■ Politika’dan Yorum
10 Aralık 2020 Perşembe günü Türkiye medyası AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Bakü ziyaretini en öne çıkararak verdi. Sanki ülkede her sorun çözülmüştü de işimiz Bakü’deki “Zafer Günü” kutlamalarına kalmıştı. Kalabalık bir delegasyonla Bakü’ye sadece Erdoğan intikal etmedi. Karabağ zaferinin kutlandığı askeri resmi geçit töreninde Bolu Dağ Komando Taburu askerleri de yer aldılar.
Neydi, Türkiye açısından bu kadar önemli olabilecek olay? Her halde önemi vardı ki, 44 gün süren Azerbaycan – Ermenistan savaşına Antep ve Hatay havalimanlarından TSK’ya ait nakliye uçakları ile sayıları sekiz bin olduğu söylenen IŞİD mensubu çete taşındı. Ülkede savaş propagandası ayyuka çıktı. Gökdelenler, İstanbul’daki yeni TV kulesi, köprüler, billboardlar ışık marifetiyle Azerbaycan ve Türkiye bayrakları ile süslendi. Sokak satıcıları meydanlarda Türkiye bayrakları ile Azerbaycan bayrakları sattı. Araç konvoyları oluşturuldu, zafer marşları çalındı.
Habertürk “Türk dünyası için tarihi zafer” manşeti atarken, sözde muhalif Sözcü gazetesi “Bakü’de tarihi gün” manşeti ile yayınlandı. Aralarındaki farkı bulmak için mikroskopla araştırma yapmak gerekir. Ve asıl baklayı yine Anadolu Ajansı ağzından çıkardı. “Nahçıvan koridoru ile Türkiye-Orta Asya hattı kurulmuş olacak”. İşte bu! 100 yıldır Turan hayaliyle yaşayan, Türk-İslam Sentezi doktrininin en önemli köşe taşı olan hedefe bir adım daha yaklaşılmış oldu. AKP ile MHP arasındaki ortaklığın birden fazla nedeninin en önemlilerinden biri de bu değil miydi? Şimdi anlaşılıyor mu MHP destekli AKP-Saray Rejiminin sözde Karabağ için verilen savaşa neden bu kadar kilitlendiği…
Coğrafya bilgimizi biraz kurcalarsak veya günümüz teknolojisinden yararlanarak internette haritaları biraz karıştırırsak Nahçıvan koridoru sayesinde Türkiye’nin Azerbaycan, oradan Hazar denizi üzerinden Kazakistan, oradan da Özbekistan, Türkmenistan, Tacikistan, Kırgızistan, Moğolistan ve hatta Türk faşistlerinin “Doğu Türkistan” olarak adlandırdıkları ÇHC’nin Sincan-Uygur Özerk Bölgesi’ne kadar uzandığını göreceğiz. İşte, Karabağ için verilen savaşın Türk faşistleri için bu derece önemi vardı. Onun için de bir aydan fazla bir süre boyunca bütün propagandalarını bu konuya kilitlediler.
Tabii ki, böyle bir “zafer” ülkede ekonomi yerle bir olmuş, siyaset tıkanmış, rejim çatırdamaya başlamışken, MHP’ye ve AKP’ye sırtını dönen seçmeni geri kazanmak için bulunmaz bir fırsat. Doğal olarak bu fırsatı seçmen oyuna çevirmek, kaybedilen mevzileri geri kazanmak açısından bu kadar kilitlenmeye değerdi onlar açısından. Tabii, iş bununla bitmiyor. İşi tesadüfe bırakmamak için milliyetçi ve Turancı propagandanın bu kadar yükseldiği dönemde paralel olarak Kürt halkına da öldürücü darbelemeleri sürdürmek gerekiyordu. O nedenle, ülkenin her yerinde Kürt halkına ve onların siyasal temsilcilerine karşı baskı ve tutuklamalar had safhaya ulaştırıldı. Ne de olsa, yaratılan milliyetçi ve ırkçı atmosferi sonuna kadar kullanmaları gerekiyordu.
Tabii ki, işleri kolay değil. Nahçıvan koridorunu Rusya kontrol edecek. Rusya da Türk faşistlerinin Turancı emellerine çok sıcak bakacak bir devlet değil. Ama buna rağmen kısa vadede ülkede yanan ateşi biraz olsun kendi lehlerine çevirmek için bu kadar hayal görmek de neden onların züğürt tesellisi olmasın?