Manisa’nın Soma ilçesinde AKP’li Milletvekili Ferhat Nasıroğlu’na ait olan Fernas Madencilik isimli şirkette çalışırken Bağımsız Maden İşçileri Sendikası’na (Bağımsız Maden İş) üye oldukları için işten çıkarılan madencilerin direnişi sürüyor. 26 Ağustos’ta işten çıkarılan 6 işçi, aynı gün maden önünde eylem başlattı. Jandarmanın işçilere saldırması sonucu 70 kişi gözaltına alındı. İşçiler gözaltından çıktıktan hemen sonra aileleriyle eylemlerine kaldığı yerden başlamak istedi. Ancak jandarmanın tekrar saldırması sonucu 5 işçi gözaltına alındı. Bu süreçte maden içindeki güvenlik önlemlerinin yetersiz olduğu gerekçesiyle iş bırakan 8 işçi daha işten çıkarıldı ve işten çıkarılan işçilerin sayısı 14’e yükseldi.
İşçiler, 15 Eylül’de Ankara’ya giderek, hem Meclis hem de Fernas Madencilik Genel Müdürlüğü önünde eyleme başladı. İşçiler aynı zamanda Soma’da maden önünde ve Bodrum’da Ferhat Nasıroğlu’na ait bir otelin önünde eyleme başladı. İşçiler, tüm bu süreçten bir sonuç alamadı ve defalarca gözaltına alındı. Öte yandan Mahkeme Bağımsız Maden-İş Genel Başkanı Gökay Çakır ve Örgütlenme Uzmanı Başaran Aksu’ya madene 500 metreden fazla yaklaşmama adli kontrol kararı verildi.
Talepleri karşılanmayan işçiler, 25 Eylül’de ise Soma’dan Ankara’ya doğru yürüyüş başlattı. Yürüyüş boyunca, Manisa’nın Akhisar, Gölmarmara ve Salihli ilçeleri ile Uşak, Afyon, Eskişehir ve son olarak dün akşam Ankara Polatlı ilçesinde konaklayan işçiler Meclis önünde olacak. Geçtikleri her kentte, yurttaşlar tarafından karşılanan işçiler, taleplerini anlatarak destek istedi.
“UMUT VERİCİ BİR YÜRÜYÜŞ OLDU”
Bağımsız Maden-İş Örgütlenme Uzmanı Başaran Aksu baskıları ve direnişi değerlendirerek, yürüyüşün umut verici olduğunu ifade etti. Yolun kendileri için hem zorlu hem umut verici geçtiğini kaydeden Aksu, “İşçi arkadaşların ayakları patladı, çoğu yerde hastanelere gidildi. Durumu ciddi olan bazı arkadaşları geri gönderdik. Onların yerine yenileri geldi. Zaten aynı zamanda işletme önünde de nöbet sürüyor. Bunlara rağmen bize umut veren bir yürüyüştü. Yolda halkın büyük bir ilgisiyle karşılaştık. İnsanlar asgari ücretle geçinemiyorlar. Gittiğimiz her yerde işçiler, çiftçiler ve esnaflar kendi tepkilerini anlattı. Bir şeyler yapmak, dayanışmak ve katkı sunmak istediler. Zaman zaman bizimle belli mesafeler yürüyenler oldu. Uzun bir yürüyüşün ardından bugün Meclis önünde olacağız. Meclis’in mensubu olan bir milletvekilinin yarattığı tablo karşısında Meclis’in bir tutum almasını umuyoruz” dedi.
ANA TALEP İŞÇİ GÜVENLİĞİ
İşten atılan işçilerin geri alınması, banka promosyonlarının ödenmesi ve ücretlerinin arttırılması taleplerinin olduğunu belirten Aksu, en önemli taleplerinin ise işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınması olduğunu vurguladı. Fernas’ta çalışan madencilerin deneyimli madenciler olduğunu ve tehlikeyi sezdiklerinin kaydeden Aksu, “Burada da 301 madenci gibi bir katliam olasılığı var. Maden bir yeraltı su kaynağı üzerine kurulmuş ve 3-4 defa su taşkını oldu. Aynı zamanda bin 400 wattlık araçlar yeraltında kullanılıyor. En ufak bir kaçak halinde elektrik suyla buluştuğu anda hayatını kaybedenler olabilir. Zaten yeraltı madenciliğinde metan gazının yaratacağı potansiyel riskleri herkes biliyor. Yine yeraltında ağır iş makinaları ve araçların kullanımı yönetmeliğe göre yasak olmasına rağmen kullanılıyor. Madenciler arasında 301’in katledildiği madende çalışanlar var. Oradan sağ kurtulmuşlar ama buradaki madende ölüm riskiyle karşı karşıyalar” diye belirtti.
“YASALAR UYGULANMIYOR”
Yaşanan bu durum karşısında İşçi Sağlığı ve Güvenliği Yasası’nın 13’üncü maddesine göre çalışmaktan kaçınma hakkını kullandıklarını belirten Aksu, bunun ülke tarihinde bir ilk olduğuna işaret etti. Fakat tüm yasalar gibi bu yasanın da göstermelik olduğunu dile getiren Aksu, “Bu yasanın da işçilere hak olmadığını görüyoruz. 8 işçi bu yasal hakkı kullanırken işten atıldı. Türkiye’de Anayasa işçilere sendika kurma, üye olma, ayrılma hakkı veriyor. Fakat bunu kullanmaya yeltenen işçiler hemen kapı dışarı ediliyor. Son yıllar içinde bu nedenle kıdemsiz, ihbarsız işten çıkarılan yüzbinlerce işçi var. Şu an Türkiye’nin farklı kentlerinde 16 işyerinde sendikal nedenlerden kaynaklı direnişler var. İşçiler çalışırken ölüyor, fakat Soma’da 301 işçi öldüğünde patron en fazla 4 buçuk yıl tutuklu kaldı. Patronlara işlediği suçlardan kaynaklı bir ceza verilmezken işçiler açlığa, bir daha iş bulamama olasılığıyla yüz yüzü bırakılıyor” ifadelerini kullandı.
“TÜM İŞÇİLER İÇİN YÜRÜYORUZ”
Sadece kendileri için değil, tüm işçi sınıfı için yürüdüklerini vurgulayan Aksu, “Eğer biz bir sonuç alırsak, Türkiye’de ilk defa işçi sağlığı ve güvenliği yasasından kaynaklı iş bırakma hakkı uygulanmış olacak. Bu işçiler için çok önemli ve bu kazanım işçi ölümlerinin önüne geçebilir. Yine sendikal nedenlerle işten atılmalara karşı büyük bir zafer kazanılacak. İşçiler açlığa mahkum olarak çalışmak zorunda bırakılmayacak. Meclis’in önüne kadar yolumuz kesilmeden ulaşmayı umuyoruz. Ferhat Nasıroğlu dışındaki tüm vekillere de çağrımız; ‘Onu arayın ve bu sorunu nasıl çözeceğini kendisine sorun.’ Yine tüm vekilleri ve Ankara halkını da bizimle dayanışmaya davet ediyoruz” diye konuştu.
MA / Tolga Güney