların yargılanmalarını istemek için alanlarda, adliye koridorlarında ve en önemlisi Cumartesi Anneleri ile beraber direniyorum. Direnmeye de devam edeceğim. Geçtiğimiz gün babam Abdülmecit Baskın’ın 5 yaşındaki torunu Ahmet’in Galatasaray Meydanı’na karanfil bırakması, bu mücadelenin kaç yıl geçerse geçsin son bulmayacağını gösteriyor. Biz kayıp yakınlarının adalet talebi haklı ve meşru bir zeminde yankılanıyor. Umudumuzu yitirmedik, direnmekten de vazgeçmeyeceğiz. Son kaybımızın akıbeti açığa çıkarılana kadar, insanlık onuru için adalet talep etmeye devam edeceğiz.”
MA / Mazlum Engindeniz