Finike Limanı’ndaki teknesine sabah saatlerinde gelen kaptan Yavuz Denizer, kıyıdaki kefal cinsi balıklara ekmek attığı sırada nesli tehlike altında olan Akdeniz fokunu fark etti. Akdeniz fokunu kefalleri kovarken gördüğünü belirten Denizer, “Beni görünce başını çıkarttı ve 3-5 dakika bakıştık. Daha önce de Akdeniz foku görmüştüm ama liman içinde ilk defa karşılaştım. Çok sevimliydi, ekmek atınca kefaller geldiği için o da onları yemeye geldi ve resmen bana teşekkür etti” dedi.
SAD-AFAG 33 YILDIR MÜCADELE EDİYOR
Sualtı Araştırmaları Derneği (SAD-AFAG) Koordinatörü Cem Orkun Kıraç, salgınla birlikte insanların doğadan elini çekmesiyle doğanın da nefes almaya başladığını söyledi. Kıraç, 1987’de kurulan SAD-AFAG’ın 33 yıldır Türkiye kıyılarında nesli tehlike altındaki Akdeniz fokunu, yaşam alanlarıyla birlikte korumak için mücadele ettiğini aktardı.
‘YAŞAM ALANI OLMADAN TÜRLER DE OLMAZ’
Akdeniz foklarının yaşam alanlarının hem kıyı denizler hem de karasal kıyı olduğunu anlatan Kıraç, “Genelde el değmemiş bakir kıyılar. Çünkü habitat, yaban canlıları, yaşam alanı olmadan türler de var olamaz. Bundan dolayı SAD-AFAG kurulduğu günden bu yana yaşam alanlarının korunmasına ayrı bir önem veriyor. Türkiye’de Karadeniz, Marmara, Ege ve Akdeniz toplam 8 bin 500 kilometre kıyı uzunluğu var. Hepsi çok özel” dedi.
DÜNYADAKİ 750 AKDENİZ FOKUNDAN 110’U TÜRKİYE’DE YAŞIYOR.
Akdeniz fokunun Karadeniz’de en son gözlem kaydının 1997’de alındığını söyleyen Kıraç, “Ne yazık ki Karadeniz’de tükendiğini düşünüyoruz. Marmara’da çok az var. Esas popülasyon Ege ve Akdeniz’de. Türün dünyadaki nüfusu yaklaşık 750 birey. Türkiye’de de 100-110 Akdeniz foku var. Dört ana ülkede, Akdeniz’de Türkiye ve Yunanistan, Doğu Atlantik’te ise Portekiz Madeira Adası ve Moritanya’da” diye konuştu.
EN BÜYÜK TEHDİT BETONLAŞMA
Türkiye’de doğal yaşam alanlarının en önemli yok olma nedeninin, betonlaşma ve insan baskısı altına girmesi olduğunu söyleyen Kıraç, şöyle konuştu: “Birinci sırada olur olmaz her yere stabilize ve asfalt yol yapılması. Bu en büyük tehlike, çünkü doğal alanların yıkımının başlangıcı oluyor. Ne yazık ki bu kadar kolay. Yol girdikten sonra insan giriyor. Yazlık, kooperatif evler ve betonlaşmaya yol açıyor. Sadece Akdeniz foklarını değil, el değmemiş kıyıdaki diğer canlı türleri, yırtıcı kuşlar, orfoz, deniz çayırları, carettalar hepsini olumsuz etkiliyor.”
DİĞER TEHDİTLER
Akdeniz fokunun yok olmasının 5 nedeni olduğunu belirten Kıraç, bunları şöyle sıraladı:
“Birincisi kıyıların betonlaşması ve insan baskısı. İkinci etken uzmanlık konusu olmamasına rağmen bazı doğa korumacılar tarafından deniz içindeki mağaralara verilen rahatsızlıklar. Üçüncüsü, kasıtlı olarak veya balıkçı ağlarına takılarak öldürülmeleri. Dördüncüsü, deniz trafiğinin artması. Beşincisi, deniz kirliliği. Birinci faktör yüzde 80, diğerleri yüzde 20 oranında sebep oluyor.”
DHA