İngiltere Kraliyet Donanması’nın 1982 Falkland Savaşı’ndaki sembol gemilerinden HMS Bristol, aktif görevini tamamladıktan sonra son yolculuğuna çıktı. 1969’da suya indirilen ve 48 yıl boyunca görev yapan savaş gemisi, 2020’de hizmet dışı bırakılmıştı. İngiltere Savunma Bakanlığı tarafından törenle uğurlanan HMS Bristol, şimdi sökülmek üzere İzmir Aliağa’daki Gemi Söküm Tesisleri’ne gönderildi. Ancak uzmanlara göre bu gelişme, çevre ve halk sağlığı açısından ciddi tehditler barındırıyor.
Yusuf Körükmez’in Cumhuriyet’te yayımlanan haberine göre, EGEÇEP Eş Sözcüsü Avukat Arif Ali Cangı, geminin gönderildiği Aliağa’daki söküm tesislerinin hâlâ çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) raporundan muaf olduğunu belirtti. “Bu, Türkiye’nin başkalarının çöp haline gelen deniz taşıtlarının çöplüğü haline getirildiğinin somut bir göstergesidir. Aliağa’da oluşan kirlilik sadece Türkiye’yi değil, tüm dünyayı etkiliyor,” diyen Cangı, İngiltere ve Avrupa ülkelerinin bu yollarla kendi atık yüklerinden kurtulduğuna dikkat çekti.
Cangı ayrıca, gemi söküm tesislerine dair açtıkları davaların idari yargı tarafından süre gerekçesiyle reddedildiğini, Danıştay’ın da bu kararı onayladığını söyledi. “Şu anda Anayasa Mahkemesi’ne başvurduk. Ancak hukuki süreçler devam ederken çevresel ve toplumsal zararlar artıyor,” diyerek sürece tepki gösterdi. İngiliz çevre örgütlerine de çağrıda bulunan Cangı, bu hukuksuzluğa karşı uluslararası dayanışma beklediklerini ifade etti.
Aliağa Belediyesi’nin bölgedeki denetimleri ise tehlikenin boyutunu gözler önüne seriyor. TOKİ’den devralınan gemi söküm alanında yapılan incelemelerde, 15 bin ton tehlikeli atığın vahşi depolama yöntemiyle tutulduğu tespit edildi. Konuyla ilgili konuşan Asbest Söküm Uzmanları Derneği Başkanı Mehmet Şeyhmus Ensari, Avrupa Birliği normlarına aykırı koşullarda söküm yapıldığı için bu gemilerin Türkiye’ye gönderildiğini vurguladı. Ensari, “Ne çevre korunuyor ne de işçi sağlığı. Tek kriter maliyetin düşüklüğü,” dedi.
İzmir Gemi Söküm Koordinasyon Kurulu da Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na yazılı başvuruda bulunarak geminin tehlikeli madde envanter raporları başta olmak üzere gerekli belgelerin kamuoyuyla paylaşılmasını talep etti. Ancak yetkililerden henüz bir açıklama yapılmadı.
Türkiye’nin Avrupa’nın zehirli atık limanı haline getirildiğine dair eleştiriler her geçen gün artarken, çevre ve yaşam savunucuları Aliağa’daki bu ‘sessiz felakete’ karşı toplumsal duyarlılık çağrısında bulunuyor.
HABER MERKEZİ