Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi, Dünya Çocuk Hakları Günü nedeniyle hazırladıkları raporu baro binasında düzenledikleri basın toplantısı açıkladı. Baro yöneticilerinden Mehdi Özdemir’in de katıldığı toplantıda raporu, Çocuk Hakları Merkezi üyesi Mehmet Emin Gün okudu.
Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin dünya üzerindeki en geniş katılımlı belge olma özelliğini taşıdığını belirten Gün, Türkiye’de çocuk hak ihlallerinin hayatın her alanında yoğun bir şekilde yaşandığını söyledi.
ÇEKİNCE KALDIRILSIN
Gün, Türkiye tarafından çocukların eğitim, ifade özgürlüğü, kendi kültürünü yaşatma ve kendi dilini kullanma haklarını kapsayan sözleşmenin 17, 29 ve 30. maddelerine konulan çekincenin kaldırılmasını istedi.
EĞİTİMDEN UZAK KALDILAR
Salgın nedeniyle yüz yüze eğitime ara verilen dönemde yeterli teknik ekipmana sahip olmayan çocukların eğitimden uzak kalmasına da değinen Gün, “İmkanı yeterli olan çocuklar ise farklı şekillerde desteklenerek eğitimlerine devam edebilmiştir. Şu an ikinci veya üçüncü sınıfta olup da henüz okuma yazma bilmeyen çocuklar ile eğitimine olması gerektiği gibi devam eden çocuklarla aynı anda karşılaşılması eğitimde fırsat eşitliğini sağlamaya yönelik politika üretilmemesinin sonucudur” dedi.
Salgın nedeniyle çok sayıda iş yerinin kapatıldığını, bu nedenle farklı iş arayışına giren ailelerin eğitim hakkından mahrum bırakılmış olan çocukları da çalıştırmak zorunda kaldığının altını çizen Gün, bu süreçte “çocuk işçiliği”nde artış yaşandığını belirterek çalıştırılırken yaşamlarını yitiren çocukları hatırlattı.
CEZASIZLIK POLİTİKASI
Kamu gücünün, idari yetkililerin sorumluluğunun bulunduğu olaylarda çocukların maruz bırakıldığı hak ihlallerinin göz ardı edilerek cezasızlık politikası ile faillerin korunmak istendiğine dikkati çeken Gün, yaşanan bazı örnekleri şu şekilde sıraladı:
“- 8 Kasım 2018 tarihinde Çorlu’da meydana gelen tren kazasında hayatını kaybeden çocuklar; 18 yaşındaki Serhat Şahin, 16 yaşındaki Sena Köse, 14 yaşındaki Bihter Bilgin, 12 yaşındaki Gülce Dikmen, 9 yaşındaki Oğuz Arda Sel, 7 yaşındaki Mavinur Tiflizden, 5 yaşındaki Ömer Alperen Can ve 10 aylık Beren Kurtuluş için henüz adalet sağlanmamış, bunun yerine hayatını kaybedenlerin yakınları ve avukatları yargılanmıştır.
– 2 Ekim 2015’te zırhlı araçtan açılan ateş sonucu hayatını kaybeden 12 yaşındaki Helin Hasret Şen’in Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen dosyasında yargılamanın durdurulması kararından sonra sanık polis hakkında soruşturma izni verilmiş ve yargılanmaya devam edilmektedir.
– 11 Eylül 2019’da zırhlı araç çarpması sonucu hayatını kaybeden 6 yaşındaki Efe Tektekin’in Diyarbakır 9. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen dosyası devam etmektedir. Dosya kapsamında trafik polisleri tarafından hazırlanan raporda Efe Tektekin’in babası Ahmet Tektekin çocuğunu gözetmediği iddiası ile asli kusurlu, sanık polis ise tali kusurlu bulunmuştur.
– 3 Eylül 2021 günü Şırnak’ın İdil ilçesinde, sokakta bisiklet sürerken zırhlı aracın çarpması sonucu yaşamını yitiren 7 yaşındaki Mihraç Miroğlu trafik polisleri tarafından hazırlanan raporda asli kusurlu olarak gösterilmiştir.”
CEZAEVİNDEKİ ÇOCUKLAR
Anneleriyle birlikte cezaevinde tutulan çocuklara dikkat çeken Gün, “Cezaevleri çocukların ruhsal ve fiziksel gelişimlerini sağlıklı bir şekilde tamamlamaları için uygun yerler değildir. Gerek hükümlü/tutuklu çocukların gerekse de anneleriyle birlikte cezaevlerinde bulunan çocukların alıkonulmasına son verilerek çocuk dostu çözümler üzerine çalışmalar yapılmalıdır. Merkezimiz tarafından hazırlanan Diyarbakır Çocuk ve Gençlik Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda yaşanan hak ihlallerine ilişkin raporda da belirttiğimiz üzere çocuklar cezaevlerinde; sağlık hakkına ulaşmakta zorluk çekmekte, eğitim hakkından mahrum bırakılmakta, işkence ve kötü muamele ile akran zorbalığına maruz bırakılmaktadırlar” dedi.
62 ÇOCUĞUN DOSYASI TEM’DE
Çocuk Adalet Sisteminin iyileştirilmesi için çalışmalar yapılması yerine çocukların sistem içinde örselenmesi sonucunu doğuracak işlemlerin yapıldığının vurgulayan Gün, “Uzun süren yargılamalar, çocuk adalet sistemi içerisindeki profesyonellerin iş yükü ve yeterlikleri, çocuk dostu yargılama ilkelerine aykırı işlemler nedeniyle adalet sistemi içerisine giren çocuklar hak ihlaline uğramaktadır. Çocuk Koruma Kanunu’nun 15. maddesine göre, ‘Suça sürüklenen çocuk hakkındaki soruşturma çocuk bürosunda görevli Cumhuriyet savcısı tarafından bizzat yapılır.’ Yasal düzenlemenin aksine; Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, suça sürüklenen çocuklar hakkında yürütülen 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki suç tanımlarına özgü soruşturmalar, TEM Büroda görevli Cumhuriyet Savcıları tarafından takip edilmektedir. 2021 yılının ilk 8 ayı içerisinde 12-18 yaşları arasında 62 çocuğun soruşturma dosyası TEM Büroda görevli Cumhuriyet Savcıları tarafından yürütülmüştür. Bu veriler bizlere çocuk adalet sistemi içerisinde bulunan azımsanmayacak sayıda çocuğun, kendine özgü makamlar yerine yetişkinler gibi muameleye maruz bırakıldığını göstermektedir” diye aktardı.
YAŞANAN ÖRNEKLER
Gün, bu konu ile ilgili yaşanan örnekleri ise şu şekilde sıraladı: “09.08.2021 tarihinde Diyarbakır Kent Ormanı’nda meydana gelen yangın sebebiyle yaşları 12 ile 14 arasında değişen 4 çocuğun soruşturma dosyası TEM Büroda görevli Cumhuriyet Savcısı tarafından tahkikat aşaması baştan sona hukuksuz bir şekilde yürütülmüş ve dosya kapsamında yeterli delil olmamasına rağmen çocuklar hakkında tutuklama kararı verilmiştir. Çocuklar hakkında adli kontrol tedbir hükümlerinin uygulanması yeterli olacakken son çare olan tutuklama tedbirine karar verilmesi çocuk adalet sistemine hakim olan ilkelerin yerine getirilmemesi durumunda çocuklar yönünden oluşabilecek hak ihlallerinin boyutunu göstermektedir. 31 Temmuz 2020 tarihinde Diyarbakır’ın Dicle ilçesinde kaybolan 3 yaşındaki Miraç Çiçek aradan geçen uzun zamana rağmen bulunamamış ve hakkında yürütülen soruşturma dosyası kapsamında daimi arama kararı verilmiştir.”
KAYBOLAN ÇOCUKLAR
Türkiye’de günde ortalama 32, yılda ise 10 bin çocuğun kaybolduğunu aktaran Gün, kayıp çocuklara ilişkin tam sayının bilinmediğini ve düzenli raporların yayınlanmadığına dikkat çekti.
160 ÇOCUK CİNSEL İSTİMARA UĞRADI
Son olarak cinsel istimar sorununa değinen Gün, şunları söyledi: “Cinsel istismarın çocukların maruz bırakıldığı yetişkin şiddeti türlerinden yalnızca biri olup düzgün işleyen bir çocuk koruma sisteminin olmaması nedeniyle çocuklara gereken destek sağlanamamaktadır. Basına yansıyan verilere göre 2021 yılının ilk 10 ayı içerisinde 160 çocuk cinsel istismara maruz bırakılmıştır. TÜİK’in 2021 yılı içerisinde yayınladığı ve 2020 yılını kapsayan istatistiklere göre cinsel istismar suçlarında bir önceki yıla göre yüzde 21’lik bir azalma olduğu belirtilmiş ise de bunun pandemi sürecinde yaşanan tespit ve ihbar zorluğu ile yakından ilgisi bulunmaktadır. Pandemi sürecinde çocuklar sosyal hayattan ve okul hayatından izole olduklarından maruz bırakıldıkları cinsel istismarı güvendikleri kişilere anlatamamış ve bu sebeple cinsel istismar vakaları adli mercilere ulaşamamıştır.”
Hak temelli ve bütüncül bir çocuk koruma politikası oluşturulması gerektiğini belirten Gün, her çocuğun güvenli bir yaşam, eğitime erişim, fırsat eşitliğine sahip olma, eşit bir muamele görebilme ve zulüm görmeden büyüme hakkını savunmaya devam edeceklerini söyledi.
MA