■ Politika’dan Yorum
TSK’nın iki ayı geçkindir kendilerinin deyimiyle “Pençe Kilit Harekatı” olarak nitelendirdikleri askeri saldırının amaçları üzerine yazmak elzem oldu. Burjuva basını saldırıyı PKK’ye karşı, terör karşıtı bir operasyon olarak açıklıyor. Bu tek başına doğru değil. Güney Kürdistan’a yönelik operasyonun birden fazla nedeni var. Bu nedenlere kısaca değinelim.
- TSK, TC’nin kuruluşundan beri hiçbir zaman ana stratejik hedef olmaktan çıkarmadığı “Misak-ı Milli” sınırları için bu saldırıları başlattı. İstikamet Musul, Kerkük, hedef Basra Körfezi’ne uzanmak.
- TSK için “Misak-ı Milli” hedefiyle yürütülen savaş aynı zamanda NATO’nun savaşı. NATO’nun sınırlarının Avrupa’nın güney doğusu olarak adlandırılmaya çalışılan aslında Avrupa ile alakası olmayan Ortadoğu’ya genişletilmesi savaşı.
- Güney Kürdistan’da Musul ve Kerkük gibi zengin petrol yataklarına uzanılmak isteniyor. Son günlerde Güney Kürdistan yani Irak’ın kuzeyine yürütülen saldırılara ilave olarak Suriye’nin kuzeyine, yani Rojava’ya yönelik savaş dillendirilmeye başlandı. Bu da ABD ve NATO’nun Suriye devletine karşı savaşına hizmet etmekle beraber, Kuzey Suriye’deki zengin doğal gaz rezervlerinin ele geçirilmesi amaçlanıyor. Irak Kürdistan’ındaki petroller ile Suriye Kürdistanı’ndaki doğal gaz yatakları ele geçirilecek, yapılacak boru hatları ile Batı Avrupa’ya satılacak. Amaçlardan biri de bu.
- Tüm bu amaçların gerçekleşmesi açısından önlerinde en büyük engel, kendileri ile işbirliğine girmeyen Kürt özgürlük hareketi engelini ortadan kaldırmak. Burada da bir taş ile iki kuş vurmayı hedefliyorlar. Hem kendi stratejik amaçlarına ulaşmak için özgürlük hareketi engeli ortadan kaldırma hedefi. Bu aynı zamanda özgürlük hareketinin de ortadan kaldırılmasını beraberinde getirecek ve böylece Başur ve Rojava Kürdistanları dışında Bakur yani Türkiye sınırları içindeki Kürt bölgesinde de özgürlük hareketi etkisizleştirilecek ve böylece bölgeyi kontrol altına alacaklarını zannediyorlar.
Bunlar TC’nin tahayyülleri. Öyle çok kolay gerçekleşecek, “çantada keklik” misali bir süreç değil. KCK eş başkanı Cemil Bayık 2 hafta önce “biz Başur’da NATO ile savaşıyoruz” dedi. Bu çok önemli bir içeriğe sahip kısa bir cümle. Bölgede ciddi çatışmaların olduğu ve TSK’nın büyük bir direniş ile karşılaştığı basına yansıyor.
Görünen o ki, Başur ve Rojava Kürdistanlarında savaş daha da kızışacak. Ancak bu savaş NATO ve TSK için kolay bir savaş olmayacak. Dünyada olduğu gibi bölgede Ortadoğu’da da dengeler değişiyor. Türkiye’de iç politika açısından Saray rejimine nasıl son verileceği üzerine tartışmalar yürütülürken, bu tartışmaların aslında bölgenin yeniden şekillenmesi ile çok ilintili olduğunu da görmek durumundayız. Türkiye’nin demokratikleşmesi ile Ortadoğu’ya barışın gelmesi, dolayısıyla demokratikleşmesi arasında doğrudan ve çok önemli bir bağlantı mevcut. Zor ama başarılamayacak bir hedef değil. Türk, Kürt ve Arap halkları önemli bir süreç içinde ve de birleşik bir barış, demokrasi ve özgürlük mücadelesinin içinde. Bu gerçeği görmek ve manasını iyi anlamamız gerekiyor.