Anayasa Mahkemesi, Halkların Demokratik Partisi (HDP)’li vekil Garo Paylan’ın 1915 Ermeni Soykırımı’na ilişkin Meclis’te “soykırım” ifadesini kullandığı için hakkında verilen disiplin cezasına ilişkin yaptığı başvuruda süre aşımı gerekçesiyle “kabul edilemez” kararı verdi.
Paylan, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) 13 Ocak 2017 tarihinde 57. Birleşim’inde 447 sıra sayılı Kanun teklifi görüşüldüğü sırada “soykırım” ifadesini kullanması gerekçesiyle “Meclis’ten 3 birleşim çıkarma” cezası verilmesine ilişkin ifade özgürlüğünün ve temsil hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle AYM’ye başvuruda bulundu.
YASANIN İPTALİ İÇİN BAŞVURDU
Paylan, “Üç birleşim için Meclis’ten geçici çıkarma cezası ile disiplin cezasına konu sözlerinin tutanaktan çıkarılmasına ilişkin TBMM kararının eylemli İçtüzük değişikliği niteliğinde olduğunu ve Anayasa’nın 85. maddesi çerçevesinde yargısal denetime konu edilmesi gerektiğini” belirterek, 18 Ocak 2017 tarihinde Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuştu. AYM, Paylan’ın iptal talebini “Anayasa’nın 85. maddesi uyarınca inceleme yapılabilmesi için iptali talep edilen parlamento kararının yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına veya milletvekilliğinin düşmesine ilişkin olması gerekmesine karşılık, iptali talep edilen parlamento kararları, bir milletvekili hakkında disiplin cezası verilmesini ve cezaya konu sözlerinin tutanaktan çıkarılmasını konu edinmekte olup bu kapsamda değildirler. Bu nedenle başvuru konusu TBMM kararlarının, Anayasa’nın 85. maddesi çerçevesinde denetlenebilmesi mümkün değildir” gerekçeleriyle reddetti.
BİREYSEL BAŞVURUDA BULUNDU
AYM, tarafından ret kararı verilmesi ardından Paylan 5 Nisan 2017 tarihinde bireysel başvuruda bulundu.
Paylan’ın ifade özgürlüğü ve temsil hakkının elinden alındığı yönündeki başvurusunda AYM, TBMM İç Tüzük Maddelerine geniş yer vererek, “Bireysel başvuruların 6216 sayılı Kanun’un 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 64. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca başvuru yollarının tüketildiği tarihten, başvuru yolu öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekmektedir” diye belirtti.
Başvurunun süresi içinde yapılmasının önemli olduğunun ileri sürüldüğü kararda, “İçtüzük’te milletvekilleri hakkında verilen disiplin cezalarına ilişkin herhangi bir itiraz mekanizması öngörülmemiş olmasıdır. Verilen disiplin cezasına ilişkin TBMM kararının iptali için Anayasa Mahkemesine başvuru yolunun olağan bir hukuki çare olmamasıdır” diye kaydedildi.
‘AYM ÇÖZÜM SAĞLAYACAK BİR YER DEĞİL’
AYM, iptal talepli yapılan daha önceki başvurusuna yönelik ret kararına atıfta bulunarak, “Anayasa Mahkemesi kararına göre somut olayda başvurucunun iptal başvurusuna konu ettiği disiplin cezası ne Anayasa’nın 85. maddesinde açıkça belirtilen kararlardandır ne de başvurucunun İçtüzük değişikliğine ilişkin dava açma hakkı söz konusudur. Tüm bu nedenlerle başvurucunun disiplin cezası ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesine yaptığı iptal başvurusunun somut olay şartlarında makul bir başarı şansı sunabilecek ve bir çözüm sağlayabilecek nitelikte, kullanılabilir ve etkili bir yol olduğu söylenemez” denildi.
‘DİSİPLİN CEZASI VERİLDİĞİNDE BAŞVURMALIYDI’
Bireysel başvuru süresinin “disiplin” cezası verilmesinden sonra başladığı vurgulanan kararda, “Söz konusu disiplin cezası kararının alındığı birleşimde başvurucunun bulunup bulunmadığı başvuru formu ve ekinde yer alan bilgi ve belgelerden anlaşılamamaktadır. Başvurucunun hakkındaki disiplin cezasına erişme imkânını en geç 18 Ocak 2017 tarihinde elde ettiği ve bu tarihten itibaren otuz günlük yasal süresi içinde bireysel başvuruda bulunması gerekirken 5 Nisan 2017 tarihinde başvuruda bulunduğu anlaşıldığından başvurunun süresi içinde yapılmadığı sonucuna varılmıştır. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir” ifadelerine yer verildi.
MA