Cezaevlerinde PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde uygulanan ağırlaştırılmış tecridin kaldırılması talebiyle 27 Kasım’da süresiz-dönüşümlü açlık grevi eylemleri başlatıldı. Eyleme, her geçen gün farklı cezaevlerinde bulunan yeni tutuklular katılıyor.
Cezaevlerindeki eylem 21’inci gününe girerken, aynı taleplerle 7 Kasım 2018 tarihinde Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven öncülüğünde başlatılan açlık grevleri, taleplerinin karşılanması sonucu 200’üncü gününde sonlandırılmıştı. Tutukluların başlatmış olduğu eyleme herkesin ses vermesi gerektiğini belirten Güven, “Milyonların talebi tecridin son bulmasıdır” dedi.
MİLYONLARIN TALEBİ
Kürtler açısında 22 yıldır derinleştirilerek devam eden bir tecridin olduğunu vurgulayan Güven, Kürtlerin de her alanda yaptığı eylem ve etkinliklerle bu politikaya karşı çıktığını söyledi.“Amed zindanında 7 Kasım 2018 yılında açlık grevi eylemi başlatma kararı aldım” diyen Güven, “Bireysel olarak bu kararı aldığımda, aynı zamanda DTK Eşbaşkanı idim. Kongre olarak Kürt sorunu çözme gibi bir çabamız vardı. Öcalan’ın Kürt sorununda rolü olamazsa olamazdı. Bunu gerçekleştirmek için de tecridi kaldırılıp Öcalan ile müzakere başlatılması lazımdı. Bu düşünce ile bir Kürt siyasetçi ve bir Kürt kadını olarak Öcalan’ın felsefesiyle bunu yapmak gerektiğini düşündüm ve ilk adımı atım. Daha sonra bilindiği gibi bu açlık grevi eylemi her geçen gün büyümeye başladı ve bu eylemimiz dünyanın birçok yerine yayıldı. İlk adımı atarken de söylemiştim; bu grevi başlatmak istiyorum ama bu grev milyonların talebidir ve gerçekten de öyle oldu. Özelikle cezaevlerinden büyük bir destek geldi” ifadelerini kullandı.
Açlık grevinin 200’üncü gününde Adalet Bakanı’nın Öcalan’ın aile ve avukatlarıyla görüşebileceğini söylemesi üzerine sonlandırdığını hatırlatan Güven, “Fakat birkaç görüşmeden sonra yeniden tecridin başladığını gördük. Şuanda süresiz-dönüşümlü bir açlık grevi eylemi var. Her gün yeni grupların katıldığını ve açlık grevinin devam etiğini görüyoruz. Açlık grevine girmek ya da bunu bir yöntem olarak görmek elbette kolay bir karar değildir. Hiç kimse canından bezmemiştir. Her insan yaşamını özgür bir şekilde sürmek ve duygularını kendi dilinde duyurmak ister. Önder olarak gördüklerini cezaevinde görmemek ister” diye belirtti. .
TECRİT HERKESİN SORUNU
Açlık grevi eylemine değinen Güven, şöyle dedi: “Açlık grevi tutukluların cezaevlerinde yapacakları tek şeydir çünkü canlarından başka ortaya koyacakları bir şeyleri yok. Dolayısıyla açlık grevlerine karşı toplumun duyarlı olmasını istiyorlar. Onları yaşatmak bizim elimizde. Onlar, şimdi bir irade beyanında bulundu ve açlık grevine başladı. Ama bundan sonra her şey dışarıdaki kesimlerin elindedir. Siyasi partiler, dernekler ve kurumlar yani herkesin duyarlı olması gerekiyor. Çünkü bu talep insani bir taleptir. Herkesi kapsayan bir taleptir.”
Tecridin Öcalan şahsında tüm topluma uygulandığına dikkat çeken Güven, “Pandeminin cezaevlerinde risk taşıdığını biliyoruz. Bu nedenle durum çok daha vahim ve kritiktir. Bu açıdan bu hepimizin sorunudur. Bu ahlaki ve vicdani bir sorundur. Hiçbir kaygı taşımadan hepimiz zindanların önünde, alanlarda ve sokaklarda tutukluların sesi ve nefesi olmak zorundayız. Onları yaşatacak olan içine gireceğimiz eylem ve etkinliktir. Onun dışında hiçbir şey çare değildir. Eğer biz sesimizi yükseltebilirsek ve eğer biz gerçekten tutukluların taleplerini yüksek sesle dile getirebilirsek bunun karşısında devlet adım atmak zorunda kalacak. İnanıyorum ki halkımız bu konuda daha duyarlı davranarak cezaevindeki eylemlerin sesini yükseltecek ve arkadaşlarımızın talepleri yerine getirilecektir” dedi.
Zeynep Durgut / MA