İşçi, şair-yazar Armağan Barışgül’ün yazdığı Narin adlı öykü kitabı Liman Yayınları tarafından yayınlanarak satış noktalarında yerini aldı. “Acı çeken, işkence edilen, taciz ve tecavüze uğrayan ve katledilen kız çocuklarına…” ithaf edilen kitapta “Deniz”, “Govend”, “Şov”, “Ayrılık Çeşmesi”, “Renkli Bir Gün”, “Narin”, “Rüya”, “Ofis”, “Mercedes Kadir”, “Mimar”, “Şampiyon” ve “Müteahhit” adlı 12 öykü bulunmakta ve her bir öykü okuyucuda her biri farklı ve derin bir duygu uyandırmaktadır.
Eğitimci, gazeteci-yazar Ayhan Ongun yazarın yaşam öyküsünü şöyle anlatıyor: “Sevgili Armağan, öğretmeni olmaktan gurur duyduğum, hayatın içinde yoğrulmuş, yüzünü barışa, yönünü emeğe çevirmiş katıksız bir devrimcidir. Daha önce yayımlanan kitaplarında ve makalelerinde hep halka dair, işçi sınıfı mücadelesinden yana dik duruşundan vazgeçmeden, hayat ve insana dair gerçekleri yazmaya özen göstermiştir. Fikirleriyle uyumlu bir yaşam biçimini tercih etmiş, barış, demokrasi ve özgürlük mücadelesini ödün vermeden sürdüren yiğit Anadolu insanına selam olsun. Akıcı yazım dili ve hiç eksilmeyen heyecanıyla önümüzdeki günlerde daha çok eserler üreteceğine olan inancımla, bu yeni kitabından dolayı kutluyor, başarılarının devamını diliyorum.”
Kitaba adını veren “Narin” adlı öyküsü, kamuoyunun yakından takip ettiği ve aile için cinsel saldırı ve cinayete kurban giden Narin’den ve onunla aynı kaderi paylaşan çocukların kara hikayesini anlatıyor.
Narin’in öyküsünden tadımlık:
“Narin’in mezarı her bayram ve her ölüm gününde yaşlı-genç, kadın-erkek ziyaretçilerle dolup taştı… Mezarı getirilip bırakılan çiçeklerle rengârenkti. Mezar taşına oyulmuş gülümseyen resmi ziyaretçilerin yüreğine neşeyle karışık bir hüzün veriyordu. Onun karagözlerinin içine bakan kadınların yüreği hüzünle doldu. Yaşlı bir ana, ‘Narin, Narin! Senin günahın neydi?’ deyip ağlayarak dizlerine vurdu. Elini onun mezar taşına sürdü, yüzünü ise toprağına. ‘Mekânın Cennet olsun, kızım!’ deyip ayrıldı. Bir meçhulün onun mezar başına diktiği fidan boy vermişti. Dalları dutlarla yüklüydü. Ziyaretçiler, yayalar, çobanlar o meyveden tattıkça iyi dileklerini esirgemiyor, börtü böcek bile o meyveden nasibini alıyordu. “Bir iyilik yap denize at, balık bilmezse halik bilir. Narin’in bedeni kara toprağın koynunda, ruhu göklerde, acısı ise yüreklerde…”
HABER MERKEZİ