Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Amed Kadın Meclisi, 11 Ekim Uluslararası Kız Çocukları Günü dolayısıyla açıklama yaptı. Rojava Parkı’nda yapılan açıklamaya, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Mêrdîn Milletvekili Beritan Güneş, çok sayıda kadın kurumu ile sivil toplum örgütü temsilcisi katıldı. “Haklarımıza, hayatlarımıza sahip çıkıyoruz. İstanbul Sözleşmesi’nin fesih kararı geri çekilsin. Lanzarote Sözleşmesi uygulansın. 6284 etkin bir biçimde uygulansın. ILO’nun 190 Sayılı Sözleşmesi imzalansın” pankartının açıldığı açıklamada, kadınlar ellerinde katledilen kadınların fotoğrafları ile “Kadın cinayetlerini durduracağız”, “Katiller aramızda” ve “Söyleyecek sözümüz, değiştirecek gücümüz var” dövizleri taşıdı. Açıklamada, “Jin, jiyan, azadî”, “Kadın cinayetleri politiktir”, “Erkek adalet değil, gerçek adalet” ve “Bijî berxwedana jinan” sloganları atıldı.
Açıklamayı yapan KESK Amed Kadın Meclisi Dönem Sözcüsü İlknur Ayık, kadınların ve çocukların şiddetten azade yaşamalarını istediklerini kaydetti. İktidarın “İstanbul Sözleşmesi yaşatır” şiarına kulak tıkayarak sürdürdüğü kadın “düşmanlığına” son vermesini istediklerini sözlerine ekleyen Ayık, “Kadın ve çocuk düşmanı ceza hukukunun değişmesi gerektiğini vurguluyoruz; Erkek adalet değil gerçek adalet sağlanana kadar hiçbirimiz güvende değiliz” diye belirtti.
‘ADALETE ERİŞEMİYORUZ’
Adalete erişemediklerini, şiddete uğradıklarında yaptıkları başvuruların dikkate alınmadığını ifade eden Ayık, konuşmasına şöyle devam etti: “Erkekler patriyarkanın kendilerine tanıdığı bu ayrıcalıklarla, kadınlara ve çocuklara psikolojik, ekonomik, fiziksel ve cinsel şiddet uygulamayı hak görüyor. Kadınlar yanlış erkeği seçtiği için öldürülmüyor, kadınlar yanlış zamanda yanlış yerde oldukları için öldürülmüyor, eşitlik istedikleri için, boşanmak istedikleri için öldürülüyor. Bazen de sadece eril şiddete muktedir olduğunu test etmek için erkeklik provası yapanlarca öldürülüyor. Erkek şiddet bu kadar açıkken ve kadın cinayetleri ve çocuk istismarı vakaları bu kadar yaygınken asıl sorular sorulmasın, asıl sorun gözlerden uzak tutulsun, asıl sorumlulardan hesap sorulmasın diye de ilgi başka yerlere çekilmeye çalışan AKP-MHP iktidarıysa eril şiddete son verme iradesi göstermiyor. İşte tüm bu nedenlerle Kadın Cinayetleri Politik.”
‘İSTANBUL SÖZLEŞMESİ YAŞATIR’
Toplumsal cinsiyet eşitliğinin yaşamsal olduğunun altını çizen Ayık, “Okullar başta olmak üzere tüm toplumsal yaşamın örgütlenmesinde toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlama amacı esas alınmalıdır. 6284 Sayılı Kanun kadın mücadelesinin bir kazanımıdır etkin uygulansın. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması, 6284’te yaptığınız her değişiklik kadınların, çocukların hayatına mal oluyor oluyor. Öldürülen kadınların hemen hepsi daha önce şikâyette bulunmuş oluyor, 6284’ü uygulasaydınız, kadının beyanı esas alınsaydı bunca kadın ölmeyecekti diyoruz. Bu nedenle İstanbul Sözleşmesi Yaşatır şiarını yükseltiyoruz. İşyerimizde güvende olmak için ILO’nun 190 Sayılı Sözleşmesi’ne taraf olunsun diyoruz” ifadelerini kullandı.
‘TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ İSTİYORUZ’
Ayık, “Toplumsal cinsiyet eşitliğini temel alan bir müfredat istiyoruz. Ayrımcılığı önlemede ve toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamada önemi tartışılmaz olan İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeyeceğimizi, bu konuda geri adım atmayacağımızı hatırlatıyoruz. Her kız çocuğunun hayallerine ulaşabilmesi, ayrımcılığa uğramadığı bir ülkede yaşayabilmesi için mücadele etmeyi sürdüreceğiz. Kadınlara ve çocuklara karşı her türlü şiddet ve ayrımcılığı önlemeyi ulusal planına almasını; Bu plan ve ilgili politikaları kadın ve çocuk hakları örgütlerine danışarak oluşturmasını; Her düzeyde toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak için gerekli olan kaynakları sağlamasını istiyoruz.” diyerek taleplerini sıraladı.
‘ÇOCUKLAR ZOR BİR YAŞAM SÜRÜYOR’
Sonrasında söz alan DEM Parti Çocuk Komisyonu Eşsözcüsü Beritan Güneş, akıllara güzel şeylerin değil, çocuk ölümlerinin geldiğine işaret etti. Güneş, “Bugün Narin’i, Ceylan’ı Cemile’yi aklımıza getiriyor. Çocuklar AKP-MHP faşist iktidarından kaynaklı zor bir yaşam sürdürüyor. Çocukların özgürlük, birlik içinde yaşayamamasının sorumlusu devlettir. Devlet her açıdan çocuklara zarar veriyor. Çocuklar için özgür bir şekilde yaşayabilmesi için, anadilde eğitim hakkı alabilmesi için mücadelemize devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
‘NARİN’DEN SONRA KİMSE GÜVENDE HİSSETMİYOR’
Son olarak konuşan Rosa Kadın Derneği Başkanı Suzan İşbilen, şunları ifade etti: “Bugünü kutlamak içimizden gelmiyor. Çünkü kız çocuklarının durumuna baktığımızda dillerinden mahrum bırakılıyor, erken yaşta evlendiriliyor, işçi olarak çalıştırılıyor, eğitimden mahrum bırakılıyor, düzenli sağlığa erişemiyor. Kız çocukları bu kadar ayrımcılığa maruz kalırken bugünü kutlamak yerine, iktidarın çocukları bu hale getiren politikaları daha iyi hale getirmesi gerekiyor. Çocuklar Narin’den sonra kendini güvende hissetmiyor. Sağlıklı bir nesil yetiştirilmek isteniyorsa, kız çocuklara sağlanan fırsatlar değerlendirilmeli ve hayata geçirilmelidir.”
MA