Kurak geçen kış aylarının ardından İzmir’deki barajların doluluk oranları kentte susuz bir yaz geçeceğini gösteriyor. İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü’nün (İZSU) güncel verilerine göre; İzmir’e su sağlayan 6 barajdan yalnız 1 tanesinin aktif doluluk oranı yüzde 50’nin üzerindeyken; bir barajdaki su miktarı ise yüzde 2 civarında. Verilere göre Tahtalı Barajı’ndaki su seviyesi geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 50’den fazla eksildiği kaydedildi. Yine bilim insanları ve İzmir Büyükşehir Belediyesi de susuzluğa dikkat çeken açıklamalar yaparken, Çeşme ilçesinde birçok kısıtlama getirildi. Çeşme Belediyesi Emir ve Yasaklar Yönetmeliği’ne “Su Tasarrufu Tedbirleri” başlığı altında evin önünü yıkamaktan, araba ve halı yıkamaya kadar yasaklar getirdi. Yine Seferihisar Belediyesi de plajlardaki duşları kaldırırken, turizm sezonu ile birlikte ciddi bir susuzluk tehlikesi bulunuyor.
SUSUZLUĞUN NEDENİ MADEN OCAKLARI
Konuya dair Halkların Demokratik Kongresi (HDK) İzmir Ekoloji Komisyonu Üyesi Erol Çırak ile konuştu. Dünyanın iklim krizi ve kuraklık sorunu ile karşı karşıya olduğunu ifade eden Çırak, krizle beraber su sorununun en başat sorun olarak ortaya çıktığını aktardı. Ormanların, yağışın en çok toplandığı alanlar olduğunu ve ormanlık alanların azalmasıyla yağışın, tatlı su kaynaklarının azalmasına sebep olduğunu kaydeden Çırakı, “Yoğun bir şekilde verilen madencilik ruhsatları da susuzluğa neden oluyor. Muğla Akbelen’de yapılan kömür madenciliği ile 7-8 yıldan beri milyonlarca ağaç kesildi. Akbelen Ormanı o bölgenin çok önemli su toplayan havzasıdır. Bodrum’un su kaynağı orada toplanıyor. Bodrum’un su ihtiyacı bugünden başlamıştır. Keza Kaz Dağları’nda yine maden için sayısız ağaç kesilmiştir. Bu da yakın zamanda susuzluk olarak karşımıza çıkıyor. Küresel ısınma, özellikle Akdeniz ikliminde olan ülkelerde belirgin bir hal aldı. Türkiye’nin büyük bir kısmının Akdeniz iklim çevresinde olması nedeniyle bu sorundan doğrudan etkileniyor. Küresel ısınmanın devam etmesi ile gıda kıtlığına da sebep olacak bir unsur olarak karşımıza çıkıyor” dedi.
‘TATLI SU KAYNAKLARI TELEF EDİLİYOR’
İzmir’in Çeşme ilçesinin, baraj doluluk oranlarının açıklanmasıyla 30 günlük suyunun kaldığını anımsatan Çırak, belediyenin Çeşme halkı için getirdiği kısıtlamaların bireysel olarak yeterli olmayacağını vurguladı. Çırak, “Susuzluk kuraklık ve ölümü ifade eder. Bunun çözümünün bireysel çözümlerle olmayacağı çok açıktır. Ama göz ardı da edilmemelidir. Organize sanayi bölgelerinde kontrolsüz bir su kullanımı var. Bu ne demek? Yerüstü tatlı su kaynaklarımız telef edildiği gibi yeraltı su kaynaklarımız da kontrolsüz bir şekilde telef edilmektedir. Burada esas çözüm tatlı su barajlarının, toplama su barajlarının arttırılması. Bugün İzmir su fukarası bir ildir. Aynı şekilde Türkiye’de öyle bir ülkedir” diye belirti.
BARAJ YERİNE MADEN YAPILDI
Çırak, İzmir’de su kuraklığının önünü almak amacıyla 1994’te başlatılan çeşitli baraj projelerinin olduğunu anımsattı. Tasarlanan projelerin yerine maden projelerinin koyulduğunu söyleyen Çırak, “Yapılması planlanan Çamlı Barajı yapılmamıştır ve 2011’den beri altın madeni işletilmektedir. Maden yerine açılacak Çamlı Barajı 300 bin kişinin su ihtiyacını karşılayabilecek potansiyelde. Ancak hala maden için kapasite artırımı yapılmak isteniyor. İzmir’in suyu Gördes’ten getiriliyor. Üstelik o baraj su tutmayan bir baraj. Bu nedenle pahalı suyu İzmir içiyor ve bu katlanıla bilinir bir şey değildir” dedi.
‘SU DOĞRU VE İKTİSATLI KULLANILMALI’
İzmir’in su sorununun çok ciddi bir seviyeye ulaşmadan acilen baraj yapımına engel madenciliğin son bulması gerektiğini vurgulayan Çırak, “Bize altın gerekli değil. Su altından daha değerlidir. Bunun için ilgililere buradan en büyük talebimiz, İzmir’de yaşamın devamı için suyun temini, su kaynaklarının arttırılması, koruması ve ivedilikle Çamlı Barajı’nın tamamlanması gerekiyor” diye konuştu. Çırak, suyun yaşamsal olduğuna dikkat çekerek doğru ve iktisatlı kullanımı yönünde çağrı yaptı.
MA
