Colemêrg, Esenyurt, Mêrdîn, Êlih ve Riha’nın Xelfetî belediyelerine kayyım atanması ile ilgili yasal düzenleme bir kez daha gündeme geldi. 2019’da bir kez daha atanan kayyımlar için belediye avukatları kararı Danıştay’a taşıdı. 2020 yılında Danıştay kayyım atamalarına dayanak yapılan “geçici görevlendirme” ibaresinin yasada yer aldığına atıfta bulunarak İçişleri Bakanlığının kararını yerinde buldu. Aynı yıl Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) taşınan kayyım atama kararlarının birçoğu ise hala sonuçlanmadı.
DEM Parti Hukuk Komisyonu Eşsözcüsü Sevda Çelik Özbingöl, kayyım atamalarına gerekçe gösterilen kanun ve maddeler hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Hemen hemen tüm kayyım atamalarına gerekçe yapılan 47’nci maddede yer alan “suçun kesinleşmemesi” ibaresine dikkat çeken Özbingöl, yasanın uygulamasında pek çok usulsüzlüğün bulunduğunu söyledi. AYM’ye dayandırılan kayyım atama sürecine mevcut iktidarın da dahiliyeti olduğuna dikkat çeken Özbingöl, “Görevden alınan belediye başkanı yerine, meclis içerisinden birinin görevlendirilmesi gerekirken, bu görevlendirmeye doğrudan vali, vali yardımcısı ya da kaymakam atanıyor. Bu ciddi bir kanuni usulsüzlüktür. Görevlendirme sürecinde böyle bir düzenleme de mevcut değildir. Bu da yargının siyasallaşması sürecinde mevcut iktidarın bu sürece dahiliyetinin göstergesi” dedi.
KAYYIMA GEREKÇE OLAN DOSYA BERAATLE SONUÇLANDI
2019 yerel seçimlerinde Riha’nın Pirsûs (Suruç) Belediyesi Eşbaşkanı seçilen Hatice Çevik yerine atanan kayyımı anımsatan Özbingöl, “Çevik 2019 yılında tutuklandı ve Suruç Belediyesine kayyım atandı. Çevik’in tutuklanmasına gerekçe gösterilen dosya o sene hazırlanmıştı. Bu dosya gerekçesiyle Suruç’a ‘geçici’ kayyım ataması yapıldı. Ancak Çevik 2023 yılında bu dosyadan beraat etti. Bu durum bile kayyım uygulamasının haksızlığını gözler önüne seriyor. Halfeti’de yaşanan durum da bundan farksız değil” diye belirtti.
‘SEÇME SEÇİLME HAKKI’ ENGELLENİYOR
Özbingöl, bu dönem Colemêrg ile başlayan ve İstanbul’un Esenyurt ilçesi, Mêrdîn, Êlih ve Xelfêtî ilçe belediyelerine yine 47’nci madde gerekçe gösterilerek atanan kayyımların, aynı zamanda belediye meclis üyelerine de fiilen atanarak belediyelerin çalışmasına engel olduğunu kaydetti.
Kayyım uygulamasının “seçme ve seçilme hakkı” başta olmak üzere anayasal pek çok hakkın kullanımına engel olduğunu belirten Özbingöl, buna karşı DEM Parti Hukuk Komisyonu olarak dava açtıklarını söyledi. DEM Parti’nin İl ve İlçe Örgütlerine gelen yurttaşların da aynı gerekçeyle AYM’ye başvurmalarını istediklerini ifade eden Özbingöl, “DEM Parti Genel Merkezi olarak, bu uygulamanın bütün seçilmişlere dönük bir kayyım ataması olduğu hasebiyle dava açtık. Mahkeme yolunun işletilmesini önemli buluyoruz. Bu sürecin elbette ki kanuni yönünden çok siyasi yönünün varlığı tartışmasızdır. AYM’ye açtığımız davalarda da norm denetimini mahkemeden talep ettik. Mahkemelerde devam eden iptal davaları buna dair de inceleme yapmakta. 3 kayyımla ilgili de sürecimizi hemen başlattık. Meclis üyeleri ile ilgili sürecimiz devam ediyor. Tarafı olduğumuz uluslararası yerel yönetim mevzuatının yerine getirilmesi için de siyasi bir süreç yerine, yargısal bir sürecin geliştirilmesi gerektiğine dair başvurularda bulunduk. Bunu mahkemeler aracılığıyla da sürdürüyoruz” ifadelerini kullandı.
MA