Bugün kanın akmaya devam ettiği Ortadoğu’ya dönük planların ilk adımı olarak, uluslararası güçler tarafından kurgulanan bir komployla 15 Şubat 1999 yılında Türkiye’ye teslim edilen PKK Lideri Abdullah Öcalan, 21 yıldır İmralı Adası’nda özel olarak inşa edilen Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutuluyor. Burada daha sonra Guantanamo’ya örnek oluşturan ince politikalara maruz kalan Öcalan’a dönük tecrit, 2020 yılında daha da ağırlaştırıldı. Bu yol izlenirken eskiyle kıyaslandığında hiçbir hukuki kılıfa büründürülmeye dahi gerek duyulmadı.
Müvekkilleri ile görüşmek için yıl içerisinde 93 kez başvuru yapan avukatlarının bu başvurularından 25’i, Öcalan’a verilen “disiplin cezaları” gerekçe gösterilerek reddedildi. Diğer başvurulara ise ne olumu ne de olumsuz yanıt verilmedi.
Yine yapılan 48 aile görüşü başvurusundan 7’si “disiplin cezası” gerekçesiyle reddedilirken, sadece 1 görüşme gerçekleşti. 40 başvuru ise yanıtsız bırakıldı.
Öcalan, sadece bir kez görüştürüldüğü ailesi ile 21 yıl aradan sonra ilk kez 27 Nisan’da, 20 dakikalık bir telefon görüşmesi yapabildi.
ÇIKAN YANGIN KAYGILARA NEDEN OLDU
27 Şubat’ta İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun İmralı Adası’nda yangın çıktığını açıklaması kaygıya yoldu. Asrın Hukuk Bürosu, müvekkilleri durumu hakkında bilgi sahibi olmak için İmralı’ya gitme başvurusu yaptı. Avukatların başvurusu reddedilirken, ailelerin görüşmesine izin verildi. Bunun üzerine 28 Şubat’ta İmralı’ya gitmeye hazırlandıkları sırada cezaevi idaresi tarafından aranan ailelere, görüşün iptal edildiği bilgisi verildi.
AİLELER İMRALI’YA GİTTİ
Hiçbir gerekçe gösterilmeden yakınları ile görüştürülmeyen aileler, tekrar başvuru yaptı. Başvurularının kabul edilmesi sonucunda aileleri, 2 Mart’ta İmralı’ya giderek Öcalan, Veysi Aktaş ve Ömer Hayri Konar ile görüşebildi.
‘ÜÇÜNCÜ YOL’ ÖNERİSİ
PKK Lideri, kardeşi Mehmet Öcalan’la yaptığı görüşmede Türkiye siyasetinde yaşanan kriz durumu konusunda değerlendirmelerden bulunup, iki kutuplu siyaseti aşma konusunda HDP’ye yönelik önerilerini dile getirdi. “Üçüncü Yol” stratejisini salık veren Öcalan, bu stratejiyi şöyle formüle etti: “Türkiye’de iki ayaklı bir masa var. Sizin oluşumlarınızın içerisinde sol hareketler de var. Ağırlıklı olarak Kürtler var. Diğer halklar da var. Siz de bir ayak olmak zorundasınız. Orada güç olacaksınız. Masa üçayaklı olursa düşmez. İki ayaklı masayı, sistem onu ne kadar korumaya çalışırsa da o sürekli yıkılmaya mahkumdur. Bunun için bizim oluşumumuz Kürtler, üçüncü ayaktır. Bu üçüncü ayağın oluşumu da büyüme ile olur.”
21 YIL SONRA TELEFONDA GÖRÜŞTÜ
Mart ayından itibaren görülmeye başlayan salgın, İmralı’ya dair kaygıları yeniden büyüttü. Hem avukatlar hem de ailelerin Bursa İnfaz Hakimliği’ne yaptıkları başvurular reddedildi. İmralı’ya götürülmeyen aileler, yakınları tarafından telefonla arandı. Öcalan, İmralı’ya konulduğu günden bu yana bu yönde hiçbir engel bulunmamasına rağmen, fiili olarak uygulanan telefonla görüşme hakkını 21 yıl aradan sonra ilk kez kullanabildi.
Savcılık makamına çağrılan kardeşi Mehmet Öcalan ile 20 dakika süreyle yaptığı görüşmede Öcalan, Federe Kürdistan Bölgesi’nde yaşanan gelişmeleri değerlendirdi. Öcalan, “Kürdü Kürde kırdırma politikası izleniyor ve bundan Kürtlerin hiçbir kazanımının olmayacaktır. Bu politika Türkiye halkının da çıkarına olmayacaktır. KDP’nin de YNK’nin de hiçbir Kürt hareketi, ‘İşte savaşırız bunun karşılığında bize devlet verirler’ gibi hesapların içerisine girmemeli. Bu ne kabul edilir ne de öyle olur. Kürtlerin birlik olması gerekiyor. Orada yaşayan insanların Kürt olduğu, olası akacak bir kanın altından kimse kalkamaz. Kürtlerin savaşa ve kana değil, barışa ve birliğe ihtiyacı var” yönünde mesajlar verdi.
1982 PROTOKOLÜ HATIRLATMASI
Neçirvan Barzani’nin babası İdris Barzani ile 1982 yılında imzalanan 10 maddelik protokolü hatırlatan Öcalan, protokol gereğince Kürtler arasında artık kan akmayacağı ve savaşın yaşanmaması gerektiğini belirterek, şu ifadeleri kullandı: “Talabani’nin de bu anlaşmadan haberi var. Bu anlaşma güncellenebilir. Neçirvan Barzani’ye, Mesrur Barzani’ye ve Talabani’nin çocuklarına selamlarımı iletin. Şunu bilsinler; Kürtlerin birliği olmazsa kimse Kürtler için bir şey yapmaz, kimseye güvenmesinler. Kürtler arasında kanın dökülmesi asla kabul edilemez; halk da biz de kabul etmiyoruz. Şayet ortada bir eksiklik varsa bunun diyalogla çözülmesi ve barışın geçekleştirilmesi gerekir. Kürtler artık bir yerde anlaşıp aralarında bir sorun varsa bunu diyalogla çözmelidirler. Bunu yapacak olanlar da Barzani ile Talabani aileleri ve Kandil’deki arkadaşlardır. Hem Kürt halkının hem de bizim beklentimiz Kürtler arasında artık kanın dökülmemesidir.”
CPT RAPORU
Yapılan telefon görüşmelerinden bu yana Öcalan ve adadaki diğer isimlerden hiçbir haber yok. Uygulanan tecrit politikalarına karşı avukatların başvurusu üzerine 6-17 Mayıs 2019’da İmralı Cezaevi’ne giderek incelemelerde bulunan Avrupa Konseyi İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT), hazırladığı raporu 5 Ağustos’ta açıkladı.
İmralı’da iyileşme olmadığı belirtilen raporda, tutsaklara ilişkin güvenlik koşulları ile temel insan hakları arasında bir denge oluşturulması gerektiği vurgulanarak, düzenli aile ve avukat ziyaretlerinin yapılabileceği “kalıcı bir sistem” oluşturulması önerildi.
YASAĞA DEVAM EDİLDİ
CPT, bu konuda Türkiye’den adım atmasını beklerken 23 Eylül’de Bursa 2’nci İnfaz Hakimliği tarafından 6 aylık ‘avukat görüş yasağı’ kararı alındı. Avukatlar alınan bu kararı görüşmek için 2 Ekim’de yaptıkları başvuruya verilen cevapta öğrendi. “Disiplin cezası” gerekçe gösterilerek alınan karara delil olarak ise, Öcalan’ın 2005 ve 2009 yılları arasında verilen hücre cezaları ile yine 2009 yılında savunmasının devamı olarak AİHM’e sunduğu 156 sayfalık “Yol Haritası” gösterildi. Avukat yasağının hemen ardından aile görüşü ve 21 yıldır sadece bir defa yapılan telefon hakkı da yasaklandı.
İMRALI TÜRKİYE’NİN FOTOĞRAFI OLDU
İmralı’da kendisini bu şekilde gösteren tecrit, bugün Kürt sorunu özelinde sürdürülen siyasetinin beslediği savaş politikalarının sonucu olarak hem ekonomik, hem hal ve özgürlüklere yönelik getirilen kısıtlamalar ile tüm Türkiye’ye yayılmış durumda. Tüm ülke yurttaşları farklı biçimlerde etkiyen tecride son verilmesi konusunda birçok kampanya başlatılıp, yine gerçekleştirilen eylem ve etkinliklerle Öcalan’ın özgürlük koşullarının sağlanması talebi dile getirildi.
AÇLIK GREVİ BAŞLATILDI
Bu yönlü atılan son adım ise, cezaevlerindeki binlerce PKK ve PAJK’lı tutuklu tarafından başlatılan açlık grevi oldu. 27 Kasım’da başlatılan açlık grevleri bugün süresiz-dönüşümlü olarak devam etse de, tutukluların taleplerinin karşılıksız bırakılması halinde eylemlerini süresiz-dönüşümsüz açlık grevine çevirecekleri uyarısında bulunmuş olması, Öcalan’a dönük tecridin yeni yılın ana gündemlerinden biri olmayı sürdüreceğinin de göstergesi durumunda.
İMRALI’NIN BİR YILI
İmralı tecridine dair yıl içerisinde şu gelişmeler yaşandı:
* 31 Ocak – HDP Milletvekili Feleknaz Uca, Öcalan’a uygulanan tecridi Meclis gündemine taşıyıp, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’e İmralı’da uygulanan tecridin hukuki dayanağını sordu.
* 15 Şubat – Uluslar arası komplosunun 21’nci yıl dönümünde dünyanın dört bir yerinde sokağa çıkan milyonlar tecridin sonlandırılmasını ve Öcalan’ın özgürlüğünü istedi.
* Türkiye’ye gelen Uluslararası Barış Heyeti üyeleri, bulundukları temas ve yaptıkları açıklamalarla İmralı’da görüşmelerin kesilmesinin kaygı verici olduğunu söyledi. Adalet Bakanlığı ile görüşmek isteyen heyete yanıt verilmedi.
* 25 Şubat – Asrın Hukuk Bürosu avukatları, İmralı’daki müvekkillerinin aile ve avukatlarıyla görüştürülmemesine ve haberleşme hakkının ihlali ile iletişim araçlarının ortadan kaldırılmasına ilişkin Avrupa Konseyi’ne bağlı İşkenceyi Önleme Komitesi’ne (CPT) başvuruda bulundu.
* 27 Şubat – İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İmralı Adası’nda yangın çıktığını açıkladı.
* 28 Şubat – Çıkan yangın sonrası yakınlarıyla görüşmek üzere İmralı’ya gitmek için yola çıkan aileler, görüşmenin iptal edilmesiyle geri döndü.
* 2 Mart – Aileler başvurularının kabul edilmesi ile İmralı’ya giderek yakınları ile görüştü.
* 27 Nisan – Koronavirüs (Kovid-19) salgından kaynaklı kamuoyunda oluşan kaygılar ve tepkiler üzerine Öcalan ve İmralı’daki diğer tutuklular aileleri ile telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Öcalan, bu hakkını 21 yıl sonra ilk kez kullanabildi.
* 1 Haziran – İngiltere’deki işçi sendikaları tarafından PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için 2016 yılında başlattığı kampanyaya 30 bin müzisyeni temsil eden Müzisyenler Sendikası (Musisians Union-MU) da dahil oldu.
* 19 Haziran – Avukatları, İmralı’daki tutuklularla ilgili hukuka aykırı kararlar ve gerekçelerle uygulanan iletişim yasaklarına ilişkin Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurdu.
* 16 Temmuz – Britanyalı sendikaların başlattıkları “Freedom for Öcalan (Öcalan’a özgürlük)” kampanyası kapsamında online miting düzenledi.
* 22 Temmuz – AYM, yapılan başvuruya “Başvurucuların yaşamlarına ya da maddi veya manevi açıdan yönelen ve derhal tedbir kararı verilmesini gerektiren ciddi bir tehlikenin bulunduğu söylenemez” gerekçesiyle reddetti. Avukatlar
* 29 Temmuz – Avukatlar AYM’nin ret kararı üzerine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurdu.
*5 Ağustos – CPT, 6-17 Mayıs 2019 tarihlerinde İmralı Cezaevi’ne yaptığı incelemelere dair raporunu açıkladı.
* 6 Ağustos – Asrın Hukuk Bürosu, CPT ve uluslararası insan hakları kurumlarına İmralı işkence sisteminin sonlandırılması için sorumluluk alma ve daha etkili mekanizmaları hayata geçirme çağrısı yaptı.
* 12 Eylül – Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması amacıyla “Tecride, faşizme, işgale son özgürlüğü sağlama zamanı” şiarıyla hamle başlattı.
* 2 Ekim – HDP, DTK, DBP ve TJA, Diyarbakır’da yaptıkları ortak açıklama ile “Birliği kuralım, tecridi kıralım, özgürlüğü sağlayalım” kampanyası başlattı.
* 2 Ekim – İmralı’daki tutuklular hakkında 6 aylık ‘avukat görüş yasağı’ kararı alındığı anlaşıldı.
* 7 Ekim – Avukatlar, 6 aylık avukat görüş yasağına karşı Bursa 1’nci İnfaz Hakimliği ve 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’ne yaptığı itiraz “usul ve yasaya aykırı bir yön görülmediği” gerekçesiyle reddedildi.
* 10 Ekim – Avukat görüş yasağının ardından Öcalan ve diğer tutuklular hakkında 6 aylık ‘telefon görüş yasağı’ kararı alındı.
* 23 Ekim – Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) Daimi Komitesi, Türkiye’ye ilişkin İzleme Komitesi’nin raporunu onayladı. Daimi Komite’nin kabul ettiği raporda, “Türk makamları herhangi bir ek gecikme olmaksızın CPT’nin 2016 raporunu yayınlamasına onay vermesi ve İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde dış dünya ile tüm bağlantıları kesilen Öcalan’ın ve diğer tutukluların durumuna ilişkin CPT’nin dile getirdiği tüm tavsiyeler hayata geçirilmeli” denili.
* 29 Ekim – Almanya Sol Parti Milletvekili Gökay Akbulut, İmralı tecrit sistemini Federal Hükümetin yanıtlaması talebiyle verdiği soru önergesi verdi. Önergeye yanıt veren Avrupa İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Michael Roth, Türkiye’de AK üyesi olarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS)’nin yükümlüklerini yerini getirmesini istedi.
* 27 Kasım – PKK ve PAJK’lı tutuklular Öcalan’a yönelik tecride karşı süresiz ve dönüşümlü açlık grevi eylemine başladı.
* 4 Aralık – Öcalan ve İmralı’daki diğer tutuklulara ilişkin verilen disiplin cezası ile ailelere ‘görüş yasağı’ getirildi.
Erdoğan Alayumat/ MA