■ Politika’dan Yorum
Geçtiğimiz hafta TBMM’de Finlandiya’nın NATO üyesi olması konusunda bir oylama gerçekleşti. AKP, MHP ve şürekası “evet” oyu verirken, CHP ve İyi Parti vekilleri de “evet” oyu verdi. Kısacası CHP için “mesele devlet olunca gerisi teferruattır” oldu. Bu tablo bize neyi gösteriyor. AKP’nin tüm iddiaların ve “eyy Amerika” söylemlerinin aksine ne denli ABD’ci ve NATO’cu olduğunu ortaya koydu. Bu bir. İkincisi. CHP de ne kadar ABD’ci ve NATO’cu olduğunu ve bizi bekleyen tehlikeyi teyit etti. Şaşırdık mı? Hayır!
Ama bizi şaşırtan başka bir durum var. HDP vekilleri TBMM oturum salonunda olmalarına rağmen oy kullanmadılar. TİP vekilleri ise oturuma hiç katılmadılar. Böylece sessizce kararı onaylamış oldular. Birincisi bu iki parti eğer düzene muhalif iseler, düzen partilerinin ve de özellikle iktidarın bu tür tavırlarını reddetmeleri gerekiyor. Özellikle kendilerini sosyalist ve demokrat olarak nitelendiren partilerden başka hiçbir tavır beklenemez.
HDP Programı “Emperyalizme, savaşlara, sömürüye ve hegemonyacılığa karşı mücadele” ara başlığı altında; “Partimizin başlıca uluslararası amacı, savaşsız, sömürüsüz, halkların eşitliğine dayalı yeni ve özgür bir dünya kurulmasıdır. Partimiz, bu amaç doğrultusunda, emperyalizmin halklarımız, Ortadoğu, Kafkasya, Balkan ve tüm dünya halkları üzerindeki egemenlik ve baskı politikalarına; emperyalist askeri, ekonomik ve siyasi anlaşmalara, askeri üslere ve kurumlara karşı mücadeleyi öncelikli görevi olarak kabul eder. (…) Partimiz, Türkiye’nin ABD ve NATO desteğinde Suriye, Irak ve diğer bölge ülkelerine rejim ihracı girişimlerinin ve müdahalelerinin karşısında yer alır.” diyor.
TİP Programı ise; “Ülkeyi emperyalizme bağımlı kılan tüm uluslararası kurumlardan çıkılır, ülkenin bağımsızlığını ihlal eden anlaşmalar iptal edilir; eşitlik, barış savunuculuğu ve halkların kardeşliği ilkelerine dayalı bir dış politika izlenir” diyor.
Bu programa sahip iki partinin de bu oturumda ilgili karar tasarısına amasız fakatsız “hayır” demeleri gerekirdi. Bunun tartışması yok. Kendi ülkeniz için karşı çıktığınız NATO üyeliğine başka bir ülke için nasıl “tarafsız” kalırsınız?
Kendi ülkesinin emperyalistlerine karşı tavır koyması gerekenler, onların ağababaları uluslararası emperyalist güçlerin yerli işbirlikçisi emperyalistlere karşı açık tavır koymuyor. Konu çok net: Eğer ABD emperyalizmine ve Batı emperyalizminin savaş örgütü NATO’ya karşıysan Finlandiya’nın NATO savaş örgütüne üye edilmesi oylamasına ikircimsiz karşı çıkmalısın. Bunun başka tartışması olmaz. O l a m a z ! Bu konuda elin titrerse, kararsız kalırsan, ortada duruyorum zannedersin ama savaş örgütüne onay verirsin.
Biz NATO’dan çıkılsın ve tüm ikili emperyalist anlaşmalar yırtılıp atılsın diyoruz ve mücadelemizin uluslararası niteliği gereği Finlandiya’nın NATO’ya alınmasına hayır diyoruz, TİP ve HDP ise sözde tarafsız kalarak bu kararı onaylıyor.
Şimdi kimse kalkıp seçim süreci öncesi ayrılık yaratmaya çalışıyorsunuz demesin. Asıl ayrılığı yaratanlar bu uğursuz tavrı ortaya koyanlardır. Sebep HDP ve TİP’in yanlış tavrı, sonuç ise bizim eleştirimizdir.
Yazının başlığına gelelim. HDP Uluslararası İlişkiler Sorumlusu, resmi unvanı ile Dış İlişkiler Komisyonundan Sorumlu HDP Eş Genel Başkan Yardımcı Hişyar Özsoy “Hiçbir zaman askeri anlaşmaya ‘evet’ oyu vermiyoruz, her zaman ‘hayır’ diyoruz. İlk defa askeri bir anlaşmada böyle yapıyoruz. Şimdiye kadar hepsine ret oyu verdik. Ama bu defa Finlandiya’nın güvenlik kaygılarını meşru gördüğümüz için bu oylamaya katılmama kararı aldık, ‘hayır’ da demek istemedik” diyor. Özrü kabahatinden büyük.
“Finlandiya’nın güvenlik kaygılarını” meşru görüyoruz demek NATO’nun Finlandiya’nın güvenliğini garanti altına almak için uygun bir seçenek olduğunun ilanıdır. Yani NATO bir savaş ve işgal örgütü değil, Hişyar beye göre bir ülkenin güvenliğini sağlayabilecek nitelikte bir örgüttür.
“İlk defa bir anlaşmada böyle yapıyoruz” derken. Biz de her şeyin bir ilki vardır mı demeliyiz. Almanya’da Sol Parti de bugün NATO’yu savunur duruma gelen politikalarına böyle “bir ilk” ile başlamıştı ve bugün düzen içi ve de bölünme aşamasına gelmiş bir parti durumundadır.
Bunu herkesten bekleyebiliriz ama “Biz Medya Savunma Alanlarında NATO ile savaşıyoruz” açıklaması yapan bir geleneğin destekçileri böyle bir politik tavır ve bu tür özrü kabahatinden büyük bir ifade kullanma lüksüne sahip değillerdir. Bu tavra girersen kimyasal silah kullanımı dahil bir NATO ordusu olan TSK’nın eylemlerini de dolaylı olarak onaylamış olursun.
TİP ve HDP tabanı bu tavra tepki göstermeli. Bir kez daha böyle sonuçlar ile karşılaşmamalıyız. Bu tavrı sergileyenlerin vekillikleri ve yöneticilikleri kesinlikle sorgulanmalıdır. Parti Başkanı veya Eş Başkan Yardımcısı olsa dahi.
Bu tür siyasi tavırlar ve açıklamalar ile aramıza kesin çizgi çiziyoruz. Bunlar da bizim kırmızı çizgilerimiz olsun…