Türkiye’de 1990’lı yıllarda yaşanan köy yakmaları, faali meçhul cinayetler ve baskılardan kaynaklı on binlerce Kürt aile, topraklarından kopup, farklı kent veya ülkelere göç etmek zorunda kaldı. Vazgeçmedikleri Kürt kimliğinden dolayı gittikleri kentlerde de baskı, şiddet ve asimilasyon politikalarına maruz kalmaya devam eden ailelerden bazılarının sürgünü yıllar içerisinde bir kentten başka bir kente uzandı.
Bu örneklerden biri, bugün İzmir’in Konak ilçesinde yaşayan Mardin Nusaybinli Yağmeken Ailesi. 7 çocuk annesi Sultan Yağmekan (65) ailesin yıllardır yüz yüze kaldığı baskıları anlattı.
BASKILAR HER YERDE SÜRDÜ
Mardin’in Nusaybin ilçesi Yavru (Kruke) Köyü’nden devlet baskısından dolayı 1993 yılında ayrılıp, Nusaybin ilçe merkezine yerleştiklerini dile getiren anne Yağmekan, baskılar burada da devam edince 2003 yılında İzmir’in Kadifekale ilçesine göçmek zorunda kaldıklarını belirtti. Fakat burada da değişen bir şey olmadı.
Çeşitli bahanelerle evine sürekli polislerce baskın düzenlendiğini söyleyen Yağmekan, bu duruma dayanamayan oğlu Rezan’ın 2003 yılında dağa gittiğini paylaştı. Dağa giden bu oğlu 2010 yılında yaşamını yittirdi. Oğlu Fırat’ın ise 2007’de bir bombalı saldırıyla bağlantısı kurularak tutuklanıp, ağırlaştırılmış müebbet hapis verildiğini paylaşan anne, evli ve 2 çocuğu olan diğer oğlu Murat’ın da sık sık gözaltına alınmasından dolayı 2016’da eşini ve çocuklarını geride bırakarak, yurtdışına gitmek zorunda kaldığını ifade etti.
Evlerine neredeyse iki günde bir baskın yapılması nedeniyle 2014 yılında İstanbul’a gitmek zorunda kalan aile, burada ekonomik olarak zor günler yaşadı. Nohut pilav satarak geçinmeye çalışan aile, ayakta durmakta zorlanınca 9 ay sonra İzmir’e geri döndü.
POLİS BASKINLARI RUTİN HAL ALDI
Yağmekan, “İstanbul’dan geldiğimiz ilk yıllarda polisler oğlum kırsalda yaşamını yitirmesine rağmen yine de onu sormak bahanesiyle evimizi baskın düzenliyordu. Diğer oğlum yurtdışına gidince sonra baskılar daha da artmaya başladı. Evimizi basmaya gelen polisler bana sürekli ‘Oğlun nerede, niye gitti, gidin onu bize getirin’ gibi söylemlerde bulunuyorlardı. Polis baskınları artık rutin bir hal almıştı” diye belirtti.
BİRİ TOPRAKTA, BİRİ CEZAEVİNDE, DİĞERİ GURTBETTE
Biri toprağın altında, biri cezaevinde, diğeri ise kilometrelerce uzakta olan üç oğlundan ayrı olmanın acısını yaşayan anne, yine de her daim çocuklarının arkasında olduğunu vurguladı.
Kırıklar 2 Nolu F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan oğlu Fırat’ın suçsuz yere hapiste olduğunu söyleyen anne Yağmekan, cezaevinde kimi hastalıklara yakalanan oğlunun yaptıkları son telefon görüşmelerinde tedavilerinin yapılmadığını aktardığını paylaştı.
‘ÖCALAN ÖZGÜR OLURSA ÇOCUKLARIMIZ ÖLMEZ’
Yine pandemi döneminde artan baskılar ve PKK Lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan tecritten kaynaklı tutukluların açlık grevinde olduğu üzerinde duran anne Yağmekan, Cezaevinde hasta tutukluların tedavisinin yapılmadığını biliyoruz. Bir çocuğumun daha yaşamını yitirmesini istemiyorum. Bunca yaşanmışlık ve devlet baskısına rağmen tabi ki de çocuklarımızın arkasında olacağız. Bu süreçte hepimizin önceliği Öcalan’ın olmasıdır. Öcalan özgür olursa barış gelir, baskınlar son bulur ve çocuklarımız ölmez” dedi.
MA