Özgür Basın emekçilerinden Seyit Evran (Seyit Mahmut Evran), 22 Eylül’de Kuzey ve Doğu Suriye’de tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. 54 yaşında hayata gözlerini yuman Evran, Amed’in Hênê (Hani) ilçesinde 1969 yılında dünyaya geldi. Henüz 11 yaşındayken, 12 Eylül askeri darbesine şahit oldu ve darbe döneminde yaşanan insanlık dışı uygulamalara tanıklık etti.
30 YILLIK HAKİKAT MÜCADELESİ
12 Eylül sonrası kendisini her zaman “mücadele ve başkaldıran tarafta” olarak konumlandıran Evran, üniversiteyi kazandıktan sonra aktif bir mücadeleye atıldı. Çukurova Üniversitesi’nde okumaya başlayan Evran, Türkiye’de ilk kadın Genel Yayın Yönetmenliği yapan Gurbetelli Ersöz ile tanıştı. Bu tanışıklık Evran için bir dönüm noktası oldu.
Evran, Kurdistan’da çatışmaların yoğunlaştığı, köy yakmalar ve boşaltmaların yaşandığı, faili meçhul cinayetlerin yoğun olduğu bir dönemde ise mesleğe başladı. 1994 yılında Özgür Ülke gazetesinde “gerçeklerden taviz vermemek” için bedel ödemeyi göze aldı, tüm ezilen halkların sesi olmaya başladı.
Evran’nın Özgür Ülke’de Yazı İşleri Sorumlusu olduğu 3 Aralık 1994 gecesi, gazetenin İstanbul’daki merkezi ile Ankara ve Amed’deki ofisleri bombalandı. Ersin Yıldız’ın yaşamını yitirdiği ve 23 gazete çalışanının yaralandığı patlamada, Evran şans eseri yara almadan kurtuldu.
Yaşanan saldırı karşısında yılmayan Evran, sonraki süreçlerde Kurdistan dağlarında yaşananları kamuoyuyla paylaşmaya başladı. Evran, 1995 yılında yönünü verdiği Kürdistan dağlarında yaşananları şöyle anlatıyordu: “Dağın Kürtleri, Kürtlerin dağında her insanın birden fazla hikayesi var. Tek bir hikaye onları anlatamaz, yetmez. Bazen insan birkaç saniyeye hayat sığdırıyor. Bazen bir arkadaşını uzun yıllardan sonra görebiliyorsun. Çünkü savaş koşullarında yaşıyoruz.”
ROJAVA DEVRİMİ SÜRECİ
Evran, PKK gerillalarının yaşamlarına dair birçok derleme ve makale kaleme alarak, anılarını “Hayatın Kıyısına Yolculuk” kitabında derledi. Ermenistan ve Rusya’da da gazetecilik yapan Evran, 2012 yılında Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönünü verdi ve buradaki gelişmeleri anı anına takip etti. Rojava Devrimi’ni tüm dünyaya duyurmak için yoğun bir çaba harcadı. Birçok kez ölümle burun buruna gelen Evran, Kuzey ve Doğu Suriye’de Basın Akademileri’nde dersler de verdi.
SON MESAJI
2017 yılında Federe Kurdistan Bölgesi’ne geçen Evran, burada da birçok önemli habere imza attı. 4 yıl sonra yeniden Kuzey ve Doğu Suriye’ye geçti. Bu sırada kalp rahatsızlığıyla mücadele etti. 2 defa kalp ameliyatı oldu. Ancak tüm zorluklara rağmen son nefesine kadar hakikat mücadelesinden vazgeçmedi. Evran, “her geldiğinde hüzünlenirim” dediği Eylül ayının 22’sinde yaşama veda etti. Ardından ise şu mesajı bıraktı:
“Yaşamın her anına anlam yüklemek büyük mücadeleleri gerektiriyor. Ben de bu anlam için büyük mücadeleler verdim. Kürt’tüm ve halkımın da özgür olması gerekirdi. Bunun için son nefesime kadar kalemimi ve kameramı kullandım, sözümü söyledim. Şimdi bakıyorum da kaç nesil değişti? Bildiğim her gün çoğaldık…
Mezarda da olsak bu halkın özgürlüğü için üzerimize düşeni yaparız felsefesini ilke edinenlerin geleneğinden geliyoruz. Onun için var olduk ve yaşadık.
Dedem, Şeyh Sait’le birlikte yürürken bu mücadeleyi başlattı. Ben dedemin torunuyum, devraldığım bayrağı Önder APO ve PKK ile sürdürdüm. Amed’ten Garzan’a, Efrin’den Qamışlo’ya, Zap’tan Süleymaniye’ye, Urmiye’den Mahabad’a her yerde oldum. Şimdi bir yanım Bakur, bir yanım Rojava, bir yanım Başur, bir yanım Rojhilat oldu. Tümüyle Kurdistan oldum. Artık ardımda milyonlar var ve bu geleneği devam ettirecek…
Yapacak çok şey vardı daha, ama zaman bu kadarmış.
Hoşça ve sevgimle kalın!”
‘HAKİKAT ARAYIŞÇISIYDI’
Evran ile birlikte uzun bir süre birlikte çalışan Mehmet Emin Mutlu, meslektaşının mücadelesini anlattı. Evran ile Federe Kurdistan Bölgesi’nde tanıştığını aktaran Mutlu, “O zaman Özgür Basına yeni adım attığımız zamanlardı. Seyit arkadaşın öğrencileriydik. Özgür Basın geleneğini temsil ediyordu ve bize öğretiyordu. Dile getirmese de duruşuyla bir hakikat arayışçısı olduğunu gösteriyordu. Bu hakikati Mazlum Doğan, Gurbetelli Ersöz, Halil Dağ’lardan aldığını sana hissettiriyordu. Seyit arkadaşa bakınca tarihi izler görmek mümkündü. Seyit arkadaşla tanışmak hakikat ile tanışmaya eşdeğerdi” diye konuştu.
“Kurdistan’da gazetecilik yapmak ateşten gömlek giymektir” diyen Mutlu, Evran’ın da bu hakikati çok iyi bilerek hareket ettiğini dile getirdi. Mutlu, “Evran ‘Kurdistan’da gazetecilik yapmak istiyorsanız gerillayı anlamanız gerek’ derdi. Şuan ‘Kurdistan’da birçok kişi gazetecilik yaptığını iddia ediyor, işgali meşrulaştırıyorlar. Bunlara gazeteci denilmez’ derdi. İki çizgi var; biri hakikat, diğeri ihanetin yolu. Halkın sesi olmak için hakikatin yolunda yürümek gerektiğini Seyit arkadaştan öğrendik. Halkın emeklerini her şeyden üstün tuttu” dedi.
Evran’ın da her Özgür Basın çalışanı gibi büyük bedeller verdiğine dikkati çeken Mutlu, “Gülistan Tara ve Hêro Bahadîn ve niceleri… Hala birçoğu cezaevlerinde bu bedeli vermeye devam ediyor. Seyit arkadaş, ‘Bir kez hakikatin kokusunu alınca ondan bir daha vazgeçemezsin’ derdi. Hakikat uzun soluklu bir arayıştır” diye kaydetti.
‘HEP YOL GÖSTEREN OLDU’
Evran’ın tanıştığı insanlarda büyük bir etki bıraktığını ifade eden Mutlu, şunları söyledi: “Kime dokunduysa onda bir iz bıraktı. Rojava’da beraber çalıştık. Basın çalışmalarına kim başladıysa Seyit arkadaştan etkileniyordu. Ondan birçok şey öğreniyorlardı. Onun sayesinde Özgür Basın geleneğini seviyorlar ve bunun arayışçıları oluyorlardı. O hep öncüydü, hem öğretmen hem de öğrenciydi. Fiziki olarak yanında olmasa da bir şekilde sana dokunur ve yardımcı olurdu. Zor durumlarda, ağır süreçlerde hep bize yol gösteren oldu. Seyit arkadaşı anlatmaya kelimeler yetmiyor.”
‘DEVRİMCİ GAZETECİLER YETİŞTİRDİ’
Evran’ın haber takibi sırasında birçok kez ölümle burun buruna geldiğini kaydeden Mutlu, 2015 yılında Kuzey ve Doğu Suriye’de açılan Basın Akademisi’nin kurucuları arasında Evran’ın da olduğunu aktardı. Mutlu, “Suriye’de basın denildiği zaman sadece devlet ajansı ve televizyonu vardı. Hakikati anlatan bir mecra yoktu. Rojava Devrimi bir basın devrimi de oldu ve buna Seyit arkadaş ve birkaç arkadaş öncülük etti. Seyit arkadaş birçok devrimci gazeteci yetiştirdi. Hayatının son anına kadar akademi için emek verdi. Nereye giderse çalıştığı yeri akademiye çeviriyordu. Onu masa başında haber yazarken görmek pek mümkün olmazdı, haber nerede ise o da oradaydı. Bazen bakıyordun Önder Apo ile bir anısı olan ihtiyarı dinlemeye gitmiş, bazen bir duvar dibinde bir kadını dinlerdi. Devrimin çocukları ile oyun oynar, yaşamın yeniden yaratıldığı bir köyde her anı kaydederdi. Klasik bir gazeteci değildi. Onun bir amacı vardı. Karanlıkta kalan ve gün yüzüne çıkmayı bekleyenleri gün yüzüne çıkarmak için yoğun çaba sarf etti” diye konuştu.
‘HİÇBİR ŞEY YARIM KALMAYACAK’
Özgür Basın emekçilerinin Seyit Evran’ı unutmamaları gerektiğini vurgulayan Mutlu, şöyle devam etti: “Seyit arkadaş bayrağı bize devretti. Seyit arkadaş bu bayrağı 30 yılı aşkın süre taşıdı. Bu bayrağın düşmemesi lazımdır. Bu bayrağı yeni bir nesile ulaştırmak lazımdır. Bu bayrağın bir gün dahi olsa yere düşeceğine inanmıyorum. Her geçen gün bu bayrak daha yükseğe taşınacak. Seyit arkadaşın topluma vermek istediği mesaj yerine ulaştı. Bir gelenek ağır bedeller ile yaratıldı. Bizlere bu miras bırakıldı. Bunu sürdürmek ve büyütmek için arayış içinde olacağız. Seyit arkadaşın son mesajında ‘Yapacak çok şey vardı daha…’ dediği her şey arkadaşları tarafından yapılacak. Hiç bir şey yarım kalmayacak. Bedeli ne olursa olsun o bayrak taşınacak.”
Emrullah Acar / MA