Büyük Ekim Sosyalist Devrimi ile sonul amaca ulaşılamadı ama, insanın insan tarafından sömürüsüne son verilerek, Sovyet halklarının, işçi sınıfının önderliğinde “herkesten yeteneğine göre, herkese emeğine göre” ilkesinin geçerli olduğu bir düzen kuruldu. İşçi-Köylü-Asker Sovyetleri temelinde örgütlenen halk kendi devletini yönetmeye başladı. Batı Avrupa’nın sınırlarından, Uzak Asya’nın en ücra steplerine kadar eşit ve dengeli bir toplumsal ilerleme kurumsallaştırıldı. Sanayi ve tarım geliştirilerek tüm Sovyet coğrafyasında dengeli bir biçimde yayıldı. Sovyet halkları kavranması güç olanı başardı ve steplerde, buzullarda, dağlık bölgelerde yaşayan yurttaşlarına kadar aynı eğitim, kültür ve spor hizmetlerine kavuştu. Okuma yazma oranı sıfır olan en ücra bölgelerde dahi yüzde yüzlük bir okuma yazma hedefi yaşama geçirildi. İşsizliğin kavram olarak ortadan kaldırıldığı, eğitim, sağlık ve genel sosyal hizmetlerin ücretsiz olarak sağlandığı bir toplumsal düzen yaratıldı. “Sosyalizmde tek ayrıcalıklı sınıf çocuklardır” esprisi gerçekleştirildi.
Bu süreçlerde bir dizi de zorluk yaşandı. Devrimden hemen sonra İç Savaş, ardından muazzam bir sanayileşme hamlesi yaşanırken emperyalist dünya sisteminin fiili saldırısı olan 2. Dünya Savaşı. 26 milyon insan kaybı. Ülkenin en önemli merkezlerinin yerle bir edilmesi. Sonra tekrar yükseliş. Bu yazının sınırlarını aşacağı için ayrıntılara girmesek de uzayın keşfini mümkün kılacak bilim ve teknolojinin yaratılmasının sağlanması…
Böyle bir toplumsal düzenin dünya halklarına ilham vermesinin, aynı yola girmelerinin engellenmesi gerekiyordu. Bu amaçla her şeyi yaptı sınıf düşmanı. Uluslararası alanda sınıf savaşımı keskinleştikçe emperyalizm daha da saldırganlaştı. Sovyetleri yok etmeyi amaçlayan 2. Dünya Savaşı sonucunda Doğu Avrupa’da bir dizi devletin Halk Demokrasileri yoluyla Sosyalizme yönelmeleri emperyalizmin hiçbir zaman hazmedemediği bir sonuç oldu. Ardından Çin devrimi, Küba devrimi, Vietnam devrimi… Asya, Afrika ve Latin Amerika halklarının Sosyalizmden esinlenmeleri ve Ulusal Kurtuluş Hareketlerinin sonuç alıcı mücadeleleri. Dünyada Bloksuzlar Hareketi’nin oluşumu. Tüm bunlar emperyalizm için kabul edilemez gelişmelerdi. Onun için politik, ekonomik ve askeri olarak akla gelmeyecek saldırganlıklar gerçekleştirdi.
Düşman bu derece saldırırken “Tek Ülkede Sosyalizm” kurmanın farklı zorlukları ortaya çıktı. Nesnel ve dış etmenlere parti ve devlet yönetiminde yapılan hatalar eklendi. Lenin’in öngördüğü Sovyet demokrasisi süreç içinde hantal ve bürokratik bir aygıta dönüştü. Özellikle Stalin’in ölümü ile durgunluk ve bürokratikleşme eğilimleri güç kazandı. Durmak ve geliştirememek, gerileme ile eş anlamlı bir ortam yarattı. Süreç içinde en önemli iktidar ve yönetim organları olan Sovyetler gerçek işlevlerini ve dinamizmlerini yitirdiler. Parti ile Devlet’in bütünleştiği, Sovyetlerin gerçek işlevlerini yitirdikleri bir ortam oluştu. Bunun sonucunda işçi sınıfında ve Sovyet halklarında bir yabancılaşma, adam sendecilik gelişti. Süreç içinde bu sorunlar kemikleşti ve emperyalizmin de sistemli çabaları ve de parti ve devlet yöneticileri arasında ruhlarını düşmana satanların sayısı artıkça hepimizin malumu olan karşı-devrim koşulları olgunlaştı ve gerçekleşti. Sosyalizmin merkezi Sovyetler Birliği’nde yaşanan karşı-devrim dünyanın üçte birini kapsayan Dünya Sosyalist Sistemi’nin dağılmasına yol açtı.
Günümüzde yaşanan deneylerden sonuç çıkarmaya çalıştığımız zaman özellikle Büyük Ekim Sosyalist Devrimi ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği deneylerini bilimsel olarak değerlendirme ihtiyacı ile karşı karşıya olduğumuzu anlıyoruz. 74 yıllık Sosyalizm süreci çok zengin deneyler ve dersler içermektedir. Dünyanın çehresini değiştiren niteliğe sahip bir toplumsal gelişmenin bundan sonraki sınıf mücadele süreçleri açısından belirleyici önemi vardır.
Marksizm Leninizm’in kuramcıları ve militanları Marks, Engels ve Lenin’i saygı ile anarken dünyayı sarsan Büyük Ekim Sosyalist Devrimi’ni bir kez daha selamlıyoruz.
HABER MERKEZİ