İçişleri Bakanlığı, Esenyurt Belediyesi’nin ardından Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) yönetimindeki Batman, Mardin Büyükşehir ve Urfa Halfeti belediyelerine 4 Kasım’da kayyım atandı. DEM Parti Yerel Yönetimlerden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Rüştü Tiryaki, AKP’nin 2016’dan bu yana sürdürdüğü kayyım politikalarını değerlendirdi.
“KÜRT’ÜN KENDİSİNİ YÖNETMESİNİ İSTEMİYORLAR”
Kayyım kararının hukuki ve meşru olmadığını vurgulayan Tiryaki, kayyım atamanın birkaç nedeni olduğunu söyledi. Tiryaki, “Kürt’ün kendini, coğrafyasını yönetmesini istemiyorlar. Bu aynı zamanda belediyecilik anlayışımıza yönelik bir saldırıdır. Biz kentlerin tarihini değiştirdik. Belediyeleri kadınların ve halkın belediyesi yaptık. AKP-MHP, bu belediyecilik anlayışımıza bir saldırı yönetiyor. Kürt’ün bir hafıza biriktirmesini de istemiyor. Çünkü belediyecilik aynı zamanda bir hafıza biriktirmedir. Biz 1999’dan 2016’ya kadar çok dilli belediyecilik konusunda, kadın belediyeciliği konusunda, ranta karşı halkçı belediyecilik konusunda çok ileri işler yaptık ve bir hafıza biriktirdik. Bu halka gece gündüz hizmet etmek isteyen insanlar yetiştirdik. İşte iktidar, Kürt halkının bir hafıza biriktirmesini de istemiyor. Israrla bu siyasete devam etmelerinin nedenini başka bir şekilde açıklamak imkansızdır” diye konuştu.
Tiryaki, kayyım uygulamalarının batı kentlerinde de devreye sokulduğuna işaret ederek, “Türkiye’nin en büyük şehrinin, en büyük ilçesi olan Esenyurt’a kayyım atadılar. Kürt olduğunu savunan bir belediye başkanının, hakkında hiçbir soruşturma ve dava olmayan bir kişinin bile o belediyeyi yönetmesine izin vermediler. Dolayısıyla bu kayyım siyaseti nereden bakarsanız bakın hukuksuz, gayrimeşru, Kürt düşmanı bir siyaset” dedi.
“İKTİDAR KARAR VERMELİ”
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin yaptığı açıklamalara dikkati çeken Tiryaki, Kürt sorununun 3 cümleyle çözülemeyeceğini vurguladı. Tiryaki, çözüm söylemlerine değer atfettiklerini ancak bunun gerekliliklerinin yerine getirilmesi gerektiğini ifade etti. Tiryaki, öncelikli olarak PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması gerektiğini vurguladı. Tiryaki, şunları söyledi: “Ona inanan, “Önderimdir’ diyen milyonlar var. Onların sesinin duyulması gerekir. Bunun yolu da tecridin kaldırılması, özgürlüğünün sağlanmasıyla olur. Türkiye gerçekten bu konuda samimiyse, yüz yıllık bu sorunun çözümü için başkaca adımların atılması gerekir. Tecridin kaldırılmasından sonra Türkiye’de bir ateşkes, tartışma ortamı yaratılması gerekir. Peki bunu mu yaptı siyasi iktidar? Hayır. Attıkları tek adım belediyelere kayyım atamaktı. Dolayısıyla iktidarın söylemeleri arasında bir tutarlılık yok. Önce bir karar vermeleri gerekir. Gerçekten bu sorunu çözmek istiyorlar mı yoksa eski siyasetlerine, kendi normallerine mi dönmek istiyorlar? Buna karar vermeleri lazım.”
“SAMİMİ OLURLARSA GÖVDEMİZİ TAŞIN ALTINA KOYARIZ”
“Barış konusunda atacakları her adımı destekleyeceğimizi deklere ettik, ediyoruz” diyen Tiryaki, “Çözüm için atacakları barışçıl her adımı destekleyeceğiz. Sorunun demokratik yollarla çözümü yönünde atacakları her adımı destekleyeceğiz. Elimizi sadece taşın altına koymakla kalmayacağız. Bütün gövdemizi o taşın altına koyacağız. Yeter ki samimi olsunlar, yeter ki bu sorunu gerçekten çözmek istesinler, bu tutarsızlıktan vazgeçsinler” dedi.
Tiryaki, kayyım protestoları sırasında halkın sık sık “Bijî Serok Apo” ve “Bê serok jiyan nabe” sloganları attığını ifade etti. Tiryaki, bu sloganın önemine işaret ederek, “Halk sokaklarda attıkları bu sloganlarla çözümün adresinin kim olduğunu söyledi. Bu hükümetin elini zayıflatan değil, bir muhatap olması açısından hükümetin elini güçlendiren bir şey” dedi.
KCK’nin yaptığı açıklamalar ile Öcalan’ın arkasında olacaklarını deklere ettiğini, halkın da sorunun çözümü için Öcalan’ı işaret ettiğini söyleyen Tiryaki, “Hükümet bu mesajı iyi almalıdır. Sayın Öcalan kesinlikle baş müzakereci olarak bu görüşmeleri sürdürebilmelidir. Bunun koşullarının yaratılması gerekir” diye kaydetti.
HALKA ÇAĞRI
Tiryaki, kayyımlara karşı mücadelelerinin süreceğini vurgulayarak, şöyle devam etti: “Dün buradaydık, bugün yine buradayız, yarın yine burada olacağız. Her gün burada olacağız. O kayyım siyasetini geri püskürtene kadar mücadele etmeye devam edeceğiz. Evimizde oturup, ‘Allah belalarını versin’ deyip beddua ederek bir adım öteye gidemeyiz. Çünkü bunu gördük. Halkımızın buraya daha güçlü gelmesini, meydanlara çıkmasını istiyoruz. Karşı çıktığı şeyi fiilen göstermesini istiyoruz. Yoksa biz zaten Êlih halkının yüzde 90’ının kayyıma karşı olduğunu, burada olmak istediğini biliyoruz. Hepimize biraz daha cesaret lazım.”
MA