Federe Kürdistan Bölgesi yönetiminde bulunan Kürdistan Demokratik Partisi (KDP), Irak Hükümeti ve Türkiye ile birlikte son dönemde attığı kimi askeri-siyasi adımlar ve verdiği mesajlarla Kürt kamuoyunda yükselen eleştirilerin hedefinde. İzlenen bu siyasetin Kürt güçler arasında beslediği çatışma riski, bu konuda yürütülen diplomatik temaslara rağmen henüz ortadan kalkmış değil.
KDP’nin Kürt kamuoyunda rahatsızlık uyandıran siyasetinin göstergelerinden biri, Mahmur Kampı’na yönelik 1 buçuk yıldır uygulanan ambargo.
Mahmur özelinde KDP’nin izlediği siyaseti kampta kalan kadınlar tarafından oluşturulan İştar Meclisi Koordinasyon Üyesi Nuran Sezgin değerlendirdi.
KDP-TÜRKİYE İLİŞKİSİ
Federe Kürdistan Bölgesi’nea bugün hem ekonomik hem de derin bir siyasi kriz yaşandığını dile getirerek sözlerine başlayan Sezgin, krizin KDP yönetiminin ailevi çıkarları doğrultusunda AKP ve MHP ile girdiği ilişkilerden kaynaklandığını ifade etti.
KDP’nin krizi kamufle edebilmek için PKK’nin varlığına yönelik kara propaganda içerisine girdiğini söyleyen Sezgin, “Bölge halkı bunun doğru olmadığını biliyor. PKK, Başur halkına ve sistemlerine hiçbir zaman karşıtlık yapmadı. 2017 yılında gerçekleştirilen bağımsızlık referandumunda PKK ve KCK, ‘belki zamanlama doğru değil ama halk ve hükümet kendini hazır hissediyorsa sonuna kadar destek vermeye hazırız’ dediler. Referanduma karşı çıkan, sistemi reddeden, bayraklarına paçavra diyen, kesinlikle bağımsızlığa izin vermeyeceğiz diyen Türkiye ile güya dostluk geliştiriyorlar. Ama Türkiye devletinin Kürtlerle asla dost olmadığını herkes çok iyi biliyor. Başur halkı, AKP ve MHP’nin yaklaşımını da PKK’nin yaklaşımını da gördü” diye belirtti.
HEDEFTE MAHMUR VAR
Şengal’e ilişkin, KDP ile Irak merkezi hükümeti arasında 9 Ekim’de yapılan anlaşma üzerinde duran Sezgin, 2014 yılında DAİŞ saldırısında Êzidîleri katliamla yüz yüze bırakan KDP ve Irak ordusunun büyük bedeller ödeyerek katliamı önlemeye çalışan güçleri bölgeden çıkararak, DAİŞ’in yarım bıraktığı katliamı tamamlamaya çalıştıklarını vurguladı.
Şengal’in ardından bugün Mahmur’un hedefte olduğunu söyleyen Sezgin, Irak Başbakanı Kazımi’nin Türkiye’ye gerçekleştirdiği ziyarette yer alan isimlerden Duhok Valisi Ali Teter’in, Türkiye’nin Şengal’de yapılan anlaşmanın benzerinin Mahmur için de yapılmasını istediği yönündeki açıklamasını dikkat çekti. Sezgin, Türkiye ile KDP’nin Irak merkezi hükümetini izledikleri kirli savaşın içine çekmeye çalıştıklarını ifade etti.
‘KAZANIMLARIMIZI KURBAN VERMEYECEĞİZ’
Sezgin, şunları ifade etti: “Duhok Valisi’nin açıklamasından bu kirli oyunun şimdi de Mahmur kampı üzerinde oynanmaya çalışıldığını anlıyoruz. Mahmur bir kazanımdır ve hiçbir güç bu kazanımı yok edemez. O kadar büyük bedeller ödedik. Analar büyük acılar çekti. Bu kazanımları yok etmek, o kadar kolay değil. Anadilde eğitimden, eşbaşkanlığa, kadın akademilerine, halk meclisleri, İştar Meclisi’ne varana dek elde ettiğimiz kazanımlarımızı kirli bir anlaşamaya kurban vermeyeceğiz.”
HALK KDP POLİTİKALARINI BENİMSEMİYOR
KDP’nin izlediği bu siyaseti benimsemeyen bölge halkının önemli bir direniş içerisinde olduğunu zaman zaman yaşanan ayaklanmalarda daha net görebildiklerini dile getiren Sezgin, değinen Sezgin, “Bazı anlaşmalar ile Federe Kürdistan petrolü Türkiye’ye peşkeş çekiliyor. Bu doğru bir yaklaşım değil. İnsanlar burada yoksulluk nedeniyle artık intihara teşebbüs ediyor. Aylardır maaşların alamıyorlar, kendilerini yakıyorlar. Hem ekonomik hem de siyasi derin bir kriz yaşanıyor. Başur halkı çok büyük bedellerle bu kazanımları elde etti. Şimdi onlara reva görülen bu olmamalıydı. Halk da bunu açıkça görüyor. Bu nedenle yaşanan kriz aynı zamanda sistemseldir” ifadelerini kullandı.
SIRADA HEWLÊR, DUHOK VE SÜLEYMANİYE VAR!
Suriye, Irak, İran ve Türkiye’de Kürt halkının değerlerine yönelik ağır saldırılar yapıldığına dikkat çeken Sezgin, “Rojava’da Efrîn, Grê Spî ve Serêkanîye’den sonra şimdi de Ayn İsa’ya saldırılar gerçekleşiyor. Bakur Kürdistan’da belediyelere atanan kayyımlar, Kürtçe tabelalara dahi tahammül edilmiyor. Her gün tutuklama ve işkenceler yaşanıyor. Bunlar sadece birkaç örnek. Erdoğan ve Bahçeli sık sık 83, 84, 85 şeklinde plaka arttırma hesapları yapıyor. Musul ve Kerkük’ü ele geçirme hesapları yapıyor. Bu hesapları tuttuğu takdirde sıra Hewlêr, Duhok ve Süleymaniye’ye gelecek. Başur üzerinde büyük oyunlar oynanıyor ve bölge ekonomik ve siyasal bir kriz içerisinde” diye konuştu.
TEK YOL ULUSAL BİRLİK
Sezgin, Kürtler için karşı karşıya bulundukları tehlikeleri bertaraf etmenin ve mevcut kazanımları koruyup, büyütmenin yolunun ise, ulusal birlikten geçtiğinin altını çizdi. Ulusal kongre ile ortak politika, ortak savunma gibi temel konularda yaşanacak birliğin Kürtler için hayati önemde olduğunu söyleyen Sezgin, “Ulusal birliğimizi kurarsak, bu zulüm ve zorbalıklara son veririz” dedi.
TEHLİKE VE OYUNLARA DİKKAT
Federe Kürdistan halkı ve siyasetlerinin Türkiye’nin amaçlarını iyi görmesi gerektiğini belirterek, oyunlara gelinmemesi uyarısında bulunan Sezgin, sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye bugüne kadar kimseye dost olmamış ki Bölge Hükümetine dost olsun. En açık bir şekilde bağımsızlık referandumundaki tavırlarını gördük. Tek dertleri Kürdü Kürde kırdırarak, Kürt kazanımlarını yok etmek ve kendi işgal emellerini gerçekleştirmektir. Bu tehlike iyi görülmelidir. Halen de bunları gerçekleştirmek için çabalıyorlar. Buradaki o kadar karakolu boşuna inşa etmiyorlar. Dolayısıyla Bölge Hükümeti bu tehlikeleri ve oyunları iyi görmeli ve buna karşı Kürt halkının birliğine ve öz gücüne dayanarak, politikalar geliştirmelidir.”
ÇÖZÜMÜN ADRESİ ÖCALAN
Ulusal birliği inşa etmenin en önemli adreslerinden biri olarak ise, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ı işaret eden Sezgin, tecridin amacının böylesi krizli bir ortamda Öcalan’ın çözüm önerileri ve çözüm gücünü engellemek olduğunu ifade etti.
Sezgin, Öcalan’ın ‘Demokratik Modernite’ paradigmasının toplumun geniş kesimleri tarafından olumlu karşılandığı değerlendirmesinde bulunarak, “Bunun önünü kesmek, Kürdistan ve Ortadoğu’nun demokratikleşmesini önlemek, Kürt halkının kazanımlarını yok etmek ve statüsüz bırakmak gibi sayabileceğimiz temel nedenlerle tecridi derinleştirdiler. Sayın Öcalan’ın fikirlerinin yaratacağı demokratikleşme ortamının iktidarlarını ve çıkarlarını tehlikeye atacağını düşünen kesimler, kirli oyunlar içerisine girdi. Bu nedenle Öcalan, sorunların çözümünde ve tüm Kürt kazanımlarının korunmasına başat bir aktör konumunda” diye konuştu.
İdris Sayılğan/ MA