Dünya Mülteciler Günü’ne dair birçok kentte açıklama yapıldı. Diyarbakır (Amed) Barosu, baro binasında açıklama yaptı. Baro Başkanı Nahit Eren’in yanı sıra çok sayıda avukat açıklamaya katıldı. Baronun Mülteci Hakları Komisyonu Başkanı Ahmet Mullamuhammed, çatışma, şiddet ortamı, insan hakları ihlalleri ve ekonomik krizlerin etkisiyle yerinden edilen insan sayısının arttığına dikkat çekti.
Mültecilerin barınma, eğitim, sağlık, serbest dolaşım ve çalışma hakkı gibi temel hak ve özgürlüklerden faydalanamadıklarını vurgulayan Mullamuhammed, “Son yıllarda ülkeye ve siyasi hayata hâkim olan kutuplaştırıcı dilin bu yönlü nefret söylemli ve ırkçı saldırıların oluşumuna etki ettiği, kullanılan bu ayrımcı dilin, toplumda telafisi olmayan olaylara zemin sunduğu açıktır. Her türlü ırkçı saldırılara zemin hazırlayan toplumsal barışı ve bir arada yaşama kültürünü zedeleyen politikalardan ve söylemlerden vazgeçilmesini, ırkçı saldırıların önüne geçmek için toplumun tüm kesimlerinin sorumluluğunun bulunduğunu hatırlatmak isteriz” dedi.
‘TEMEL HAKLAR TANINMALI’
Mültecilerin temel hak ve özgürlüklerinin tanınması çağrısında bulunan Mullamuhammed, şu talepleri sıraladı: “Depremzede mültecilere yönelik kayıtlı olduğu kent dışında 60 günlük ikamet sınırlamasının kaldırılmalı. Depremden etkilenen 11 ilde yaşayan mülteciler; yaşamlarını yeniden kurabilecekleri, hak ve hizmetlerden yararlanabilecekleri, barınabilecekleri, çalışabilecekleri, eğitim ve tedavi görebilecekleri kentlerde koşulsuz ve hak kaybına uğramadan ikamet edebilmesi sağlanmalıdır. Bu anlamda mülteciler için ikamete/kayda kapalı iller, ilçeler, mahalleler; öncelikli olarak depremden etkilenmiş tüm mültecilere açılmalıdır.”
İZMİR
İzmir Barosu, baro binası önünde açıklama yaptı. İzmir Barosu Göç ve İltica Komisyonu üyesi Gizem Öykü Başkaya, mültecilerin haklarını hatırlattı. İltica hakkının, bireylerin yaşam hakkı ile işkence ve kötü muamele yasağını da koruma altına alan bir hak olduğunu anımsatan Başkaya, mültecilerin zorlu göç yolunda, insanca yaşam umuduyla hayat mücadelesi verdiğini belirtti.
Başkaya, “Geçtiğimiz hafta Ege Denizi’nde motoru bozulan mülteci teknesi alabora oldu. Ne yazık ki 100 ‘ü çocuk, kadınların çoğunlukta olduğu 600 mülteci, Ege Denizi’nin sularında kayboldu. Tekneden sadece 104 kişi kurtarılabildi. Yunanistan Sahil Güvenlik Güçleri’nin kaza raporunda, teknenin çekilmesi sürecinden bahsedilmiyor. Teknenin İtalya kara sularına itildiğine ilişkin iddialar var. Kışın İran-Türkiye ve Türkiye- İpsala sınırında donarak yaşamını kaybeden, çeteler tarafından aç, susuz rehin tutulan insanlar olduğu, insan hakları örgütlerinin raporlarıyla tespit edildi” dedi.
NEFRET SÖYLEMİ
Güncel siyasette, popülist bir yaklaşımla mültecilerin geri gönderilmesinin yurttaşlara vaat olarak sunulduğunu söyleyen Başkaya, bu durumun toplumdaki nefret söylemini beslediğini ve nefret suçlarının işlenmesine zemin hazırladığına dikkati çekti.
HATAY
İHD Hatay Şubesi Göç ve Mülteci Hakları Komisyonu, faaliyet yürüttükleri dernek konteynere önünde açıklama yaptı. Komisyon Eşbaşkan Ergül Sayın, “Gönderme merkezleri kapatılsın, idari gözetim uygulamasına son verilsin. Mültecilik, ancak mülteciliği yaratan nedenlerin önlenmesi ile önlenebilir. Savaşları, çatışmaları, ekonomik ve ekolojik krizleri önleyin” çağrısı yaptı.
VAN
Serhat Göç Araştırma Derneği, dernek binasında basın toplantısı gerçekleştirdi. Derneğin Eşbaşkanı Azad Kalkan, küresel ve hegemonik güçlerin savaş politikalarından dolayı milyonlarca insanın yaşam alanlarını kaybettiğini söyledi. Kalkan, “Suriye, Afganistan, Irak ve İran’da gelişen son 10 yıllık sömürge pratiği, milyonlarca insanın yerini yurdunu terk etmesine sebep olmuştur. Yakın tarihte 2015-2016 yılları arasında Sûr, Cizîr ve Nisêbin’de uygulanan sokağa çıkma yasakları yeni bir zorunlu göçün yaşanmasına neden olmuştur. Bu göçertme politikası tıpkı 80’ler-90’lar da olduğu gibi yeni bir sistematik politika halini almıştır” diye konuştu.
MA