AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun yetkilerini genişten ve derneklere kayyım atamanın önünü açan 43 maddelik “Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi” Meclis Adalet Komisyonu’nda kabul edildi. Bu hafta Genel Kurul’a getirilmesi beklenen teklife, Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) muhalefet şerhi düştü.
HDP teklifin getiriliş amacının demokratik hakları engellemek olduğunu vurguladığı şerhte, teklifin komisyona alelacele getirilmesinin iktidarın bu yönlü niyetini ortaya koyduğunu belirtti. Şerhte, teklifin derneklerin rutin olarak İçişleri Bakanlığı’nca her yıl denetleneceğini ve bu yetkinin bir “taciz” aracına dönüşeceğine dikkat çekildi.
Ayrıca denetleme yetkisinin bakanlık ve dernek denetçileri dışında polis, jandarma, bekçiler de dahil kamu görevlisi sıfatı taşıyan herkesin bu denetimi yapmasının önünü açtığına vurgu yapıldı. Şerhte, sivil toplumun tamamen ortadan kaldırılmak istendiğine yer verilerek, “Yani amaç, gerçekten kitle imha silahları ile uğraşmak değil, dernekler vakıflar sivil toplum kuruluşlarını hareketsiz bırakmaktır. Çünkü esasen BM’nin öngördüğü düzenleme birkaç madde ile yapılabilecekken iktidar 43 madde ile toplumu dizayn etme saikını ortaya koymuştur” denildi.
‘ÖRGÜTLENME ÖZGÜRLÜĞÜ ENGELLENİYOR’
Düzenlemenin Anayasa’ya aykırılık içerdiğine değinilen şerhte, Anayasa’nın 33’üncü maddesi ile güvence altına alınmış bir hak olan örgütlenme özgürlüğünü engellediğine dikkat çekildi. Dernek ve vakıf kurmanın da bu kapsamda olduğunun anımsatıldığı şerhte, “İçişleri Bakanı ve valiliklerin STK’lerin yönetiminde bulunan ve hakkında terör soruşturması açılmış isimleri görevden alabilmesi, derneğin faaliyetini geçici olarak durdurabilecek olması ve gerekli görürse yönetimlerine kayyım atayabilmesi, daha önce ceza almış ve fakat hakkında TCK-53 üncü maddesi uygulanmış olanların dernek organlarında yer alamaması gibi öngörülen düzenlemeler hem örgütlenme özgürlüğüne hem de Anayasa’nın 33. maddesine aykırıdır” ifadelerine yer verildi.
MAL VARLIĞINA EL KOYMA YETKİSİ
Düzenleme ile Cumhurbaşkanı’na verilen malvarlığına el koyma yetkisinin, herhangi bir mahkeme kararı olmadan uygulanabileceği için masumiyet karinesine aykırı olduğu belirtildi. Şerhte, yine bu yetkinin mülkiyet hakkının keyfi bir şekilde ihlal edilebileceğine değinildi. Şerhte, “Kanunilik ilkesine ve Anayasa’ya aykırı bir şekilde malvarlığına el koyma yetkisinin geniş bir yetkiyle Cumhurbaşkanlığına verilmesi hukuk devleti olma ilkesine aykırıdır” denildi.
ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİ
Teklifte, BMGK’nin kitle imha silahlarının yayılmasının finansmanının önlenmesine yönelik kararlarının uygulanması kapsamında denetim ve işbirliğinin sağlanması amacıyla Adalet Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurulu, Milli İstihbarat Teşkilatı’nın belirleyeceği üyelerden oluşan yeni bir Denetim ve İşbirliği Komisyonu’nun kurulması öngörülüyor.
HDP şerhte, bu maddenin özel hayatın gizliliğini ihlal ettiğine yer vererek, şu ifadelere yer verildi: “Birçok muğlaklık barındıran söz konusu maddede, hangi bilgi ve belgelerin kimler tarafından ve ne kadar süreliğine istenebileceği belirsiz bırakmıştır. İstenilen belgelerin gizliliğinin ne düzeyde saklı kalacağı noktasında endişeler barındırmaktadır yasa maddesi. Bankalar dahil denilerek yurttaşların hesaplarının en detaylı bir şekilde incelenmesine olanak tanıyacak olan bu düzenlemenin herkesi ‘terörist’ ilan edebilmenin bir diğer yolu olacağı da tartışmasızdır. Hakeza bankalardan kişi bilgilerine ve mevduat bilgilerine erişim yurttaşların hesaplarına el konulmasına dair uygulamaları da meşru kılacak ve hatta bankacılık sistemini dahi tehdit eden bir durum oluşacaktır.”
TOPLUMSAL DAYANIŞMA HEDEFTE
Düzenleme İçişleri Bakanlığı’nın talebi üzerine hakim kararıyla internet ortamında yardım toplanmasında içeriğe erişim engeli kararı verebilme yetkisi sağlıyor. Şerhte, bu durumun toplumsal dayanışmayı hedef aldığı yönünde eleştiri getirildi. Şerhte, “Son yıllarda acil hastalık (SMA’lı çocuklar vb.) durumları için kullanılan yardım kampanyalarının amacına ulaşmasını etkileyici özelliği ortadadır” denildi. İzinsiz yardım toplayanlara 5 bin liradan 100 bin liraya kadar para cezası öngörülürken, bu eylemin internet üzerinde yapılması halinde 10 bin liradan 200 bin liraya kadar para cezası uygulanacak.
YÜKÜMLÜLÜĞÜ İHLAL EDİLİYOR
Teklifte, suç gelirlerinin aklanmasının önlenmesi hakkındaki kanununda, “bildirim yükümlülüğü olanların” kapsamı genişletilerek “serbest avukatları” da ekliyor. Şerhte, bu maddenin Avukatlık Kanunu’nda sır salama yükümlülüğüne aykırı olduğu belirtilerek, “Müvekkil ile vekil arasındaki güven ilişkisi mesleğin özüne dairdir. Hal böyleyken mesleğin ruhuna aykırı vekil- müvekkil güvenini kıracak bu madde kabul edilebilir değil” denildi.
CHP: GÜÇ ZEHİRLENMESİ
CHP ise şerhte iktidarın “güç zehirlenmesi” yaşayarak “tek adam rejimi” altında otoriter bir anlayışla yasa teklifleri çıkardığını vurguladı. CHP de teklifin komisyona alelacele getirildiğine dikkat çekerek, teklifin sadece 6 maddesinin kanunun ismiyle ilgili olduğunu söyleyerek, 37 maddenin ise tekliften bağımsız olduğunu belirtti.
GRİ LİSTE TEHLİKESİ
Şerhte, Türkiye’nin, Mali Eylem Görev Gücü (FATF) tarafından 2019 tarihli raporunda karapara aklamanın, terörün finansmanının ve kitle imha silahlarının yayılmasının finansmanının önlenmesi konusunda “ciddi eksiklikler” tespit edilerek “Gri Liste (stratejik yetersizliği olan bölgeler)” ye alındığı anımsatılarak, “AKP iktidarının, düzenlemeyi hızla gündeme getirmesinin asıl nedeni, teklifin gerekçesinde ifade edilen karapara aklanmasının, terörizmin ve kitle imha silahlarının yayılmasının önlenmesine yönelik uluslararası kontrol mekanizmasına uyum amaçlı olmayan, ekonomiktir. İzlediği yanlış politikalarla Türkiye’yi içinden çıkılması zor bir ekonomik buhrana sokan, bu durumun sonuçlarından birinin de iktidardan düşmek olduğunu gören AKP iktidarı, teklifle, FATF’nin gri listene girme tehlikesini acilen bertaraf etme uğraşındadır. Ancak bu adımı bile yetersiz ve samimiyetsizdir” denildi.
‘YOLSUZLUK OLAYLARI GİZLENECEK’
Getirilen teklifte Türkiye’nin FATF’ın 12 nolu “Siyasi Nüfuz Sahibi Kişiler” başlıklı tavsiye kararıyla ilgili herhangi bir hüküm barındırmadığına dikkat çekilerek, “Bu tavsiye, yolsuzlukların önlenmesi ve tespit edilmesi bakımından büyük önem taşıyan, yerli ve yabancı siyasi nüfuz sahibi kişiler ile yakınları tarafından gerçekleştirilen işlemlere konu olan fonların ve malvarlığının mali kurumlarca yakından takip edilerek kaynağının tespiti için tedbir alınmasını gerektirmektedir. Tavsiyeye uyum sağlanmamış olması ülkemizde, siyasi nüfuz sahibi kişiler ve bunlarla bağlantılı kimselerin dahil olduğu yolsuzluk olaylarının ortaya çıkarılmasını zorlaştırmakta ve yolsuzluk kaynaklı fonların ekonomik sistem içinde aklanmasını kolaylaştırmaktadır” ifadelerine yer verildi.
YOLSUZLUK VE RÜŞVET OPERASYONU
Şerhte, 17-25 Aralık tarihinde yapılan yolsuzluk operasyonunda adı rüşvet, kara para aklama ve altın kaçakçılığına karışan dönemin bakanları Zafer Çağlayan, Muammer Güler, Egemen Bağış ile Rıza Sarraf ve Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan’ın olayına da değinerek şu ifadelere yer verildi: “Bu kapsamda FATF’in 7 ve 12 nolu tavsiyelerinin bugüne kadar uygulamaya geçirilmemesinin, İran yaptırımlarını kurduğu rüşvet ve kara para trafiği sistemi ile delen Rıza Sarraf’ın ve rüşvet verdiği kişilerin korunmasının amaçlandığı yönünde yorumlanmaktadır.
Zamanında gerekli adımlar atılmış olsaydı Rıza Sarraf’ın kara para trafiğinin ve rüşvet olaylarının önlenmesi ya da zamanında tespit edilmesi mümkün olabilecekti. Tüm bu gerçekler AKP iktidarının, pragmatist anlayışla hareket ettiğinin göstergesi olmanın yanı sıra içine düştüğü sıkışıklığının da resmidir. Teklifin alelacele Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sevki ve hızla yasalaştırılma çabası, kanun düzenlemeleri içinde önem açısından ilk sıralarda yer alan bütçe teklifinin, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda görüşüldüğü günlere denk gelmesinden de anlaşılmaktadır.”
‘HAK VE ÖZGÜRLÜKLER KISITLANIYOR’
CHP şerhte, ayrıca derneklere kayyım atama yetkisi verilmesi ve mal varlığına el konulması yetkisinin verilmesinin Anayasal güvencede olan hak ve özgürlükleri kısıtlar nitelikte olduğuna yer verdi.
Diren Yurtsever / MA