25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü 1999 yılında itibaren tüm dünyada kadınlar tarafından eylemlerle karşılanıyor. Türkiye ve Kürdistan’da da erkek-devlet şiddetine karşı verilen mücadele 25 Kasım’da en güçlü ve örgütlü biçimiyle sokağa taşınıyor.
Kadın Cinayetlerini Önleyeceğiz Platformu’nun (KCDP) verilerine göre, yılın 10 ayında 343 kadın katledildi, 207 kadın şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi. JINNEWS’in 9 aylık çetelesine göre ise, 273 kadın katledildi, 148 şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi. Koruyucu mekanizmaları işletmek yerine kadın kazanımlarına saldıran AKP-MHP iktidarı, cezasızlık politikasıyla şiddeti sistematik hale getirirken, mücadele veren kadınlar gözaltı, tutuklamalarla hedef alındı.
25 Kasım hazırlıklarının başlatıldığı merkezlerden İstanbul’da bu yıl “Mücadelemiz birbirimiz için, biz hayatı istiyoruz” şiarıyla alana çıkılacak. 25 Kasım Kadın Platformu’ndan Gamze Çetintepe, erkek-devlet şiddetine karşı kadın mücadelesinin önemine dair değerlendirmelerde bulundu.
‘HAYATI İSTİYORUZ’
Şiddet ve kadın cinayetlerinin bu kadar arttığı bir dönemde “yaşamak istiyoruz” sesini tekrar yükselteceklerini belirten Çetintepe, başta yaşam olmak üzere en temel haklarının saldırı altında olduğunu söyledi. Çetintepe, “Bu saldırılara karşı ‘hayatı istiyoruz’ diyeceğiz. Ev içinden kamusal alana, bakım emeğinden iş yerlerinde ücretli emeğimizin sömürülmesine; erkeğin fiziksel, psikolojik, cinsel ve ekonomik şiddetine kadar pek çok şiddet türüne karşı haklarımızı, bedenimizi, emeğimizi, özgürlüğümüzü, hayatımızı savunmak için mücadele veriyoruz. Bu mücadeleyi birlikte vermemiz gerektiğini de biliyoruz. Birlikte kazanabileceğimizi biliyoruz, o yüzden bu sen ‘Mücadelemiz birbirimiz için ve biz hayatı istiyoruz’ diyoruz” diye belirtti.
BİR ARAYA GELME VE POLİTİKA ÜRETME
Öncelikli olarak şiddetin kaynağını, hangi yollarla yöneltildiğini tanımlayabilme ve teşhir etmeye ihtiyaç olduğunu dile getiren Çetintepe, “Buna karşı neler yapabileceğimiz üzerine hep birlikte konuşmak, karşı politikalar üretebilmek, siyaset yapabilmek, hak arayabilmek gerekiyor” dedi. Kadınların hak arama mücadelesinin kısıtlandığı bir dönemde olduklarını vurgulayan Çetintepe, “Mümkün olduğunca fazla, sık bir şekilde bir araya gelebilmeyi önemsiyoruz. Kadınlar şiddetin ilk anından gittikleri karakol, savcılık ve mahkemelere kadar bir erkek yargısı ve cezasızlık politikasıyla karşı karşıya. Bunları görmek ve ‘6284’ü, İstanbul Sözleşmesi’ni uygula’ demek bizim için çok önemli. Çeşitli bahaneler sunuluyor, ‘madde bağımlısıymış zaten’, ‘hastaymış’ gibi başka yerlere atfedilmeye çalışılıyor şiddet. Erkeklerin kadınlara uyguladığı şiddetin tek nedeninin patriyarka olduğunu söyleyerek, bu kapsamda buluşmak için çabalıyoruz” ifadelerini kullandı.
25 KASIM’DA TAKSİM’E
Birçok kadın ve örgütten oluşan 25 Kasım Kadın Platformu’nun çalışmalara başladığını hatırlatan Çetintepe, Kadıköy, Mecidiyeköy, Esenyurt ve Üsküdar başta olmak üzere pek çok ilçede bildirileri dağıtımına başladıklarını aktardı. Çetintepe, şöyle devam etti: “Üniversitelerde de sözümüzü büyütmek ve yaymak için bildiri dağıttığımız noktalar var. Bunun dışında mahpus kadınlara kart gönderme etkinliğimiz var. Takvimimizi de sosyal medya hesaplarımızdan paylaştık. 25 Kasım’dan önce pankart ve döviz hazırlamak için de buluşacağız. Bu şekilde hem birbirimizi görerek ve güç alarak hem de kadınlara farklı biçimlerde ulaşmaya çalışacağımız etkinliklerimiz olacak. Bu 25 Kasım’da Taksim Tünel’de buluşarak yürüyeceğiz. Taksim, kadın mücadelesiyle bütünleşen kıymetli bir alan. Kendini yalnız hisseden, bir arada olmak isteyen, hem kendisi hem bütün kadınlar için mücadele vermek isteyen tüm kadınları ve LGBTİ+’ları 25 Kasım’da Taksim’e bekliyoruz.”
Yeşim Tükel / MA