Gezi Davası’nda tahliye edilen ancak serbest bırakılmadan bu kez 15 Temmuz darbe girişimi ile ilgili suçlanarak tekrar tutuklanan, 3 yıl aşkın süredir cezaevinde bulunan iş insanı Osman Kavala, hakim karşısına çıktı. Kavala’nın tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi’nden SEGBİS ile katıldığı duruşmada avukatları hazır bulundu. Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi 36. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada Kavala ve birlikte yargılanan ABD merkezli düşünce kuruluşu Dış İlişkiler Konseyi (CFR) kıdemli uzmanı Henri Barkey’e Türk Ceza Kanunu’nun 309. maddesince “Cebir ve şiddet kullanarak anayasal düzeni ortadan kaldırmak” suçlamasıyla ağırlaştırılmış müebbet ve 328. madde uyarınca da “siyasal ve askeri casusluk” suçlaması ile de 20 yıla kadar hapis cezası istendi. İfade ve savunmaların ardından mahkeme heyeti, duruşmayı 5 Şubat 2021 tarihine erteledi. Davaya, Danimarka ile ABD konsolosluk temsilcileri, İsveç konsolosu ve Almanya Büyükelçiliği temsilcisi katıldı.
‘SUÇLAMALAR ÇELİŞKİ HALİNDE’
Mahkeme başkanın iddianamedeki suçlamaları okumasının ardından Kavala’nın savunması alındı. Kavala, iddianamedeki suçlamaların hiçbirinin olgusal temele ve somut bir eyleme dayanmadığını ve suçlu olduğuna dair algı yaratılmaya çalışıldığını ifade etti. Beraat ile sonuçlanan Gezi davasının iddianamesinden alınan bölümlerin nesnel gerçeklik olarak kullanıldığını belirten Kavala, “Benim Gezi olaylarını önceden bildiğime, eylem talimatı verdiğime, şiddet olayına destek verdiğime dair hiçbir delil ve bulgu bulunmadığı halde bu suçlamalar yapılmıştır. İddianamedeki suçlamalar olgusal gerçeklerden kopuktur ve çelişki halindedir” dedi.
‘ASKERİ DARBELERE KARŞI ÇIKTIM’
“Hayatım boyunca askeri darbelere karşı çıktım. Hayat deneyimim, dünya görüşüm ve etik değerlerim darbeleri desteklememe izin vermez” diyen Kavala, iddianamede Adil Öksüz’ün ABD’ye gitmesiyle kendisinin Almanya’ya gidişinin denk gelmesinin temelsiz bir suçlama olduğunu belirtti.
‘AİHM KARARINA RAĞMEN TUTUKLU KALDIM’
Kavala savunmasını şu şekilde sürdürdü: “Benim yurtdışı seyahatlerim şeffaftır. Nerede kiminle görüştüğüm bellidir. Henri Barkey ile yoğun temasta olduğuma dair de hiçbir bulgu yoktur. Görüşme tespit edilmemesine karşın casusluk faaliyetlerinde bulunduğum iddia edilmiştir. Bunun için sivil toplum faaliyeti yürüttüğüm iddiası da olgusal temele dayanmamaktadır. İddianamede aleyhime olan delillerin hiçbiri casusluk suçlamasına dayanak değildir. Gerçeklikten bu kadar kopuk bu kadar tuhaf suçlamalarla AİHM kararına rağmen yıllarca tutuklu kalmam sıradan bir hak ihlali değildir. Bir tür manevi işkence haline gelmiştir. Umarım yurttaşların özgürlüklerime mahrum bırakan bu iddianame türünün son örneği olur.”
TANIKLAR DİNLENDİ
Kavala’nın savunmasının ardından tanık beyanlarına geçildi. İlk olarak beyanda bulunan Bayram Sinkaya, hakimin sorusu üzerine davaya konu soruşturmayı bilemediğini belirtti. Sinkaya, Henry Barkey’i tanıdığını, Büyükada’da yapılan bir toplantıda bulunduğunu, darbe girişimi ile ilgili kısa bir tartışma olduğunu, onun dışında kendi çalışmalarıyla ilgili konuştuklarını belirtti, Sinkaya, Kavala’nın müdafi avukatının “O gece Osman Kavala orada var mıydı” sorusuna Kavala’yı tanımadığı için onu gördüğünü hatırlamadığını ifade etti. 2’nci tanık Pınar Sinkaya, Bayram Sinkaya’nın eşi olması nedeniyle yanında olduğunu, uluslararası ilişkiler okuduğu için bahsi geçen toplantıya katıldığını, Barkey’i orada gördüğünü ve Kavala’yı tanımadığını ifade etti. 3’üncü tanık Cem Fadıl Bozkurt, İshak Alaton ile darbe teşebbüsü döneminde görüştüklerini, kendisinin hasta olduğunu, Henri Barkey’in o dönemde İstanbul’a gelip gittiğini ondan öğrendiği belirtti. Duruşmada 6 tanık dinlendi. 15 Temmuz 2016 tarihinde Büyükada’da yapılan Henri Barkey’in de bulunduğu toplantıya katılan ve toplantının yapıldığı otelde çalışanlardan oluşan tanıklar, Kavala’nın toplantıya katılmadığını, otelde bulunmadığını beyan etti.
AVUKAT AYTÖRE: BERAAT KARARININ RÖVANŞI
Duruşmaya 15 dakika ara verilmesinin ardından, Mahkemenin Avukatlara söz vermesi üzerine Avukat Deniz Tolga Aytöre, iddianamenin hukuka aykırı olduğunu ifade ederek, “İddianame siyasi bir manzume olarak kaleme alınmıştır. Sanık hakkında beraat verilen başka dosyalara ve delillere dayanarak hazırlanmıştır. Apar topar yazılmış, hiçbir hukuki dayanağı olmayan bu iddianame, Gezi dosyasında verilen beraat kararının rövanşı niteliğindedir” dedi.
‘ALGI VE KUMPAS VAR’
Aytöre, Dosyada Henri Barkey ile Kavala’nın görüştüğüne dair tanık veya delil olmadığını belirterek, “İddianamede sadece sanık aleyhine değil, sanık lehine de delil toplanması gerekir, ancak iddia makamı bırakın lehe delil toplamayı, lehe delilleri gizlemiştir. Bu iddianamede hukuki bir belgede yapılabilecek en büyük hata yapılmış, bir ağır ceza mahkemesi tarafından hukuka aykırı olduğu karara bağlanmış deliller iddianameye ek yapılmıştır” ifadelerini kullandı.
İddianame için suç duyurusunda bulucaklarını belirten Aytöre, “Niyet, algı, kumpas ne ararsanız var. İşiniz zor ancak bağımsız yargı için bu zorluğa katlanmalısınız. Osman Kavala’nın beraatini talep ediyoruz” dedi.
AVUKAT BAYRAKTAR: SOMUT DELİL YOK
Avukat Köksal Bayraktar ise savunmasında şöyle konuştu: “TCK’nın en önemli maddelerinden ikisi ile suçlanıyor ama neden suçlandığını iddianamede bulamıyorsunuz. Somut delil ve somut olgu yok. Tanıkların beyanlarına katılıyorum. Çünkü tanıklar 15 Temmuz gecesi yapılan toplantıya Kavala’nın katılmadığını açıkça söylemişlerdir. AİHM, teorik hayali hakları değil, infaz süreçleri de dahil pratik ve etkin hakları güvence altına almıştır. İhlal kararı savunmasında iki ayrı davadan farklı tutukluluk olduğu söyleniyor ancak bu AİHM kararlarına göre bütüncüldür. Osman Kavala hakkında 38 aydır devam eden bu ihlale son verilerek, serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Avukat Reha Boduroğlu ise savunmasında, ” Osman Kavala’ya uygulanan bir yargı tacizidir. Hatta yargı tacizini de aşmıştır. Bir işkence söz konusudur” dedi.
DURUŞMA ERTELENDİ
İfade ve savunmaların ardından savcı açıkladığı mütalaasında Kavala’nın tutukluluğunun devamını ve Leyla Alaton’un tanık olarak dinlenmesini istedi. Mahkeme heyeti, kararları değerlendirerek, duruşmayı 5 Şubat 2021 tarihine erteledi.
MA