Toplumdaki bir bireye oranla salgına yakalanma riski yüzde 10 fazla olan sağlık emekçileri, ellerinden alınan haklarla çalışma barışları bozulmasına rağmen yaklaşık 10 aydır büyük bir özveriyle salgınla mücadelede ön safda yer alıyor. Geride bırakılan bir yılda, özlük hakları ve çalışma koşullarında iyileştirme, emeklerinin karşılığı olan ücret, 3600 ek gösterge, güvencesiz çalıştırılmaya son verilmesi, sağlıkta şiddetin önlenmesi, yıpranma payı ve kreş gibi temel taleplerinden sadece “caydırıcılığı olmayan” sağlıkta şiddet yasası yürürlüğe girdi.
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Ankara Şubesi Kadın Sekreteri Meryem Gönbe, asistan hekim Laleş Tunç, hemşire Nurullah Sivlim, Aile Hekimliği Uzmanı Ümit Yaşar Öztoprak ve idari personel Altan Tayih, salgınla birlikte sağlık sisteminde yaşanılan sorunlara değinerek, 2021’den beklentilerini Mezopotamya Ajansı’na (MA) anlattı.
CİNSİYET TEMELLİ SORUNLAR ARTTI
Sağlık emekçilerinin 2020’de sağlıksız koşullarda çalıştıklarına değinen SES Ankara Şubesi Kadın Sekreteri Meryem Gönbe, “Sistem insanlara kışkırtılmış sağlık hizmeti talebi sunarken, sağlık çalışanlarının ise sağlığını görmezden geldi” diye belirtti. Kadın emeğinin toplumun her alanında olduğu gibi sağlık alanında da yok sayıldığının altını çizen Gönbe, “Pek çok alanda olduğu gibi sağlık sektöründe de toplumsal cinsiyete dayalı iş bölümü kendini gösterdi. Salgından önceki süreçte zaten iş yaşamına dair cinsiyet temelli problemler yaşayan kadın çalışanlar, salgının beraberinde getirdiği fiziksel ve psikolojik etkilere bağlı olarak daha fazla sorunla karşı karşıya geldi ve gelmeye devam ediyoruz” şeklinde konuştu.
‘AYRIMCI POLİTİKALAR SON BULMALI’
Ücretli doğum izin sürelerinin arttırılarak en az 6 ay olması gerektiğine dikkati çeken Gönbe, 2021 yılından beklentilerini şu şekilde sıraladı: “Alandaki sağlık emekçisi açığı güvenceli kadrolu istihdamla gerçekleştirilmelidir. Bütün sağlık emekçilerinin meslek tanımları yapılarak angarya işlerden kurtarılmalıdır. Sağlık emekçileri yoruldu, dinlenmeleri gerekir. Merkezi bütçede toplumsal cinsiyet eşitliğinin esas alınmasını, kadınlara yönelik ayrımcı politikaların son bulmalı.”
‘DİNLENECEĞİMİZ BİR YIL’
Asistan hekimlerin 2020’de “kovid-19 ile uyuyup kovid-19 ile uyandığına” vurgu yapan Ankara Tabip Odası (ATO) Yönetim Kurulu Üyesi Laleş Tunç, salgınla birlikte asistan hekimlerin yükünün ağırlaştığına dikkati çekti. Sağlık çalışanları arasında iş dağılımının eşit yapılmamasından kaynaklı iş yüklerinin arttığına değinen Tunç, “Eğitim programları ilk gözden çıkarılan şey oldu” dedi. Olumsuzluklara rağmen asistan hekimlerin planlamalara dahil edilemediğini ifade eden Tunç, devamında şunları söyledi: “Nöbet günlerimiz ve yerlerimiz akşamdan sabaha değiştirilip tarafımıza bildiriliyor hal böyle olunca sosyal hayatımızda da stres arttı. 2021’den beklentimiz; iş yükünün adil dağıtıldığı, programlama yapılırken fikrimizin sorulduğu, eğitim faaliyetlerimizin ikinci plana atılmadığı, dinlenebileceğimiz bir yıl olması.”
‘2021’DE YEMEK İSTİYORUZ’
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Cebeci Hastanesi’nde sözleşmeli olarak yaklaşık 2 yıldır çalışan hemşire Nurullah Sivlim, salgınla birlikte iş yüklerinin arttığını vurguladı. Salgının başlamasıyla birlikte koruyucu ekipman sıkıntısının ortaya çıktığını anımsatan Sivlim, “İlk başta bizden tulumun iki defa giyilmesi istendi. Bizde salgına karşı eğitimli olmadığımız için yönetimin söylediklerini yaptık” ifadelerini kullandı.
Sağlık emekçilerine kendi talepleri olmayan ek ödemeler verilerek “çalışma barışlarının” bozulmaya çalışıldığını dile getiren Sivlim, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Yemek gibi yemek istiyoruz. Örneğin; makarna çıkarılıyorsa lezzetinde yemek istiyoruz. Şirketlerin para karşılığı verdiği yemekleri yiyemiyoruz. 2021’de yemek yemek istiyoruz, 4/b çalışanların kadroya alınmasını, haklarımızın bize iade edilmesini talep ediyoruz. İdari izinlerimizi kullanamıyoruz artık yorulduk ve dinlenmek istiyoruz.”
‘ATAMALAR YAPILMALI’
Salgınla birlikte birinci basamak sağlık sisteminin öneminin anlaşıldığının altını çizen ATO Yönetim Kurulu Üyesi ve Aile Hekimliği Uzmanı Ümit Yaşar Öztoprak da, aşı çalışmalarının Aile Sağlık Merkezlerinde (ASM) yapılmasından kaynaklı iş yüklerinin arttığına değindi. ASM’lerde açık olduğu için çalışan sağlık emekçilerinin yorgun olduğunu ifade eden Öztoprak, “Dinlenme hakkımız yok. 2020’de özveri ile çalıştık ve 2021’de de bunu devam ettirmek istiyoruz ancak çok yorgunuz” şeklinde konuştu. Sağlık çalışanlarının 2021’de dinlenme taleplerinin olduğunu söyleyen Öztoprak, devamında şunları söyledi: “Sağlık emekçileri 3 kişinin yaptığı işi tek başına yapmak istemiyor. OHAL’den sonra binlerce sağlık emekçisi ihraç edildi. Güvenlik soruşturmalarından kaynaklı mesleğine başlamayan genç hekimler var. Bir an önce KHK’li ve genç hekimlerin atamaları yapılmalı.”
‘YORULDUK ARTIK’
Bilkent Şehir Hastanesi’nde idari personel olarak çalışan Altan Tayih ise, 2020’nin sağlık emekçileri açısından kötü bir yıl olduğu dile getirdi. Sağlık emekçilerinin özlük haklarının ellerinden alındığını anımsatan Tayih, “Yüzlerce arkadaşımız yaşamını yitirdi. Sadece ölmedik maddi anlamda da bir hak kaybına maruz kaldık. Esnek çalışmaya geçen sektörler oldu ancak bizim iş yükümüz arttı. 2020’de maddi ve manevi olarak bir yıkış içine girdik” dedi.
Toplumda bulunan bir yurttaşa oranla salgına yakalanma oranlarının yüzde 10 daha fazla olduğuna işaret eden Tayih, “Son 10 aydır doğru dinlenemedik, bu da bizi psikolojik olarak etkiliyor. Aşı geldikten sonra ne olacak onu bilemiyoruz ancak dinlenmek istiyoruz. Yorulduk artık” ifadelerini kullandı.
Emrullah Acar / MA