Oya Baydar, Emek ve Özgürlük İttifakı içinde TİP’in kendi listesi ile seçimlere gireceğini açıklamasını “Sosyalist sol İnce’leşmemeli” yazısında değerlendirdi. Baydar’ın yazısının ilgili bölümü şu şekilde..
“Emek ve Özgürlük İttifakı partileri, bildiğim kadarıyla Yeşil ve Sol Gelecek Partisi listelerinden aday olacaklar. Sadece TİP kendi adına, kendi listeleriyle katılma kararı almış bulunuyor. Bu kararın uygulamadaki anlamı, TİP adaylarının seçime girdikleri bölgede/ilde yeterli oy alamamaları halinde, bir milletvekilliğin en çok oy alan parti lehine yitirilmesi. Bu, oyların AKP’ye gitmesi anlamına gelebileceği gibi HDP oylarından çalma anlamına da gelebilir.
TİP’in, gücüne güvendiği, yeterli oy alabileceğini düşündüğü İstanbul, İzmir, Hatay gibi yerlerde bir milletvekili çıkarmak için gerekli oy sayısı 100 bini, 90 bini buluyor. Bu genç ve aktif parti; son zamanlarda adından epeyce söz ettirmesine, tanınmış yüzleri, artistleri, televizyoncuları falan aday göstermesine, yakışıklılık imajı, hitabet gücü ve görece radikal söylemiyle HDP ile pek barışamayan sol muhalif ‘beyaz Türk’leri etkilemesine rağmen, seçim günü geldiğinde umduğunu bulabilecek mi, yoksa İttifaka milletvekilliği mi kaybettirecek? Bunu kendilerinin, ülkeye ve hepimize karşı taşıdıkları sorumlulukla iyi hesaplamaları gerekiyor.
Türkiye İşçi Partisi’ne (Bugünkü TİP değil, 1960-70’lerin bütün Türkiye sosyalist solunun içinden çıktığı parti) 1964’te katılmış, o gün bugün hatalarından ve yenilgilerinden öğrenmiş biri olarak söylememe izin verin: İnsanlar gibi siyasî yapılar, partiler, örgütler de içerden baktıklarında, kendilerini kendi gözleriyle değerlendiklerinde yanlış kanılara, sübjektif görüşlere kapılırlar. Kendi içlerine kapanır, durumu ve koşulları gerçekte olduğu gibi değil arzu ettikleri gibi görürler. Duvarlardaki dev aynaları eğlencelidir ama gerçeği yansıtmaz.
Lâfı dolandırmayım: TİP’te umut gördüğüm kadar 60 yıllık sol hatalarımızın filizlerini de görüyorum. Ve asıl, seçim sonuçlarındaki olası bir hayal kırıklığının Emek ve Özgürlük İttifakı’na zarar vermesi yanında, kendilerini kayıpların sorumlusu haline getirerek, umut kıvılcımlarını yok etmesinden korkuyorum.”
HM