Urfa’nın Suruç ilçesinde 14 Haziran 2018 tarihinde AKP Milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın koruma ve yakınları tarafından Esvet, Celal ve Adil Şenyaşar’ın katledilmesinin üzerinden 4 yıl geçmesine rağmen hala adalet sağlanmış değil. Olayın üzerinden 4 yıl geçtikten sonra geçtiğimiz katliam zanlısı 4 kişi tutuklandı. Adaletin hala sağlanmadığını savunan ve katliamdan yaralı kurtulan Ferit Şenyaşar ve anne Emine Şenyaşar’ın Urfa Adliyesi önünde 9 Mart 2021 tarihinde başlattığı Adalet Nöbeti ise sürüyor.
Ferit Şenyaşar, “4 kişinin tutuklanması ile adalet sağlandı izlenimi yaratıldı ama adalet sağlanmadı. adalet nöbetimize başlarken ki iki talebimiz de karşılanmış değil. Bundan dolayı mücadelemiz devam ediyor,” dedi.
4 yıldır mücadeleniz sürüyor, ama 1 yıldır da adliye önündeki nöbetiniz sürüyor. Nöbetiniz aynı zamanda bütün adalet isteyenlerin de sesi oldu. Nöbet eyleminiz adalet talebinizin gerçekleşmesi açısından nasıl bir etkisi oldu?
Mücadelemiz 4 yıldır sürüyor ama medyada görünürlük kazanması adliye önündeki nöbetimizle oldu. Sesimizi tüm dünya duydu. Uluslararası kuruluşlar bizi ziyaret ettiler, Türkiye’nin her yerinden insanlar geldi. Biz burada olağanüstü bir şey yapmadık. Biz insanız, bize karşı bir haksızlık yapıldı, bir zulüm yapıldı, 3 insanımız katledildi, bir kardeşimiz hukuksuz bir şekilde tutuklandı ve ceza verildi. Bizim bunu kabul edip evimizde oturup, normal hayatımıza devam etmemiz mümkün değildi.
Bu yüzden bir hak arayışına girdik. Biz bu mücadeleye başlarken, bize ne yaşatıldı ise onu anlattık, bir şey eklemedik üstüne. Kimseye iftira atmadık, yalan söylemedik. Ne olduysa onu anlatmaya çalıştık. Bundan dolayı davamızda siyasi partiler, sivil toplum örgütleri, duyarlı olan bütün kesimlerden destek geldi. Doğu ve Güneydoğu baro başkanları iki kere gelip destek ziyaretinde bulundular. Yeni seçilen Baro Başkanı da ziyaret etti bizi. Baro başkanlarının görüşme talepleri de savcı tarafından kabul edilmedi. Bütün kesimlerden insanlar destek verdi.
Adliye önündeki nöbetimizden beri, Urfa’ya gelen bütün siyasi parti liderleri –AKP hariç, MHP zaten bizim bölgeye hiç gelmiyor-, milletvekilleri bizi ziyaret ediyor sonra normal programlarına devam ediyorlar. Dayanışma içinde olduklarını, davayı takip edeceklerini söylediler, söylüyorlar. AKP içindeki milletvekilleri de, kimi belediye başkanları da yanımıza gelmese de özel olarak yanımızda olduklarını söylüyorlar. Bunlar insani yönüyle iletilen destekler.
Siz nöbete başlayana kadar adli ve idari organlar gereken adımları atmadılar. Bu bir yıl içindeki yargılama taleplerinizi karşıladı mı?
Dava süreci ile ilgili şunu belirtmemiz lazım öncelikle. Katliam bizim işyerimizde başlıyor hastanede devam ediyor. Her açıdan devam eden bir olay. Failler aynı kişiler, olay aynı saatlerde yaşanıyor ama iki ayrı dava açtılar. Yani işyerimizde yaşananlarla ilgili ayrı dava açtılar, hastanede yaşanan katliamla ilgili ayrı dava açtılar.
Biz nöbetimize işyerinde yaşanan saldırı ile ilgili mahkemenin son duruşmasından önce başladık. İşyerimizdeki davada tamamen bizi suçlu gösteriyorlardı. Ama işyerindeki kamera görüntüleri var, bilirkişi raporu bizim haklı olduğumuzu gösteriyordu. Çünkü ilk saldırıyı yapan, silahla saldıran onlardır, biz kendi mekanımızda kendimizi savunduk. Bilirkişi raporu da bunu belirtti. Ama mahkeme heyeti aksi değerlendirme yaptı. Bu yüzden de nöbete başladık. Kardeşimiz hakkında 150 yıla kadar ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilecekti. Ama nöbetimizle yaşanan hukuksuzluk gündeme gelince mahkeme kardeşimize “kasten adam öldürme ve yaralama”dan yine ağır bir ceza verdi.
Hastanede yaşananlar hakkında dava açılmak istenmiyordu. Olayı faili meçhul bir cinayet gibi üstünü kapatmak istiyorlardı. Bu katliam tenha bir yerde olmamıştır, devletin hastanesinde olmuştur. Savcılar devletin hastanesindeki kamera görüntüleri için yok diyorlar ama bizim görüştüğümüz devlet içinden bazı yetkililer de görüntülerin olduğunu söylüyor.
Hem siyasi partilerden hem hukuk örgütlerinden hem de toplumdan büyük bir destek gelince, Türkiye gündeminde konuşulmaya başlanınca, zor durumda kalan mahkeme heyeti, kamuoyu baskısını azaltmak için geçen ay AKP milletvekilinin abisinin olduğu 4 kişiyi tutuklandı. Bu tutuklanma 4 yıl sonra geldi. Mücadeleden sonra geldi bu tutuklama. Mücadele olmasıydı hastanedeki katliam kapatılacaktı. Hiç kimse yargılanmayacaktı. Bu katliamı yapanlar da cezasızlık politikasından yararlanarak toplum üzerinde baskı yapmaya devam edecekti.
Katillerden dördü tutuklanmasına rağmen talepleriniz hala karşılanmadı, Adalet nöbetinizi sürdürüyorsunuz. Ne zamana kadar nöbetinizi sürdürmeyi düşünüyorsunuz?
Biz annemle beraber nöbete başlarken yemin ettik, ne olursa olsun, adalet sağlanana kadar bu yoldan dönmeyeceğiz diye. Karşı taraf devleti arkasına alarak güçlü gözüküyor ama biz de ölümü göze alarak bu mücadeleye başladık.
Taleplerimiz tamamen hukukidir, özel bir talebimiz yoktur.
Birincisi, işyerimizin kamera görüntüleri var, bu görüntüler bilirkişi tarafından da incelenmiş ve burada işyerimize karşı açık saldırı yaşanmış ve işyerinde olan biz beş kardeş olarak yaptığımız da kendimizi savunmadır. Bu yüzden 4 yıldır tutuklu bulunan kardeşimizin beraatını istiyoruz.
İkinci talebimiz de hastane ile ilgili. 4 kişinin tutuklanması ile adalet sağlandı izlenimi yaratıldı ama adalet sağlanmadı. Tutuklanan 4 kişiden 2’si kamera görüntülerini yani delilleri yok etmekten tutuklu, 2 kişi ise adam öldürmekten tutuklu. Fakat bu kişilerin tam olarak hangi suçtan tutuklu olduğu belirtilmiyor. Kim kimi nasıl öldürmüştür, bu mahkeme kararında belli değil. Hastane davası hakkında hala gizlilik kararı var. Avukatlarımıza belgeler verilmiyor. Kamuoyu baskısı biterse bu katiller tahliye edilebilirler.
Bu yüzden adalet nöbetimize başlarken ki bu iki talebimiz de karşılanmış değil. Bundan dolayı mücadelemiz devam ediyor. Suruç’la Urfa arası 45 kilometredir, biz her gün bu yolu gidip geliyoruz. Çok zorlu bir süreçten geçtik. Bize güç veren dayanışmadır. Mutlaka bir gün adaletin sağlanacağına inancımızla mücadelemize devam ediyoruz.
Cemil Aksu / POLİTİKA HABER