Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 24 Aralık’ta yaptığı açıklamayla, koronavirüs (Kovid-19) aşısının, 27 Aralık gecesi Çin’den yola çıkacağını ve 4 aşamalı stratejiyle aşılamaya başlanacağını duyurdu. Koca’nın açıklaması ardından, aşıya dair yürütülen tartışmalara, Türkiye’deki sağlık sisteminin aşılama sürecinde yeterli olup olmayacağına dair kaygılar da eklenmiş durumda.
Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı olan Türk Tabipleri Birliği (TTB) Kurultay Delegesi Dr. Mustafa Torun, aşıya ve uygulama sürecine dair konuştu.
‘AŞIYA DAİR TEREDDÜTLERİ GİDERMEK ŞART’
Uygun aşılamanın koruyucu sağlığın en önemli öğelerinden, hatta olmazsa olmazlarından birisi olduğunu söyleyen Torun, aşı konusunda kamuoyunda oluşabilecek tereddütleri zamanında sağlıklı bilgiler vererek gidermenin toplum sağlığı açısından şart olduğunu vurguladı.
Bugün maalesef aşı reddi ve olumsuz bilgilendirme yüzünden sorun büyüdüğü ve kökü kazınan birçok enfeksiyon hastalığının toplumu tekrar tehdit ettiğini belirten Torun, koronavirüsü salgını konusunda fazla bilgi sahibi olmadan, olumsuz fikir sahibi olmanın sadece kişiyi değil, birçok kişiyi riske atmak demek olduğunu ifade etti.
ÇİN AŞISI GÜVENİLİR
Pandemiden korunmak için önerilen “maske, mesafe, hijyen” kurallarına bir de aşının eklendiğini kaydeden Torun, Çin’den getirilecek aşıya dair şu bilgileri paylaştı: “Çin’den elde edilen aşı inaktif bir aşı. Bu daha önce Hepatit-A, grip gibi diğer aşılarda kullanılan bir yöntem. Yani virüsün ölü hali kullanılarak ve çeşitli muamelelerden geçtikten sonra hastalık yapma yeteneği azaltılıp ya da tamamen yok edilerek elde edilen bir aşı. Bu aşı Faz-3 aşamasını bitirmek üzere. Ruhsat da almaya başladı. Şu anda 1 milyona yakın insanda zaten uygulandı. Türkiye’de de Faz-3 çalışmaları Hacettepe Üniversite hastanesinde ve diğer merkezlerde yapılıyor. Şu an yan etkilerinin en az olduğunu bildiğimiz ve güvenilir bir aşı diyebiliriz. Diğer yandan Faz-3 çalışmasını tamamlayıp, onaylanan tüm koronavirüs aşıları güvenilir.”
Torun, Türkiye’ye gelir gelmez kendisinin de yaptıracağını söylediği aşıya dair, “Burada akıllı çözüm aşı. Canlı virüsü almaktansa bence ölü virüsü almak her zaman kardır. Çünkü her an zaten canlı virüsü alabilirsiniz. Burada ‘aşı yaptırmaya korkuyorum ne olur ne olmaz’ deme şansımız yok. Çünkü insanlar ölüyor” ifadelerini kullandı.
AŞI MİKTARI YETERSİZ
Torun, Bakan Koca tarafından 50 milyon olarak açıklanan Türkiye’ye getirilecek aşı miktarının yetersiz olduğunu da kaydetti. Torun, “Bilimsel olarak aşının toplumun tamamına yapılmasa dahi yüzde 60-70’ine yapılması lazım. Toplumun yüzde 60-70’ine aşı yapılmadan salgında kırılma olmaz” dedi.
AŞILAMA İÇİN UYGUN ALTYAPI VAR MI?
Torun, Türkiye’deki mevcut sağlık sisteminin aşılama sürecinin altından kalkıp, kalkamayacağı yönündeki soruya ise, şu yanıtları verdi: “Koruyucu hekimliği yok edip, maalesef tedavi hekimliğini ön plana aldılar. Sağlık ocaklarının bütün Türkiye’de ağ gibi yayılabildiği bir sistem vardı. Ama bugün aile hekimliği sistemi getirildi ve orada çalışan arkadaşlarımız yoğun bir tempoda koruyucu hekimlik yerine, ne olduğu belirsiz bir tedavi hekimliği yapıyorlar. Onların asli görevi koruyucu hekimlik olmalıydı. Sağlık ocakları sisteminde önemli olan buydu. Halk sağlığı disiplininin kurucusu Prof. Dr. Nusret Fişek hocamızın da söylediği gibi; Hastalık toplumsaldır, hiçbir zaman bireysel düşünmemek lazım. Bir kişide hastalık varsa, diğer insanları da mutlaka etkiler. Bireyi çevresiyle düşünmek gerekiyor.”
‘SAĞLIK ÖRGÜTLERİ SÜRECE DAHİL EDİLMELİ’
Edindikleri bilgilere göre aşılamanın aile hekimleri üzerinden yapılacağını paylaşan söyleyen Torun, “Ama aile hekimleri yeterli olabilecek mi? Tabi ki olmayacak. Aşılama kolay olabilecek bir konu değil. En az 2 -3 ay sürecek. Umarım bu konuda mesafe alınır. Hatta şu aşamada sahra hastaneleri kurulmalı. Toplu bir aşılama olduğu için bunun örgütlenmesinin bir an önce yapılmış olması lazım” diye konuştu.
Risk grubunda olmaları dolayısıyla cezaevlerindeki tutukluların öncelikli olarak aşılanması gerektiğini söyleyen Torun, bu konuda büyük örgütlendirme gerektiğinin altını çizerek, şunları ekledi: “Bunun için hazırlıklı olmak gerekiyordu. Bu nedenle hep ‘şeffaflık’ dedik. Sağlık, meslek ve emek ile demokratik kitle örgütlerinin hepsinin devreye girmesi, sağlıkla ilgilenen tüm kurumların pandemi ve aşılama sürecine dahil edilmesi gerekiyor. Yoksa aşılama sürecinin üstesinden bu sağlık sistemiyle kalkmaları mümkün görünmüyor.”
KORUNMA TEDAVİDEN DAHA AVANTAJLI
Korunmanın her zaman tedaviden daha avantajlı olduğunu önemle vurgulayan Torun, aşılama yapıldığı taktirde ortalama 10-14 gün içinde antikor yanıtının verileceğini öngördüklerini belirtti. Torun, “Fakat bu bazı hastalarda uzun, bazılarında da erken olabilir. Eğer kişi korona aşısı yaptırmadan önce ağır bir enfeksiyon hastalığı ya da bağışıklık sistemiyle ilintili yine bir enfeksiyon geçirmiş ise antikor yanıtı geç, zayıf ya da hiç vermeyebilir. Bu tamamen kişiye bağlı. Bu aşılama genellikle 6 ay korur diye öngörüyoruz. Ama kesin sonuç Faz-4 aşamasından sonra netleşir. Bizim şimdilik ön görümüz 6 ay ama 1 yıl olmasını da umut ediyoruz” dedi.
Zemo Ağgöz/MA