Federe Kürdistan Bölgesi’nde yurttaşlar 20 Ekim’de parlamento seçimleri için sandık başına gidecek. 2 yıldır ertelenen seçimlerde bazı yenilikler ön plana çıkıyor. Irak Federal Mahkemesi, 22 Şubat’ta parlamentodaki bileşenlerin kota sandalyelerini iptal ederek, 111 olan sandalye sayısını 100’e düşürdü. Mahkemenin kararıyla, Kürdistan Bölgesi Parlamentosu’nda “bileşenlere” tahsis edilen kota sandalyeleri kaldırılmış oldu. KDP de “bileşen” kotasının kaldırılması kararı üzerine seçimlere katılmama kararı aldı. Irak Yüksek Yargı Konseyi’ne bağlı Seçim Yargı Kurulu, 21 Mayıs’ta yeni bir karar aldı. 100 sandalyeli Kürdistan Parlamentosunda 5 sandalyenin Türkmen, Hristiyan ve Ermenilere ayrılmasına karar verdi. Seçim için propaganda süreci başladı. Seçimler yaklaştıkça Kürdistan Yurtseverler Birliği (YNK) ve KDP arasında rekabet de kızıştı. Gazeteci Amed Dicle, yaklaşan seçimleri ve olası ihtimalleri değerlendirdi.
“TÜRKİYE KONTROLÜ SAĞLAMAK İSTEDİ”
Seçimlerin ertelenmesinin temel nedeninin Türkiye’nin bölgede yürüttüğü askeri saldırılar olduğunu ifade eden Dicle, “Türkiye, Pençe-Kilit saldırıları ile Federe Kürdistan’da kontrol sağlamayı hedefledi. İlk altı ayda başarı elde edemediklerinde, seçimleri ertelemeyi tercih ettiler. Saldırılar sonlandığında seçim sürecine geçilmesi istendi. Ancak başarı sağlanmadı. Seçimlerin tekrar 20 Ekim’e kaydırılması, KDP’nin Türkiye ile girdiği yakın işbirliği ve bölgedeki askeri saldırıların başarısızlığından kaynaklıdır” dedi.
İKİ DİKKAT ÇEKİCİ GELİŞME
Bu parlamento seçimlerinde, önceki seçimlerden farklı olarak iki önemli gelişmenin dikkat çekici olduğunu kaydeden Dicle, “Birincisi, Bağdat’taki Federal Mahkeme’nin Erbil’deki Federe Kürdistan Bölgesi Yüksek Seçim Kurulu’nu iptal etmesi. Seçim süreci artık tamamen Irak Yüksek Seçim Komisyonu’nun kontrolünde yürütülecek. Bu durum özerkliğin zayıflaması anlamına geliyor. Daha önce seçimler Erbil’de organize edilirken, şimdi tüm yetki Bağdat’ta” diye konuştu. İkinci gelişmenin ise kota sisteminin kaldırılması olduğunu belirten Dicle, “Önceki seçimlerde 110 vekilden 11’i azınlık kotasıyla meclise giriyordu ve bu vekillerin çoğu KDP’ye yakın isimlerden oluşuyordu. Ancak bu sistemin iptali, KDP’nin seçimlere dair pozisyonunu yeniden değerlendirmesine yol açtı. KDP bu kararı büyük bir kayıp olarak görüyor. Çünkü bu sistem onlara parlamento içinde avantaj sağlıyordu. Bu kota KDP’nin itirazları ve diplomatik girişimleri sonucunda seçimlerin ertelenmesine neden oldu ve kota için ayrılan sayı 5 olarak belirlendi” şeklinde konuştu.
KDP VE AKP BENZERLİĞİ
KDP’nin seçim kampanyasında AKP’ye benzer bir strateji izleyerek sosyal tesislerin açılışlarını ön plana çıkardığına işaret eden Dicle, Hewlêr-Koye yolu gibi yıllar önce başlatılmış projelerin ise şimdi tamamlanmış gibi gösterildiğini ifade etti. Dicle, “KDP, ekonomik kriz ve Türkiye’nin askeri saldırılarını gündemden uzak tutarak, halkın bu konuları sorgulamasını engellemeye çalışıyor. Ancak ekonomik kriz, Federe Kürdistan halkının en önemli gündem maddelerinden biri. Yüksek işsizlik oranları, kamu çalışanlarının maaşlarının düzenli ödenmemesi ve derinleşen yoksulluk, KDP’nin tabanında da rahatsızlık yaratıyor. Bazı kesimler büyük bir lüks içinde yaşarken, peşmergeler maaşlarını bile alamıyor. KDP’nin üst düzey yöneticileri, servetlerine servet katarken, halk yoksulluk içinde hayatta kalma mücadelesi veriyor” dedi.
“YNK KATILIMI ARTIMAK İÇİN ÇABALIYOR”
KDP’ye karşı en büyük rakip olan YNK’nin seçim kampanyasında daha çok ekonomik kriz ve Türkiye’nin bölgedeki askeri müdahalelerine odaklandığını kaydeden Dicle, “YNK seçimlere geniş bir katılım sağlama çabası içindedir. YNK, Türkiye’nin etkisini kırmak için halkı sandıklara gitmeye teşvik ediyor. Çünkü Türkiye’nin desteğiyle KDP’nin kazandığı her seçim, Türkiye’nin bölgede daha fazla meşruiyet kazanması anlamına geliyor. YNK, aynı zamanda iç bölünmelere karşı da mücadele veriyor. Parti içindeki eski Eşbaşkan Lahur Şex Cengi, bağımsız olarak seçimlere katılıyor ve YNK’nin oy tabanından pay alması bekleniyor. Süleymaniye ve Halepçe gibi YNK’nin güçlü olduğu bölgelerde kampanyalar yoğun bir şekilde devam ederken, Hewlêr’de hangi partinin üstün geleceği hala belirsiz” diye konuştu.
“YNK’NİN KAZANMASI TÜRKİYE’YE DARBE OLACAK”
Seçimlerde kazanan partiyi seçime katılım oranının belirleyici olacağının altını çizen Dicle, katılım yüksek olmasının halkın KDP’nin Türkiye ile olan işbirliğine karşı duyduğu tepkinin büyüklüğünü göstereceğini ifade etti. Dicle, sözlerini şöyle sürdürdü: “Burada seçim güvenliği özellikle Duhok ve Zaxo gibi KDP’nin güçlü olduğu bölgelerde hala bir soru işareti. Türkiye’nin bölgedeki askeri varlığı ve operasyonları, seçim sürecinde güvenlik sorunlarını artırıyor. Halkın siyasi partilere olan güvensizliği de seçimlerin sonucunu doğrudan etkileyebilir. KDP’nin bölgede elde edeceği oy oranı, bu işbirliğinin ve kurduğu ekonomik düzenin sonucunu belirleyecek niteliktedir. KDP’nin seçimleri kazanması halinde, Türkiye’nin bölgedeki saldırıları da meşrulaştırılmış gibi algılanacak. Eğer YNK kazanırsa, Türkiye’ye büyük bir darbe vurulmuş olur. Bu seçimlerin yalnızca Kürdistan’ın değil, Türkiye’nin de bölgesel çıkarları açısından hayati bir öneme sahip.”
MA