Colemêrg merkezde 23 Nisan 2009 tarihinde boş bir arazide arkadaşlarıyla top oynayan 14 yaşındaki Seyfullah Turan’ı uzun namlulu silah dipçiğiyle vurarak ağır yaralayan özel harekat polisi Bahadır Turan hakkında “nitelikli yaralama” suçundan verilen 6 yıl 3 ay hapis cezası Yargıtay’da onandı. Yargıtay’ın 9 Eylül’de verdiği karar üzerine polis Turan, 21 Ekim’de tutuklandı. Polis Turan, şu an Üsküdar Paşakapısı Kapalı Cezaevi’nde tutuluyor.
Turan’ın avukatı, tutuklama sonrası 4 Kasım’da “olağanüstü itiraz kanun yoluna” başvurarak, müvekkilinin infazının durdurulması talebinde bulundu. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan başvuruda, “İnfazın durdurulmamasının neticesinde zararların meydana geleceği, devlet memuru olarak vazife ifa eden müvekkilin özlük haklarının geri dönüşü olmayacak biçimde ortadan kaldıracak olduğu, müvekkilin uğrayacağı ağır hak kayıplarının yanında dosyanın olağanüstü itiraz kanun yolu sürecinde geçireceği süre nazara alındığında, tüm bu hususların ileride telafisi imkansız ve güç zararların, infaz durdurulmadığı sürece giderilemeyecek olduğu hususlarının değerlendirilmesi” iddialarına yer verildi.
YARGITAY SAVCISINDAN JET HIZIYLA KARAR
Daha önce dosyada verilen cezanın onanmasını isteyen Yargıtay Başsavcılığı, 11 Kasım’da jet hızıyla sanık avukatının yaptığı başvuruda karar verdi. Yargıtay Başsavcılığı, kararın bozulması ve düzeltilerek onanmasını talep etti. Dosya, Yargıtay 1’inci Ceza Dairesi’ne gönderildi.
AV. TİMUR: OLAĞANÜSTÜ HAREKETLİLİK YAŞANIYOR
Dairenin vereceği karar merak edilirken, Mezopotamya Ajansı’na (MA) konuşan Seyfullah Turan’ın avukatı Murat Timur duruma tepki gösterdi. Av. Timur, “Burada, sanık kamu görevlisine özel bir hukuk işletiliyor ve bu yolun devamının da geleceğini düşünüyorum. Son bir haftadır sanığın cezaevinde olmasına birileri çok üzülmüş ki dosyada olağanüstü bir hareketlilik yaşanıyor” dedi.
‘ÖZEL HUKUK UYGULANIYOR’
Kamu görevlilerinin sanık olarak yargılandığı dosyalarda özel bir hukuk işletildiğini söyleyen Timur, “Seyfullah Turan dosyası kamuoyunda çok tartışıldı. Bu dosyada polisin adam öldürmeye yönelik bir fiili vardı. Buna rağmen sanık polis bir gün bile gözaltında kalmadı. Yargılamalar çok uzun sürdü. Nitekim AYM kararından sonra yargılama yeniden başladı. Yargılamanın sürüncemede kalması için çok ciddi bir çaba harcandı. Kamu görevlilerinin yargılandığı dosyalarda kendilerine özel bir hukuk uygulandığını biliyoruz. Cezasızlığın hem yargı hem siyasi boyutu var. Fail, kamu görevlisi olduğu zaman olağan hukuk yerine kişiye özel hukuk işletiliyor. Kürtlerin ve muhaliflerin yargılandığı dosyalarda çok basit suçlarda bile insanlar yargılanıyor, tutuklanıyor ve ağır cezalar alıyor. Dosyadaki polis, adam öldürme suçundan yargılanması gerekirken ilk başka basit yaralamadan yargılandı. AYM’nin ihlal kararı vermesinin ardından dosya Elazığ Ceza Mahkemesi’ne geldi. Mahkeme, AYM kararını ciddi bir şekilde direnç gösterdi ve uzun bir süre dosyayı bekletti” dedi.
‘DAVAYI TAKİP ETMEMEMİZ İÇİN HER ŞEYİ YAPTILAR’
Tek sanıklık dosyaların genelde en fazla iki yılda sonuçlandığına dikkati çeken Timur, “Bu dosyanın bu kadar uzun sürmesinin temel nedeni cezasızlık politikasıdır. Cezasızlık politikasına görevsizlik kararı, yetkisizlik kararı, davanın nakli yoluyla gidilir. Bu dosyada tüm argümanlar işletildi. Dosya ilk açıldığında Colemêrg’te iki duruşma görüldü. Sonra dosyanın nakli için Adalet Bakanlığı’na başvuru yapıldı. Halbuki ilk celsede en ufak bir problem olmadı. Sanık ve sanık avukatları açısından yargılamayı kolaylaştırmak için onların bulunduğu kentlere yargılama götürüldü. Ama mağdurlar ve avukatları için Isparta’ya gitmek çok zordu. Yani bizim davaya gitmememiz için ne varsa yaptılar. 3 yıl boyunca Isparta’da yargılama devam etti. Bu zorlu süreci biz orada takip ettik. Colemêrg ile Isparta arası bin 600 kilometre. Isparta’dan sonra dosya Elazığ’a alındı. 2 kentte de adil bir yargılama çıkmadı. Bu polise, işkence ve adam öldürmeye yönelik suçtan cezaevi verilmesi gerekiyordu” diye konuştu.
‘POLİSİ CEZAEVİNDEN ÇIKARMAYA ÇALIŞIYORLAR’
Polisin tutuklanmasının ardından Yargıtay Cumhuriyet Savcısının sanık açısından olağanüstü bir çaba içerisine girdiğini söyleyen Timur, “Sanığın derhal tahliye olması için çok önemli bir çaba olduğunu görüyoruz. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, bu dosya temyiz aşamasındayken, görüşünü ifade etmiş, kararın onanmasını istemişti. Ama kararın onanmasının ardından bu kez kararın yerinde olmadığını söylüyor. 11 ay sonra ne oldu da savcılığın fikri değişti? Şuan olağanüstü bir hukuk işletildiğini görüyoruz. Ağır insan hakları ihlallerinin işlenmesinin nedeni kişiye özel hukuktur. Biri ağır insan hakları ihlali işlemiş, insanı öldürmeye teşebbüs etmiş ama 10 gündür polisin cezaevinde olması Yargıtay Cumhuriyet Savcılığı’nı rahatsız etmiş. Özel bir hukuk işleterek, el birliğiyle polisi çıkarmaya çalışıyorlar. Burada görev yapan bir kolluk, bu kararı gördüğünde onun için emsal olur. Bir toplumsal olayda bile çok rahat bir şekilde suç işleyebilir. Çünkü arkalarından bakanlar, kamu görevlileri ve yargı erki oluyor” şekline konuştu.
‘BUNUN DEVAMI GELECEK’
“Siyasi davalarda kanun yararına bozma ile ilgili Yargıtay Cumhuriyet Savcılığı’na yaptığımız başvurulara minimum 4 ayda cevap veriliyor” diyen Timur, şöyle devam etti: “Bu bazen 6-7 ayı bile buluyor. Ama bu dosyada polis avukatının yaptığı başvuruya bir hafta içerisinde karar veriyor ve dosyaya ilgili ceza dairesine gönderiyor. Siyasi dosyalarda yapılan başvuruların neredeyse tamamı savcılık tarafından ret edilirken, bu dosya hemen kabul ediliyor. Burada özel bir yol işletiliyor ve bu yolun devamının da geleceğini düşünüyorum. Yaklaşık bir haftadır sanığın cezaevine kalışına herkes çok üzülmüş demek ki. Normal şartlarda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ilgili ceza dairesine gönderilen bir dosya minimum birkaç yıl içerisinde karar verilir.”
Adnan Bilen – Özlem Yacan / MA