Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi, koronavirüs (Kovid-19) aşısıyla ilgili süregelen tartışmalara ilişkin ilk görüşünü yazılı açıklama ile paylaştı. Salgın döneminde Türkiye’deki yanlış sağlık politikalarının tüm çıplaklığıyla ortaya çıktığı belirtilen açıklamada, “Pandemi döneminde şeffaf olmayan Sağlık Bakanlığı’nın, en azından aşı uygulamalarında şeffaf olması gerekliliğinin hayati önem taşıdığı” vurgulandı.
İktidarın koruyucu sağlık hizmetlerini tamamen işlevsiz hale getirdiği belirtilen açıklamada, “Aşının, ne kadar sürede, kaç doz, öncelikle kimlere yapılacağı; aşılama ile ilgili programlarının olup olmadığı hızla toplumla paylaşılmalıdır. Salgınla baş etmek isteniyorsa aşının toplumun tüm kesimlerinin ulaşabildiği ücretsiz bir hak olduğu unutulmamalıdır. Kovid-19 aşısının süreci, influenza aşısındaki gibi kötü yönetilmemelidir” diye belirtildi.
‘TOPLUM SAĞLIĞI ÖNCELİĞİMİZDİR’
Sağlık Bakanlığı, Aralık ayı içerisinde 50 milyon adet olarak temin edeceği aşının, “Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu” onayından sonra toplumda uygulayacağına ilişkin yaptığı açıklamanın hatırlatıldığı açıklamada, buna rağmen kamuoyunda belirsizliğin sürdüğüne dikkat çekildi. Açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi: “Türk Tabipleri Birliği olarak Dünya Sağlık Örgütü’nün listesinde yer alan 219 adet Kovid-19 aşısı adayının, AR&GE çalışmalarını, klinik deneme aşamasına geçenlerin faz çalışmalarını ve ruhsatlandırma aşamalarını büyük bir titizlikle takip ediyoruz. Bazı ülkelerde Acil Durum Kullanım İzni ile aşının uygulanmasını da bilimsel ve etik yönüyle takip etmekteyiz. Türkiye’de uygulanacak olan her aşıyı da toplum sağlığı adına inceleyeceğimizin ve toplumu bilgilendireceğimizin altını bir kez daha çizmek isteriz. Toplum sağlığı bizim birinci önceliğimiz ve sorumluluğumuzdur.
ÜCRETSİZ YARARLANILMALI
Türk Tabipleri Birliği olarak, Sağlık Bakanlığı’nı nasıl bir Kovid- 19 aşı politikası izleyeceği ile ilgili kamuoyunu bilgilendirecek bir toplantı düzenlemeye; bilim insanlarının talep ettikleri verileri paylaşmaya, aşı uygulamalarında her açıdan şeffaf olmaya çağırıyoruz. Sağlık Bakanlığı’na sesleniyoruz: COVID-19 salgınında verileri şeffaflıkla paylaşmadınız ve kamuoyunu yanılttınız. Bu nedenle aşılamanın yaygınlaşması bundan sonra verileri şeffaflıkla paylaşmanıza ve toplumda sarsılan güveni onarmanıza bağlıdır. Sağlık gibi aşı da toplumun tüm kesimlerinin hiçbir bahaneye yer vermeyecek şekilde ücretsiz yararlanacağı bir haktır.”
‘EŞİT VE ADİL BİR ŞEKİLDE ULAŞTIRILMALI’
Açıklamada, uyarı ve talepler şöyle sıralandı:
“* Pandeminin başından bu yana aşı konusunda yapılan çalışmalar biyoteknoloji ve informatik teknolojilerin gelişmeleriyle geçmişe göre daha büyük bir hızla yapılmakta; çalışmaların klinik öncesi ve klinik deneme safhaları kayıt altına alınmakta; belgelendirmeler güvenilir ve bağımsız olan değerlendirme/onaylama kuruluşları tarafından yerine getirilmektedir. Bu kapsamda üretilmiş ve ruhsatlandırılmış olan bir aşıya, güven duyulacaktır.
* Sağlık Bakanlığı’nın şeffaflıktan uzak tutumu; aşı olmaya yönelik endişe ve belirsizlik yaratan her türlü söylem ve uygulaması, halk sağlığı açısından risk oluşturacaktır.
* Türk Tabipleri Birliği olarak aşıların hangi ülkede üretildiğinin, üreten firmanın hangisi olduğunun bir önem taşımadığını kamuoyuna buradan bildiririz. Kovid-19 aşısının bizler için önem taşıyan yanı bilimsel ve etik kurallara uygun ruhsatlandırılmış olması; tüm dünyada ve Türkiye’de toplumun tüm kesimlerine eşit ve adil bir şekilde ulaştırılmasıdır.
TİCARET DIŞINDA TUTULMALI
* Aşının AR&GE çalışmalarından ruhsatlandırılıp sunulmasına, soğuk zincirle taşınmasından dağıtımı yapılarak uygulanmasına kadar her basamağı gündelik politikanın, rekabetin ve ticaretin konusu dışında tutulmalıdır. Bu bağlamda, Sağlık Bakanlığı’nın herhangi bir COVID-19 aşısı için önceden anlaşma/sözleşme imzalaması, bir kamu kurumu olan Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu üzerinde de siyasi baskı nedeni olmamalıdır.
* Sağlık Bakanlığı, aşıların ruhsatlandırma süreçlerini; etkili ve güvenli olduklarına ait belgeleri, kamuoyuyla, basınla ve emek-meslek örgütleriyle şeffaf bir şekilde paylaşmalıdır.”
MA