Van (Wan) Barosu, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Yardımlaşma Derneği (TUHAY-DER), İnsan Hakları Derneği (İHD), Türkiye İnsan Hakları Vakfı (THİV) Temsilciliği, Van-Hakkari (Colemêrg) Tabip Odası ve Emekli-Sen Derneği’nin ortak imzasıyla, hakkında tahliye kararı verildiği 18 Ekim günü yaşamını yitiren tutsak Serhat Temizer için açıklama yapıldı. Baro binasında yapılan açıklamada konuşan Van-Hakkari Tabip Odası Temsilcisi Hüseyin Yaviç, yargılamanın başladığı ilk günden bu yana Temizer’in hastalıklarını dile getirmesine rağmen tahliye edilmediğine dikkat çekti. Yaviç, Temizer’in üçüncü duruşmasında hastalığının tespiti için Van Eğitim ve Araştırma hastanesine sevkinin gerçekleştiğini belirterek, “Mahkemenin 3. Duruşmada ara karar gereğince istediği rapor dosyaya girmiştir. 5 Haziran 2018 tarihli raporda Temizer’in Epilepsi hastası olduğu ve nöbet geçirdiği tespit edilmiştir. 7 Aralık 2019 tarihli 12’nci Celse de Temizer’in tekrar hasta olduğunu ve psikolojisinin bozulduğunu belirterek tahliye talebinde bulunmuştur. Duruşma sonunda Serhat’ın tahliyesine karar verilmiştir” dedi.
“ADLİYEDE NÖBET GEÇİRMİŞ”
Yaviç, 5 Mart 2021 tarihli karar duruşmasında Temizer’in katılmasına rağmen salondan çıkartıldığını söyledi. Yaviç, şöyle devam etti: “Mahkeme, Temizer hakkında 14 yıl 32 ay hapis cezasına hükmetmiş ve hükümle beraber tutuklanmasına yönelik yakalama kararı çıkarılmıştır. Yakalama kararı aynı gün infaz edilmiştir. Duruşma gününde salondan çıkarılan Temizer adliyede nöbet geçirmiş ve adliyeye çağırılan ambulansa konulmuştur. Bu esnada polisler tarafından yakalaması olduğu gerekçe gösterilerek gözaltına alınmış ve tutuklanmıştır.”
Temizer’in son mahkemesinde avukatının hastalığından kaynaklı tekrar cezaevine gönderilmesinin uygun olmadığını belirttiğini vurgulayan Yaviç, mahkemenin Temizer hakkında hükümle beraber tahliyesine karar verdiğini aktardı. Temizer’in Dumlu 2 Nolu Cezaevi’nden Hakkari’ye getirildiğinin altını çizen Yaviç, “ Temizer, tekrardan elleri kelepçeli bir şekilde getirildiği cezaevine götürülmek üzere yola çıkarılmıştır. Aynı gün Van ili F Tipi Kapalı Cezaevine ‘misafir’ olarak teslim edilmiştir. Temizer, tek kişilik hücreye konulmuş, 19 Ekim günü sabah saatlerinde sayım için hücreye giden cezaevi personelleri tarafından Temizer’in cansız bedeni ile karşılaşılmıştır. Aynı gün hastaneye kaldırılan Temizer’in geçirmiş olduğu Sara hastalığı nöbetinden kaynaklı olarak hayatını kaybettiği tespit edilmiştir” diye konuştu.
“SÜRECİN TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ”
Cezaevi İdaresi’nin üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirmediğini bu nedenle Temizer’in ölüme neden olduklarını dile getiren Yaviç, dosyadaki ATK raporlarına rağmen cezaevinin Temizer’i hücreye koymasının ihlal ve hukuksuz olduğunu söyledi. Colemêrg’te cezaevi olmasına rağmen, Temizer’in ring aracında zorlayıcı şartlarla Wan’a getirilmesinin yaşam hakkının ihlaline sebebiyet verdiğinin altını çizen Yaviç, sözlerini şu şekilde tamamladı: “Devlet temel hak ve özgürlükleri ihlal etmemek ve bu hak ve özgürlükleri korumak için gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür. Mahpusların başta yaşam hakkı olmak üzere tedavi ve sağlık hakları önündeki engelleri kaldırarak mahpusların tedavi ve sağlık haklarına erişimini sağlamakla yükümlüdür. Hasta mahpusların değerlendirilmeleri her koşulda klinik yaklaşım ile değerlendirilmeli, yapılacak olan fiziksel ve ruhsal değerlendirmelere ek olarak cezaevi koşullarının da bu sağlık sorunları üzerindeki olası etkilerinin göz önünde bulundurulması ve sonuç olarak alıkonulmasının uygun olmadığına dair tıbbi raporları olan mahpusların ivedilikle salıverilmesi gerekmektedir. Devleti yükümlülüklerine uygun davranmaya ve hasta mahpusların yaşam ve sağlık haklarına yönelik müdahalelerine son vermeye ve söz konusu bu olayın detaylı bir şekilde soruşturmasının yürütülerek ilgili kişiler hakkında cezai işlemlerin yürütülmesini talep etmekle beraber bu sürecin takipçisi olacağımızı kamuoyuna duyuruyoruz.”
MA