Bodrum’da bulunan ve insan hakları örgütlerinin “kuyu tipi” olarak nitelendirdiği S Tipi Kapalı Cezaevi’ndeki 40 tutsak, yaşadıkları ihlalleri kaleme aldıkları mektupla anlattı. Hak ihlallerinin politik olduğunu, tüm cezaevlerinde politik tutsaklara “özel bir rejim” uygulandığını kaydetti. “Özel rejimin” İmralı’da başlatıldığını ifade eden tutsaklar, mektuplarında “Bu özel rejimin İmralı’da önderliğimiz Sayın Abdullah Öcalan’a uygulanan ağırlaştırılmış tecrit ve işkence rejiminin yansıması olduğunu bilerek, maruz kaldığımız uygulamaları tek tek paylaşmak istiyoruz” ifadelerini kullandı.
“TECRİDİ LANETLİYORUZ”
AKP-MHP’nin anti demokratik uygulamalarını PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın tutulduğu İmralı Cezaevi’nden başlattıklarına dikkati çeken tutsaklar, “Kendisi sizlerin de bildiği üzere yıllardır ağır tecrit ve izolasyon uygulamaları altındadır. Biz Bodrum S Tipi Cezaevi’nde bulunan 40 politik tutsak olarak bu tecridi lanetliyor, tüm demokratik çevrelerin bu konuda tutum geliştirmesini bekliyoruz” çağrısı yaptı.
“12 TUTSAK HÜCREDE TUTULUYOR”
S Tipi cezaevlerinin tecrit endeksli olduğu ve “rehabilite” adı altında tutsakların yalnızlaştırılarak iradelerinin kırılmaya çalışıldığını belirten tutsaklar, cezaevinde kendileri aynı politik görüşte olmayan kişilerle aynı koridorda tutularak, provokasyon zemini hazırlandığını dile getirdi. 12 tutsağın hücrede tutulduğu aktaran tutsaklar, mektuplarında “Ağırlaştırılmış müebbet statüsünde bulunup tek başına tutulan yaklaşık 12 arkadaşımız, pencereleri çok küçük aralıklı fens tel örgülerle kapatılmış hücrelerde birbirinden izole, yalnızca 1 saat havalandırmaya çıkarılmaktadırlar” ifadelerine yer verdi.
SAĞLIK İHLALLERİ
Hasta tutsakların aciliyet durumunda ve kronik hastalıkları bulunan tutsakların revire çıkma taleplerinin 1-2 ay gibi sürelere yayıldığını, revire götürüldüklerinde ise yeterli sağlık hizmeti alamadıklarını kaydeden tutsaklar, mektuplarında “Ağır hastalık durumunda olup aciliyet gerektiren arkadaşlarımızdan birkaçının ismi şöyle: Gürbüz Topçu, M. Salih Filiz, Ali Haydar Ildız ve Kutbettin Menteş. Kutbettin Menteş (60) arkadaşımız, ilerlemiş yaşı ve hastalıklarına rağmen tek başına tutulmaktadır. Arkadaşımız yüksek tansiyon hastasıdır yaşamını tek başına idame ettirmekte güçlük çekmektedir. Yalnızca bu yıl içinde arkadaşımız bir tansiyon ikide kalp krizi olma üzere üç sefer acil rahatsızlanmıştır. Anjiyo sonrası tekrar tek başına tutulmuş, bu süreçte kendisinin yanına refakatçi verilmemiştir. Yine ağırlaştırılmış müebbet tutuklusu arkadaşımız Serbest Akbaş ağustos ayında göz ameliyatı sonrası Muğla E Tipi Cezaevi’nde hijyenik olmayan bir hücrede enfeksiyon tehlikesiyle karşı karşıya bırakılmış, ilaçları verilmemiştir” bilgisini paylaştı.
“24 SAAT KAMERALAR İLE GÖZLENMEKTEYİZ”
Belirlenen 10 saatlik sosyal aktivite haklarından yararlandırılmadıklarını, bu haklarının yalnızca 4’te birini kullanabildiklerini kaydeden tutsaklar, oda değişimi taleplerinin kabul edilmediğini, yaşanan ihlallere karşı dilekçelerinin alındığını ancak evrak kayıt numarası verilmediğini belirtti. Dilekçelerinin yazıldığı birimlere iletilmediğini vurgulayan tutsakların mektuplarında şu ifadelere yer verdi: “Bu konuda korsanlığı aşikar olan bir uygulama söz konusu. ‘Cezaevi idaresince karar alındı’ denilerek resmi makamlara da olsa dilekçemizin çıkış numarası verilmiyor. 24 saat kameralar ile gözlemlenmekteyiz. 360 derece açıyla görüntü alabilen biri zemin kat diğeri ise havalandırmada olmak üzere 2 adet kamera bulunmaktadır. Aynı zamanda oda aramaları, revir, faaliyet, ziyaret vb. gidiş-gelişlerinde yaka kameralarıyla kayıt altına alınmaktayız. Sürekli yaşam alanlarımız gözlemlenerek psikolojik baskı altında tutulmak isteniyoruz. Cezaevine yeni getirilen her arkadaşımız ‘gözlem süresi’ adı altında aylarca tek başına psikolojik baskı altında tutulmaktadır.”
“4 KİŞİNİN İNFAZI YAKILDI”
Aramalarda tahrik edildiklerini, yazılarına el konulduğunu, dergilere abone olmak haklarının engellendiğini, bulundurabilecekleri kitap sayısının 5 ile sınırlandırdığını anlatan tutsaklar, tahliyelerinin de engellendiğini kaydederek, mektuplarında şunları aktardı: “Hali hazırda infazı yakılan arkadaşlarımızın ismi şöyle: Abdurahman Yıldırm, Adem Amaç, Harun Pala ve Harun Kaya’dır. Yine keyfi disiplin cezaları bir baskı aletine dönüştürülmektedir. Ağustos-Eylül ayı içerisinde 17 arkadaşımıza iletişim ve ziyaret yasağı cezaları verildi.”
Cezaevi’nin 1 ve 2’nci müdürleriyle başgardiyanın “yolsuzluk” ve “işkence” suçundan açığa alındığını, “kirli ilişki ağının deşifre olmasıyla konunun üstünün kapatıldığını”, bu olaydan sonra tutsaklara yönelik baskı ve kötü muamelenin dozajının arttırıldığını vurgulayan tutsaklar, mektuplarında “Kendi iç durumlarını bize baskı yaparak örtmeye çalışmaktadırlar” diye belirtti.
DUYARLILIK ÇAĞRISI
Anlattıklarıyla bağlantılı çok sayıda sorunu aktarabileceklerini, anlattıklarının olayların genel hatları olduğunu dile getiren tutsaklar, kendilerinin politik tutumlarını koruduklarını vurgulayarak, mektuplarını şöyle sonlandırdı: “Bu nedenle sorunlarımızın çözülmesi bir yana her gün yenisi eklenerek sür-git ilerlemesinden dolayı 13 Ağustos tarihinden bu yana demokratik tepkimizi dile getiriyoruz, getirmeye de devam edeceğiz. Cezaevlerinde inşa edilen 12 Eylül rejimi geçmişte olduğu gibi bugünde onurlu insanın duvarına çarpacaktır. Bu duygularla tekrardan selamlıyor sizlerin ve kamuoyunun duyarlılığını bekliyoruz.”
MA