Milyonlarca sağlık çalışanı 10-17 Aralık İnsan Hakları Haftası’na temel haklarında mahrum bırakılarak günü karşıladı. Koronavirüs (Kovid-19) enfekte olma durumu bir kişiye göre 10 kat daha fazla olan sağlık emekçilerinin izin, ücretsiz izin, istifa ve emeklilik hakları ellerinden alındı, ödenmeyen ve eşitsiz ödenen ek ödemelerle çalışma barışları bozuldu. Salgın sağlık emekçilerin maruz kaldığı hak ihlallerini Çankırı Devlet Hastanesinde hekim olarak çalışan Ankara Tabip Odası (ATO) İnsan Hakları Komisyonu Üyesi Dr. Benan Koyuncu değerlendirdi.
Salgından önce de sağlık emekçilerin hak ihlallerine maruz bırakıldığını ifade eden Koyuncu, “Performans sistemi, sağlıkta şiddet ile mücadele eden sağlık emekçileri tükenmenin eşiğindeydi. 2016’dan sonra ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) ile binlerce sağlık emekçisi ihraç edildi, kendilerini savunmalarına izin bile verilmedi. Güvenlik soruşturmaları nedeniyle mesleğe adım atmak isteyen yüzlerce meslektaşımız keyfi olarak engellendi” diye belirtti.
‘TÜKENDİK ÇIĞLIĞIMIZ DUYULMUYOR’
Salgınla birlikte sağlık emekçilerinin yaşadığı hak gasplarının katlandığına vurgu yapan Koyuncu, “Tükenmenin eşiğinde olduğumuz bir dönemde, haksızlıkları ile boğuşurken pandemiyle yüzleştik. Yoğun bir şekilde çalışmaya başladık, kimi arkadaşlarımız ikinci kez enfekte oldu. İzin, emeklilik, atama gibi birçok hakkımızı kullanamıyoruz, hak ihlalleri yoğun bir şekilde devam ediyor. Sağlık emekçileri hak ihlallerine karşı çığlık atıyor ‘tükendik’ diyor ancak kimse duymuyor. Yoğun bakımlar doldu, servisler bir yoğum bakım haline getiriliyor, hastanelerin spor salonlarında bile hasta bakılmaya başlandı” diye konuştu.
Sağlık emekçilerinin izin haklarını kullanmamalarından kaynaklı psikolojik olarak etkilendiklerinin altını çizin Koyuncu, “Haklarımız var ama biz onları kullanamıyoruz, dinlenmek herkesin hakkı ama biz dinlenemiyoruz” dedi.
‘KOL, KAFA GÜCÜ DEĞİLİZ’
Mevcut sağlık sistemi içinde sağlık emekçilerinin kol, kafa gücü olarak görüldüğüne vurgu yapan Koyuncu, şunları söyledi: “Kovid-19 130’dan fazla ülkede meslek hastalığı sayılırken Türkiye’de sayılmıyor. Bu şekilde davrandıkları için Kovid-19’un meslek hastalığı sayılmasını istemiyorlar. Düzenli testler yapılmıyor, kullandığımız ekipmanlar kaliteli değil buna karşı ses çıkarmamızı da engellemeye çalışıyorlar. Biz kol, kafa gücü olmak istemiyoruz bizler sağlık emekçisiyiz.” Sağlık çalışanlarının “İnsan Hakları Günü”ne ödenmeyen ve eşitsiz ödenen ek ödemeler nedeniyle iş barışları bozulmuş bir şekilde girdiğine değinen Koyuncu, hak kayıplarına karşı ek ödeme yapılacağı açıklandığını ancak eşitsiz ödemelerle birlikte çalışma barışının bozulduğunu söyledi.
‘KADINLAR DAHA FAZLA HAK GASPINA UĞRADI’
Kadın sağlık emekçilerinin salgın döneminde iki kat daha fazla hak gaspına maruz bırakıldığına vurgu yapan Koyuncu, “Hala toplumsal olarak ev işlerinin sorumluluğu kadınların üstünde olduğu için kadın sağlık emekçileri iki kat daha fazla etkilendi. Kreş ve okulların kapalı olmasından kaynaklı çocuk bakımı da kadınları omuzuna yüklendi. Çalıştığı hastanede iş yükü artan kadınların evde de iş yükleri arttı” dedi.
‘TAM KAPANMA SAĞLANMALI’
Biran önce gerekli tedbir ve önlemler alınarak, tam kapanmanın sağlanması gerektiğini ifade eden Koyuncu, sağlık emekçilerinin de işlerinden olma korkusu ile seslerini tam olarak yükseltemediğini belirtti. Koyuncu, şunları söyledi: “Bu moral bozucu ancak ben tabip odasında mücadele eden bir hekim olarak bunun yıkılacağını, umutsuz havanın dağılacağını düşünüyorum. Umutsuzluğa son vermek için örgütlü gücümüzü büyütmemiz lazım.”
Emrullah Acar / MA