Politika Gazetesi, Gezi’nin Haziran’ı ile işçilerin Haziran’ına atıfta bulunarak Türkiye Yeni Haziranlara Gebe manşetiyle çıktı. Mustafa Suphi Vakfı tarafından yayınlanan Politika Gazetesi’nin Başyazısı’nda yaşanan sorunların hiçbirinin iktidar tarafından çözümlenemediğine dikkat çekerek “Hasıraltı edilen, dikkate alınmayan, yok sayılan tüm sorunlar toplumun derinliklerinde birikiyor. İşçilerde birikiyor, köylüde birikiyor, işsizde birikiyor, emeklide, kadınlarda, gençlerde, tüm emekçilerde birikiyor… Sorunlar artıkça o derinlikler ısınıyor. Öfke artıyor. Bugün korku imparatorluğunda sesini çıkaramayanlar bileniyor” denerek bu yeni Haziranların gizli gücüne değiniliyor.
Yüz Yılın En Önemli Kazanımı… İtirazı Olan Beri Gelsin!” başlıklı yazısında Kemal Atakan, var olan sorunların kapitalizmin restorasyonu temelinde giderilemeyeceğinin açık olduğunu vurgulayarak “Demokratik İttifak’ın bu sorunlara yanıt veren ve çözüm üreten programı mevcuttur. Her alanda çöküşe karşı bir açılım sağladığı gibi ülkenin yüz yıla yakındır süren yapısal temel sorunlarını aşma konusunda bir perspektife sahip” olduğunu savunuyor. Komünistlerin de imzasını taşıyan asgari müşterekleri içeren bir demokratikleşme programının kendisini en genel ve geniş anlamıyla HDP Parti Programında ifade ettiğini programından örnekler vererek savunan Atakan, HDP’nin “hem parlamenter hem de parlamento dışı mücadelede bugün Türkiye coğrafyasının en etkin ve aktif legal gücüdür” demektedir.
Gazetede yer verilen HDP MYK Üyesi Doğan Erbaş ile yapılan uzun söyleşide de 5. Olağan Kongresi’ni yapacak olan HDP’nin kongre hazırlık süreci ve yapılan hazırlıklar değerlendiriliyor. 3 Temmuz tarihinde kitlesel bir katılımla yapılacak HDP kongresinde, mevcut düzenin değişimi bakımından “kilit parti” olan HDP’nin Demokrasi İttifakı ve diğer temel konulardaki tartışmalar ele alınacak. Normal koşullarda HDP’nin aldığı oyun rahatlıkla yüzde 15’i bulabileceğini savunan Doğan, “Ama HDP’nin kritik önemi buradan gelmiyor. Hem mevcut otoriter, faşist zihniyeti temsil eden iktidar bloğu hem de sistem içi bir restorasyonu hedefleyen Millet İttifakı karşısında yeni bir rejim inşasını, sadece iktidar değişimini değil, kapsamlı bir rejim değişikliğini hedefleyen bir parti olmasından dolayı HDP kilit bir partidir. HDP’nin böyle bir iddiası var” olduğuna dikkat çekiyor.
Armağan Barışgül ise “Haziranın Güzelliğinden Temmuzun Sıcaklığına” başlıklı yazısında “Ülkede yaşanan ekonomik kriz önümüzdeki günlerde, yaz mevsiminde ve sonrasında zirveye ulaşacak, politik hareketlilik artacak, halkların öfkesi daha da kabaracak ve birleşik devrimci demokratik mücadele kendini daha da dayatacaktır. Buna paralel olarak Halkların Demokratik Partisi ülkenin politikasındaki rolünden dolayı bir kilit taşı işlevini gördüğü için milyonların dikkatini daha da üzerine çekecek. Değişimin, devrimin kalbi HDP’de daha hızlı ve daha güçlü atacaktır” demektedir. Dağınık halde olan ve HDP’ye uzak duran yapıları eleştiren Barışgül, HDP Kongresi’nin önemine dikkat çekiyor.
“Demokrasi ve Özgürlük veya Daimî Kulluk-Kölelik!” başlıklı yazısında Bahattin Seven de, Türkiye’nin kritik bir kavşakta olduğunu söyleyerek 2023 seçimlerinde üç yol arasında geçeceğini savunuyor. İki yolun da birbirinden çok farklı olmadığını savunan Seven, “resmî ideolojinin farklı nüansları, bazen tek başına, kimi zaman ortaklaşa iktidar oldukları yüz yıldan bu yana denendi. Sonuç iflas ve sorunları kördüğüm yapmaktan başka bir işe yaramadı” diyor. Millet İttifakı’nın “eskiye dönüş”ü savunan restorasyon vaadini ele alan Seven, 70 yıl boyunca uygulanan politikalar sonucunda son 20 yılda yaşananların oluştuğunu savunuyor. Türkiye halkları yeni, farklı, alternatif radikal demokratik bir sistemi yaratma eşiğine geldi diyen Seven, “kesinlikle yeniden parlamenter sisteme ve kuvvetler ayrımına dönmek, bu iki değişikliği savunmak yeterli değil” diyor.
Politika Gazetesi’nin bu sayısında sınıf mücadelesi ve tarihiyle ilgili iki yazı bulunuyor. Birincisi, Mehmet Tosun’un kaleme aldığı “Sınıf Karşıtlığı, Sendikalaşma ve Pratik Süreçlerine İlişkin” yazı dizisinin birinci bölümü. Bugün sendikal mücadeleyi ücret ve sistem içi birtakım iyileştirmelerle sınırlayan yaklaşımlara karşı, temel prensipler üzerinden içerik tartışması yapmanın önemli olduğunu vurgulayan Tosun bazı sendikaların burjuva partilerine milletvekili devşiren kurumlar olarak işlev görmesinin sendikaları zayıflatarak güç kaybına uğrattığına dikkat çekiyor ve “Günümüzde ekonomik talepleri aşan ve bir baskı unsuru olarak sistemin sınırlarını zorlayan yapıda bir örgütlenmeye ihtiyaç var” diyor.
Sınıf mücadelesi ile ikinci yazı ise ömrü sınıf mücadelesinde geçmiş, DİSK’e bağlı T. Maden-İş Sendikası eski Yürütme Kurulu üyesi komünist Halit Erdem ile 15-16 Haziran Direnişi üzerine yapılan söyleşi. Erdem, kişisel deneyimlerinden de yararlanarak, 15-16 Haziran Direnişi’ni öncesi ve sonrası süreçleriyle ele alarak, sendikal örgütlenmenin önemi, komünistlerin rolüne değiniyor. 15-16 Haziran’ın olmuş bitmiş bir olay olmadığına dikkat çeken Erdem göre, yeni 15-16 Haziranların objektif koşulları mevcut…
Politika Gazetesi’nin bu sayısındaki önemli yazılardan biri de Dr. Levent Uygur tarafından yazılan “Mültecilerin Sağlık Hizmeti Erişimine Kısa Bir Bakış” yazısı. Mültecilere karşı ırkçı-şoven saldırıların arttığı, iktidarı muhalefeti ile buna su taşındığı koşullarda mültecilerin yaşadığı insanlık dışı koşulara dikkat çeken yazıda konunun hem kavramsal boyutları ele alınıyor hem de uluslararası literatürdeki gelişmelerden örnekler verilerek nasıl olması gerektiği aydınlatılıyor.
“Hegemonya Mücadelesi” başlıklı yazıda ise Murat Çakır, 26 Haziran’da başlayan G7 Zirvesi’nin rolüne ve olası gelişmeler üzerine değerlendirmede bulunuyor. Bu yıl Almanya’nın dönem başkanlığında gerçekleşecek zirveyi G7 Zirvesini hegemonya mücadelesinin aracı olarak kullanmak istediğine dikkat çeken Çakır, “BM üyesi devletlerin sadece yüzde yirmisinin Batının Rusya’ya yönelik politikasını desteklediği gerçeğinden hareket eden” Berlin’in, Arjantin, Endonezya, Güney Afrika, Hindistan ve Senegal’i de zirveye davet ederek bu ülkeleri G7 politikalarına eklenmeye çalıştığını savunuyor.
Vicdan kavramının felsefi, hukuki, dinsel bağlamlarda ele alan İsmail Duygulu, “İçindeki Vicdanı Uyandır” başlıklı yazısını bir çağrıyla bitiriyor. “Bilinç, genel olarak, insanda farkındalığın, duygunun, algının ve bilginin merkezi olarak kabul edilen yetidir. O halde vicdanlı olmak bizim için, bilinçli olmaktır. Daha adil, daha eşit bir dünya yaratma yolunda yürümeden önce, bir vicdana (bilince) sahip ve bir vicdan (bilinç) hareketi içinde olup olmadığımızı sorgulamalıyız. Kendi vicdanımızda (bilincimizde) kendimizi ikna edemezsek, başka bireyleri, insanları ikna edemeyiz. O halde önce içimizde bir vicdan hareketi başlatmalı ve bunu topluma yayan harekete dönüşmeliyiz.”
Politika Gazetesi’nin uzun bir zamandan beri yayınlamayı sürdürdüğü Sinan Dervişoğlu’nun Sovyetler Birliği hakkındaki araştırma yazı dizisinin bu bölümünde “Gorbaçov Öncesi Sosyalist Sistem (1960-1982) Parlayan Yüz, Çürüyen Gövde Brejnev Dönemi” ele alınıyor. Yazı dizisinin birinci bölümünde, SSCB tarihinin en tartışmalı ve istismara en açık konusu olan siyasi tasfiyeler konusunu incelenmişti. 71. sayıda yayınlamaya başlanan dizinin ikinci bölümünde, Stalin sonrası döneme geçişte oluşan gelişmeleri ele alınmıştı.
Politika Gazetesinin arka sayfasında ise Melih Cevdet Anday’ın Aylaklar eseri inceleniyor. İkinci Meşrutiyet sonrasından başlayıp, Cumhuriyet’e kadar uzanan bir dönemdeki toplumsal dönüşümün romanı olan Aylaklar üzerine inceleme Olcay Karay’ın imzasını taşıyor.
Gazetenin tamamını şu adresten okuyabilirsiniz:
https://politikagazetesi.org/sites/default/files/20220625.pdf
HABER MERKEZİ