2022’in ilk günlerinde Türkiye ilk kez moto kuryelerin kitlesel eylemleriyle tanıştı. Son birkaç yılda hızla sayıları artan moto kuryeler birçok belirsizlik içinde işlerini yapmaya çalışıyor. Yemek şirketlerinin, marketlerin, restoranların müşteri çekmek için geliştirdikleri eve teslim uygulamaları moto kuryelerin sayısını da her geçen gün arttırıyor. Pandemi ile temel çalışma biçimlerinden biri haline getirilen “evden çalışma” sistemi de bu pazarlama sistemine talebi arttırıyor. Reklamlar, artık bakkaldan alacağımız her şeyi Yemek Sepeti, Getir gibi uygulamalardan satın almaya sevk ediyor bizi.
Kurye Hakları Derneği, geçtiğimiz günlerde bir rapor yayınlayarak yaşadıkları sorunları ve çözüm önerilerini açıkladı. Kurye Hakları Derneği’nin verilerine göre, hayatını kaybeden motokuryelerin büyük çoğunluğu 19-50 yaş aralığındayken, yaşamını yitiren kuryelerin yüzde 58’i küçük esnaf, yüzde 42’si ‘paket başı’ çalışan esnaf kuryelerden oluşuyor. Rapora göre motokuryeler talebin en fazla arttığı yaz aylarında hayatını kaybetti. Kurye Hakları Derneği Yönetim Kurulu üyesi Mesut Çeki ile yaşanan sorunları ve çözüm önerilerini konuştuk.
Moto kuryelerin özellikle pandemi ile yaşamımızda ne kadar önemli hale geldiklerini anladık. Bu dönem aynı zamanda onların sırtına binen yükün de ne kadar ağır olduğunu gördük. Ki zaten geçen yılın başında büyük eylemleriniz oldu. Öncelikle bu “esnaf kurye” ne demek? Herkes esnaf kurye mi? Sistem nasıl işliyor? Sistemde sizin yeriniz nedir?
Moto kuryeler pandemi ile birlikte insanların dikkatini çekmeye başlasa da Türkiye’de moto kuryelik sistemi çok uzun zamandır var. Önceleri İstanbul’da Zincirlikuyu Köprüsü’nün altında bekleyen motosikletliler vardı. Evrak, ilaç kuryeliği yapılırdı. Ama özellikle son 4-5 yıldır, çevrimiçi Trendyol, Yemeksepeti, Getir gibi firmaların piyasaya girmesiyle birlikte kurye sayısında ciddi bir artış yaşanmaya başlandı. Pandemideki kapatılma ve eve sipariş yöntemiyle birlikte kuryelerin sayısı da artmaya başladı.
Kuryelik, çok yoğun bir işsizlikten kaynaklı, başta gençlerin, hızlıca işe koyulup para kazabileceği bir sektör haline geldi. Üniversiteyi kazanamayan veya üniversiteye gitmek istemeyen gençler, KHK ile işlerinden atılan çeşitli memur grupları ya da iflas eden küçük esnaflar gibi geniş kesimden kuryeliğe yönelim oldu. Böylece de kuryelerin sayısı yüzbinleri buldu.
Kuryesi olmayan sektör neredeyse kalmadı. Yani bugün bir mahalle arasındaki pidecinin, dönercinin de kuryesi var, kuyumcunun da, döviz bürosunun da, büyük şirketlerin de kuryesi var. İnsanların bizzat evine hizmet götürme, bir pazarlama stratejisi olarak geliştiği için çok farklı meslek grupları kuryeler ile birlikte çalışmaya başladı.
Özellikle büyük çevrimiçi yemek şirketleri ağırlıklı olarak esnaf kurye sistemine geçtiler. Dünyada da kendi hesabına çalışma biçimleri çok yaygın. Bu sadece kuryelik de değil. Başkaca meslek gruplarında da bu var. Gig ekonomisi denilen şey bir esnek üretim modeli. Klasik işçi işveren ilişkisini de bozan, iş ortaklığı adı altında yeni tipte bir işçiliği ortaya çıkartan ve işçi olmaktan kaynaklı kazanılmış hakları da o çalışanların elinden alan bir sistem kuruldu. Örneğin birkaç yıl öncesine kadar Yemek Sepeti’nde bordrolu çok sayıda moto kurye vardı ama Yemek Sepeti stratejik bir dönüşüm içerisine girdi, bordrolu işçilere mobing uyguladı, düşük maaşla çalışma dayatıldı ve bordrolu kuryeler işten ayrılmaya ya da esnaf kurye olmaya mecbur bırakıldı. Şu anda belli kıdemdeki sınırlı sayıdaki bordrolu işçi dışında Yemek Sepeti’nin tamamı esnaf kuryeye dönmüş oldu. Getir, Trendyol, Vigo, Paket Taksi ve birçok şirket esnaf kuryelik sistemine geçmiş oldu.
Bu ayında başında bir rapor yayınladınız. Rapora göre, 2022’de en az 58 motokurye hayatını kaybetti, bunların 24’ü esnaf kurye. Bunun dışında bir de yüzlerce kazada yaralanma, uzun çalışma koşulları… Kafanızda kaskla sıcak soğuk demeden yollarda, sokaklardasınız. Türkiye’de ne kadar moto kurye ve esnaf kurye var? En çok canınızı yakan sorunlarınız neler?
Kurye sayısına dair net bir rakam vermedik. Çünkü buna dair bilimsel bir çalışma söz konusu değil. Biz kurye ölümlerini yani moto kuryelerdeki işçi cinayetlerini raporlamaya çalıştık. Kuryelik biraz arada kalmış, yasal statüsü henüz tam oturmamış. Neredeyse hiçbir kurumun da üzerinde ciddiyetle durmadığı bir alan. Yani 1 milyon diyen var mesela kurye sayısı için. TÜİK verilerinde de ya da BİMER’e yaptığımız başvurularda da moto kuryelerin sayılarına, moto kurye ölümlerine dair devlet kurumlarından herhangi bir yanıt alabilmiş değiliz. Ama sahadaki gözlemimizle yüzbinler diyebiliyoruz.
Esnaf kuryelik, kuryelerin tamamı içerisinde ağırlık noktasını henüz oluşturmuyor. Ölüm oranları aynı zamanda bu durumu yansıtıyor. Hangi sektörde ve nerede çok kurye çalışıyorsa ölüm oranı orada daha fazla oluyor. Hayatını kaybeden kuryelerin yüzde 58’i restorant kuryesi, esnaf kuryelerin ölüm oranı ise yüzde 42 oranında.
Fakat sistem esnaf kuryeye doğru akıyor. İşveren maliyetlerin büyük çoğunluğunu “iş ortaklığı” adı altında esnaf kuryelere yüklüyor. Giderlerin tamamını kuryeye yüklüyor. Karının çok küçük bir kısmını işçiyle, kuryelerle paylaşmış oluyor.
En yakıcı sorunlarımızın başında yaşam hakkı yani ölümler ve kazalar geliyor. Trafik Genel Müdürlüğünün sayfalarını dernek olarak düzenli olarak takip ediyoruz. Trafik Genel Müdürlüğü aylık trafik kazalarını düzenli olarak raporluyor. Son yıllarda değişmeyen bir rakam var. Her ay ortalama 5 bin motosiklet kazası kaydı kayda geçiyor. Ve yine İstanbul Valisi’nin verdiği bir açıklamaya göre motosiklet kullanıcılarının yüzde 80’inden fazlası moto kurye. Yani bu aylık 5 bin motosiklet kazasının büyük bir çoğunluğu kuryelerin yaşadığı kazalar. Ama ağır yaralanmaların da istatistiği yok. Yani kaç tane kurye ağır yaralandı ya da ağır yaralı iken tedavilerinin belli bir aşamasında hayatlarını kaybeden.
Yani bizim en kuryelerin en öncelikli sorunu ölümlerin ve kazaların, ağır yaralanmalı kazaların sıklığı. Hız baskısı yani paketlerin hızlı bir şekilde müşteriye ulaştırılması baskısı. Mobing kuryeleri hata yapmaya, kuralsızlığa itiyor, daha fazla kuralsız davranıyor. Trafikte, motosikletler bir araç olarak görülmüyor.
Sizin derneğiniz dışında bu alanda örgütlenme çalışması yapan sendika vb. var mı?
Türkiye’deki Yemek Sepeti’nin de ortağı ya da taşeronu olduğu, farklı kıta ve ülkelerde ağları olan Almanya menşeli Delivery Hero gibi bütün tekellerin bünyesinde kuryeler de küresel ağlar kuruyor, örgütlenmeye çalışıyor. Yılın belli dönemlerinde çevrim içi bir araya gelerek sorunları ve talepleri ortaklaştırmaya çalışıyorlar. Türkiye’de ise altı tane sendika var kurye alanında örgütlenmeye çalışan. Ayrıca iki dernek konfederasyonu, altı federasyon ve onlarca motokurye derneği var. Bunlar dışında da bazı inisiyatifler var. Aslında kurye alanında faaliyet yürüten örgütlenme sayısı fazla ama bunların kendi içerisinde örgütledikleri kurye sayılarına baktığımız zaman bunların çok fazla olmadığını etkinliklerinin de çok yaygın ve geniş olmadığını görebiliyoruz. Ama arayışlar devam ediyor.
Motor-kurye sistemi küresel olarak var. Ki zaten parakende alanını birkaç küresel tekel yönetiyor. Sizin başka ülkelerdeki örgütlenmelerle ilişkileriniz var mı? Örgütlenme önündeki engelleri aşmak için ne yapmak gerekir?
Latin Amerika’da, Asya’da bizimkine benzer bir şekilde motosikletli kuryeler daha yaygın ve dünyanın aslında bir çok yerinde farklı taleplerle son yıllarda moto kurye grevleri yaşandı. Geçtiğimiz yıl özellikle Yunanistan’da çalışma koşulları ve düşük ücrete karşı eylemler oldu. Hindistan’da benzer bir greve tanıklık ettik. Onun dışında Dubai’de eylemler gerçekleşti. Latin Amerika’da özellikle Brezilya ve Arjantin’de moto kuryeler eylemler gerçekleştirdi. Avrupa’da da Fransa, İngiltere, Almanya ve İspanya’da çok yaygın eylemliliklere tanıklık ediyoruz. Aynı zamanda Amerika Birleşik Devletleri’nde de kuryelerin eylemlikleri oluyor. Biz yakından takip ediyoruz bunları.
Ama burada şunu söyleyebiliriz. Bizim tespitlerimize göre Türkiye’deki kadar moto kurye ölümü dünyanın hiçbir yerinde yok. Yani konuştuğumuz, Avrupa’daki bazı iletişimde olduğumuz gruplardan inisiyatiflerden arkadaşlarla da bunları konuşuyoruz.
Sokakta yurttaşın size yaklaşımı nasıl? Onlarla ilişkilerinizde ne gibi sorunlar yaşıyorsunuz?
Biz derneğimizi kurarken de amacımızı şöyle ifade etmiştik: kuryelerin sorunlarını araştırmak, tespit etmek, raporlar yayınlamak, farkındalık yaratmak, motorlu bisikletli arabalı ve yaya kuryelerin çalışma hayatlarını zorlaştıran sorunlara dair kuryelerle, dernek, sendika ve vakıflarla ilgili ulusal ve uluslararası kurumlarla, akademisyenler ve piyasa yapıcılar ile her türlü ortak çalışmayı yapmak. Bunların dışında kuryelerin hakları olduğu kadar sorumlulukları konusunda da farkındalık yaratmak diye bir hedef koyduk.
Moto kuryelerin yaşadığı sorunlarda bir sorumluluk zinciri var. Yaşanan kazalarda ve ölümlerde de. Burada ikili bir durumdan bahsetmek istiyorum. Yani bu vatandaşın, yurttaşın yaklaşımı şirketlerin hızlı teslimat vaadiyle çok doğrudan orantılı. Yani biz kurye ölümlerinde de bir sorumluluk zinciri olduğunu düşünüyoruz. Bunun birinci halkası şirketlerin ölümcül reklamları. Yani “aklındaysa kapında” gibi hıza vurgu yapan reklamlar yapıyor. Müşteriler de bu reklamlardan hareketle hizmeti çok hızlı istiyor. Müşterinin hızlı gelsin notu da kuryelerin üzerine bir basınç yaratıyor. Çünkü birçok firma müşterilere puanlama yetkisi veriyor yani hakkı veriyor. Doğal olarak puanlama sistemi kurye üzerinde mobinge dönüşüyor.
Kurye eylemlerinden sonra toplumda hatırı sayılır bir kurye dostu yaklaşımın da geliştiğini vurgulamak gerekir. Nerede kaldı paketim yerine, “paket senden önemli değil”, “sağ salim gel”, “aman dikkatli gel” gibi kuryenin can güvenliğini gözeten mesajlar ağırlık kazanmaya başladı. Yeni nesil bahşiş denilen bir dayanışma gelişti. Para yerine bir sıcak kahve, bir dilim börek verme gibi. Dolayısıyla madalyonun iki yüzü olduğunu belirtmek gerekir.
Peki sorunların çözümü için neler düşünüyorsunuz?
Raporumuzda yaşanan sürecin bir sorumluluk zincirini ortaya çıkarmaya çalıştık. Kurye ölümlerinde de, diğer iş ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi bu sorumluluk zincirinin görülmesi gerekir. Bu zincir TBMM’den kuryeye kadar uzanıyor. Ama arada da bakanlıklar, şirketler, bu şirketlerin reklamını yapan medya, müşteriler, bizim siparişi müşteriye teslim ederken katettiğimiz trafik dünyası var, son halka da da biz kuryeler varız. Bütün bu keşmekeş içinde değişik türden mobinge maruz kalan ve bu nedenle de bizim kuralsızlıklarımız var.
Biz motokuryelerin tehlikeli meslek grubuna dahil edilmesini savunuyoruz. Bu kadar ölümün olup da bu grupta olmayan bir meslek yok. Bu grubuna dahil edilirse, hem iş güvenliği koşullarının sağlanması bakımından hem de mesleki yeterlilik kriterlerinin oluşması bakımından bir düzelme sağlanabilir. Belli bir nitelik ve kalifiye durumu oluşacaktır. Bu da kazaları ve ölümleri minimuma indirebilir.
Esnaf kuryelik yapısal olarak sorunlu. İşçi-işveren ilişkisini ortadan kaldırıyor ve iş sürecindeki bütün giderleri kuryeye yüklüyor, sadece paket attıkça para kazanmasına izin veriyor. Bu durum kuryeleri zamanla yarıştıran, birbiriyle yarıştıran, azraille yarıştıran bir cendereye sokuyor. Normal bir kurye, SSK’lı bir kurye ile esnaf kuryenin çalışma koşullarını karşılaştırdığımızda, SSK’lı kuryelerde bütün giderler –motosiklet, benzin, ekipman vb.- işverene ait ve SSK primleri de işverene ait. Bu nedenle esnaf-kuryelerin bir “işortağı” olarak değil, işçi olarak görülmesi ve işverenin sorumluluklarını yerine getirilmesini istiyoruz. Ne kadar paket atarsan o kadar kazanırsın sisteminin kaldırılmasını talep ediyoruz. Çünkü bu durum normal iş yasalarını da esnetip, haftalık 45 saat çalışma süresini günde 12-14 saat çalışmak zorunda bırakıyor. İlgili bakanların bu konuya el atması gerekiyor. Şirketlerin esnaf-kuryelerle yaptığı sözleşmeler çalışanlar lehine ve denetlenebilir şekilde düzenlenmesi gerekiyor.
Bunlar temel sorunlar. Bunlarla birlikte, mevcut enflasyon koşullarından dolayı ekipmanların pahalılığından trafikte motokuryelerin maruz kaldığı ayrımcılığa kadar daha birçok sorun var. Motokuryelik mesleğinin öncelikle saygınlık kazanması gerekiyor. Oldukça güvencesiz koşullarda çalışıyoruz. Risklerine rağmen bu kadar çok insanın bu mesleği seçmesi, genel olarak yaşadığımız işsizlik ve yoksulluk koşullarının etkisi var. Bu sektör çok büyüdü ve geri dönüşü de yok. Bu nedenle yasal güvenceye alınması gerekiyor.
Farklı kuryelik biçimleri olması onların tek bir çatı altında örgütlenmesini de engelliyor. Esnaf kuryeler, bir işçi sendikasına üye olamıyor. Esnaf odasına üye olması gerekiyor. 40 ilde örgütlenmeden de oda açamıyorsunuz. Kuryelerin haklarını elde etmesi için örgütlenmesi önündeki engellerin de kaldırılması gerekiyor.
Cemil Aksu / POLİTİKA HABER