Leyla Salinger isimli sosyal medya kullanıcısının 8 Aralık’ta yazar Hasan Ali Toptaş’ın tacizlerini ifşa etmesiyle başlayan süreç, cinsel maruz bırakılan birçok kadını harekete geçirdi. Kadınlar, çeşitli zamanlarda maruz bırakıldıkları cinsel saldırıları, failin kimliğini açıklayarak sosyal medya üzerinden açıklıyor. Kadınların, “metoo” etiketiyle yaptığı paylaşımlar devam ederken, dayanışma ve destek mesajları da öne çıkıyor.
Kadınların sürdürdüğü ifşaları bir “kırılma” anı olarak değerlendiren Toplumsal Hukuk Kadın ekibinden Avukat İlayda Doğa Karaman, ifşanın yeni bir durum olmadığını ancak Türkiye’de ilk defa bu kadar gündeme oturduğuna dikkati çekti.
SÜRECİN NEDENLERİ
Cinsel şiddete maruz bırakılan kadınların yaşadıklarını dile getirebileceği bir alan oluşmadığı için ifşanın ortaya çıktığını belirten Karaman, “Şiddet sistematik bir hale geldiğinde, hiyerarşik iktidar ilişkisi hakim olduğunda, yargı eksik kaldığında ya da kişinin talepleri karşılanmadığı noktada ifşa gibi bir yöntem karşımıza çıkıyor. Kadınların bu ifşaları yaparken uyguladıkları durum kendi savunma mekanizmalarını oluşturmaları ve yaşadıklarını bu şekilde dile getirmeleridir” dedi. İfşa hareketinin bu kadar büyümesinin nedenine ilişkin ise Karaman “Tetikleyen net olarak sadece şu ya da buydu diyemeyiz. Ama son dönemlerde İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme durumunun konuşulması, kadınların birçok alanda göz ardı edilmesi ve kadınlar açısından fırsat eşitliğinin sağlanamaması bizi bu noktaya getirdi” değerlendirmesinde bulundu.
‘DALGA DALGA BÜYÜDÜ’
Amerika’da başlayan “metoo” hareketinin güçlenerek bir dalga halinde sonunda Türkiye’de de etkisini göstermeye başladığını ifade eden Karaman, bunun biraz da ifşa edilen kişinin kimliğinin bilinir olmasıyla ilgili olduğunun göz önünde bulundurulması gerektiğini söyledi. Her ne kadar ünlü ve tanınmış isimler herkesin dikkatini çekse de birçok erkeğin ifşa edilmeye devam ettiğini kaydeden Karaman, “Cinsel şiddete maruz kalan kadınlar, artık son noktada ifşa yöntemini kullanıyor. Şu an karşılaştığımız ise tamamen infial yarattığı için bu kadar yüksek bir dozda görüyoruz. Bu giderek büyüyerek gelen bir dalga olduğu için kadınlar kendilerini birlikte daha güçlü hissettiğinden daha da büyüdü ve gündeme de oturdu. Tepki çekmesi gerekiyordu ve çekti de” ifadelerini kullandı.
İKTİDARIN SESSİZLİĞİ
İktidarın yaşanan süreci görmezden geldiğine vurgu yapan Karaman, “Çünkü alttan alta yaşanan bu olayların kendilerini sarsacağını, sistemleri içerisinde de patlaklar vereceğini, kendileri için bir tehlike yaratabileceğini hissediyorlar. Bu sessizlik aslında onların tepkisi” diye belirtti.
HUKUKİ DEĞERLENDİRMEDEN ZİYADE…
Yaşadığı cinsel şiddeti ifşa eden kadınların isterlerse şikayetçi olabileceklerine de işaret eden Karaman, şöyle devam etti: “Bu yaşanan ifşalar yargı sisteminde değişiklik yapılması ihtiyacını gözler önüne serdi. En hafifinden en ağırına kadar birçok cinsel şiddet eylemi ifşa edildi. Burada zaman aşımı uygulanacak durumlar olabilir ama uygulanmayacak durumlar da söz konusu. Çünkü çok ağır eylemlerden bahsediyoruz ve bunlar göz ardı edilerek, zaman aşımı uygulanabilecek durumlar değil. Bildiğimiz kadarıyla şu ana kadar kimsenin ifadesi alınmadı. Ama burada kadının beyanı esastır. Kadın şikayetçi olmak istediği taktirde gerekli işlemler, soruşturmalar başlayacak elbette. Fakat önemli olan bu ifşanın hukuki anlamda değerlendirilmesinden ziyade bu yaşanan olayın bize neyi gösterdiğine bakmak gerekiyor. Kadınlar yargı sisteminden bir medet bulamadıkları için böyle bir şey başlattılar. Ya da bulundukları iş yerlerinde bunu değerlendirebilecek bir sistem olmadığı için bu şekilde paylaşmayı uygun gördüler. Önemli olan noktanın bu olduğunu ve bu noktada değişiklik yapılması gerektiğini düşünüyorum.”
ATILAN İLK ADIM
Yaşanan ifşaları bir kırılma anı olarak gördüğünü kaydeden Karaman, devamla şu ifadeleri kullandı: “Kadın hareketi açısından da bir kazanım olacağını düşünüyorum. Çünkü hem yargı sisteminde hem de Türkiye’nin genel olarak kadına yönelik şiddete karşı bakış açısında, politik tutumunda değişiklere sebebiyet verebilecek bir düzeyde gerçekleşti bu hareket. Gerek kurumlar nezdinde gerek devlet nezdinde aynı zamanda meslek örgütlerinde cinsel şiddete yönelik olarak insanlar bir ‘dur’ dediler. Bir hareketlilik, eylemlilik planları geliştirmeye çalışıyorlar. Türkiye’de kadın hareketinin tarihine baktığımızda hep kazanımlarla bu noktaya geldik. Bunun da bize sağlayacağı birtakım kazanımların olacağını ve kadın hareketini daha da ileri taşıyacağını düşünüyorum.” Birçok kurumda kadına yönelik cinsel şiddetle mücadele için tutum belgelerinin hazırlandığını dile getiren Karaman, “Büyük bir kazanımla atılan ilk adımlar olarak görüyorum. Bunlar uygulamaya konulduğunda bize çok daha büyük kazanım olarak geri dönecek.”
Toplumsal Hukuk Kadın grubundan avukatlar olarak kadınların talep etmeleri halinde her türlü desteği vermeye hazır oldukların aktaran Karaman, “Kadınların hiçbiri yalnız değil ve yalnız olmadıklarını bilmesi lazım. Bizim verebileceğimiz en önemli mesaj; destek, dayanışma mesajıdır. Kendileri kanuni anlamda birtakım başvurularda bulunabilirler ve kadın hareketinin de bu süreçte avukatları olarak da onları yalnız bırakmayacağımızı her zaman dile getiriyoruz. Elimizden geldiğince de zaten destek olmaya çalışıyoruz” dedi.
Zemo Ağgöz / MA