Amed’in Bismil ilçesinde 2021 yılında evli olduğu Dilek Bitgin’i “ateşli silahla öldürmeye teşebbüs” eden Ahmet Bitgin’in yargılandığı davanın karar duruşması 16 Eylül’de Diyarbakır 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. “Eşi kasten öldürmeye teşebbüs”, “Ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın alma, taşıma veya bulundurma” suçlarından tutuklu yargılanan ve aynı suçlardan savcının mütalaa sunduğu davada, Ahmet Bitgin, “Nitelikli kasten yaralama” suçundan 7 yıl 6 ay ceza alarak, tahliye edildi. Sanık Bitgin’e, “Ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın alma, taşıma veya bulundurma” suçundan dolayı verilen 10 ay hapis cezası 6 bin TL para cezasına çevrildi. Ahmet Bitgin’in ağabeyinin eşi Pakize Bitgin’e de, “Suç delillerini yok etme” suçundan 5 ay hapis cezası verilerek, hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasına karar verildi.
SİSTEMATİK ŞİDDET GÖRDÜ
Dilek Bitgin’in avukat Şirvan Yakut, verilen ceza ve tahliye kararını değerlendirdi. Dilek Bitgin’in sistematik bir şekilde şiddete maruz kaldığını dile getiren Yakut, müvekkilinin sanık Bitgin’in engellemelerinden dolayı polise başvuramadığını kaydetti. Öldürmeye teşebbüs olayından iki gün öncede müvekkili Dilek’in şiddete maruz kaldığını kaydeden Yakut, şiddetten kaynaklı Dilek’in kolunda iz olduğunu ve bunun hastanedeki tedavi sürecinde doktorların yazdığı muayene öykülemelerinde görüldüğünü belirtti.
İNTİHAR SÜSÜ VERİLMEK İSTENDİ
Ahmet Bitgin’in evdeki 2 silahı görünür yerlerde bırakıp, Dilek’e sürekli, “Kendini öldür. Sen kendini öldürmezsen ben ya seni öldüreceğim ya da çocuklarını öldüreceğim” diyerek, psikolojik baskı yaptığını söyleyen Yakut, Dilek’in de “Ben kendimi niye öldüreyim? Çocuklarım var. Çocuklarımın iyiliğini istiyorum, onları büyüteceğim” dediğini aktardı. Olay günü her hangi bir tartışma yaşanmadığını, Dilek’in odasına gidip kıyafetleri katladığı sırada Ahmet Bitgin’in arkasından gelerek, “Mademki sen kendini öldürmüyorsun, ben seni öldüreceğim” diyerek, ateş ettiğini aktardı.
Yakut, Dilek’in vurulması ardından kurşunun çıkış yerinin silahın ucuyla oynandığını anlattı. Ahmet Bitgin’in “intihar” kurgusu yapmaya çalıştığını aktaran Yakut, “Böyle bir kurgulama yapmış. Müvekkilim sonrasında adamın içeriye gittiğini söylüyor. Sonrasına dair bir bilinci yok, kendinden geçmiş. Arama kayıtlarına göre sanık önce kendi ağabeyini arıyor. Bir de uzaktan akrabaları olan komşuları var. Evlerin hepsi zaten aynı avluya bakan evler. Herkes bir birinden haberdar. Sonrasında arabaya bindirerek, Bismil Devlet Hastanesi’ne götürüyorlar. Oradaki ilk müdahalenin ardından Diyarbakır Dicle Üniversitesi Hastanesi’ne kaldırıyorlar. 2 hafta kadar yoğun bakımda kalıyor. Sonra Dilek kendine geldiğinde ilk söylediği şey, ‘Beni kocam arkamdan vurdu’ oluyor” dedi.
‘SANIK OLAY YERİNİ TEMİZLEMİŞ’
Dilek’in vurulması ardından sanık Ahmet Bitgin ve dosyada şüpheli olarak yargılanan ağabeyinin eşi Pakize Bitgin ile olay yerini temizlediğini kaydeden Yakut, “Birlikte o yatak odasını temizlemişler. Kadın ortalığı siliyor, halıyı sarıyor, banyoya kaldırıyor. Yataklar, çarşafları, elbiseleri hepsini toplayıp makinaya atıyor. Bunu kendileri de söylüyor. Ahmet Bitgin, ‘Biz ortalığı temizledik. Delilleri yok etme maksadımız yoktu. Benim 4 tane çocuğum var. Çocuklar zaten annelerini öyle bir durumda gördüler, korkmasınlar, diye ortalığı toplayıp, temizledik’ diyor. Pakize Bitgin’de, ‘Ben bilmiyorum. Gelip Dilek kendini vurmuş, diyerek beni çağırdı. Ben de çocuklar korkmasın diye etrafı temizledim’ diyor. Hem olay yerindeki delilleri yok edecek, hem silahı temizlemeye vakit bulacak, saklayacak… Sonrasında kolluk geldiğinde teslim edip yerini göstermesinin hiçbir manası yok. Sonuç olarak artık temizlemiş, bitmiş yani. Silahın üzerindeki parmak izi gitmiş. 4 tane çocuk var birde. O silah sesini kimsenin duymamış olması mümkün değil. Çocukların uyuduğunu söylüyorlar. Madem en başından beri kendisinin intihara teşebbüs ettiğini iddia ediyorsun, olay yerine hiç dokunmasaydın” diye belirtti.
ÇELİŞKİLİ İFADELER
Bütün delillerin temizlendiğini o yüzden odadaki incelemelerde her hangi bir tespit yapılamadığını dile getiren Yakut, müvekkili üzerindeki kazak, ceket ile Ahmet Bitgin üzerindeki kazağından parçalar kesilip, incelemeye gönderildiğini kaydetti. Sanığın cep telefonuna da el koyulduğunu ve birkaç farklı kadınla ilişkisi olduğunun ortaya çıktığını sözlerine ekleyen Yakut, sanığın bunu itiraf ettiğini belirtti. Ahmet Bitgin’in alınan ifadelerinde de çeliştiğini dile getiren Yakut, “Kollukta alınan ilk ifadede kapının önünde dışarıda olduğunu söyledi. Sonraki savcılık ifadesinde kendisinin de olay anında çocuklarıyla birlikte uyuduğunu, hiçbir şekilde silah sesi duymadığını, kızı çağırdığında, gidip odaya bakıp, Dilek’i yerde gördüğünü söyledi. İfadeleri çelişti” dedi.
Yakut, Adli Tıp Kurumu (ATK) raporunda atışın önden yapıldığı, Dicle Üniversitesi Hastanesi Anabilim Dalı’nda ise net olmamakla birlikte arkadan atış yapıldığı yönünde rapor geldiğini belirtti.
“Gerçekten öldürmeme kastı olsaydı, Dilek’i kendisi hastaneye götürürdü” diyen Yakut, Ahmet Bitgin’in ateş ettiği andan 40 dakika kadar sonra hastaneye gittiğini aktardı. Ahmet Bitgin’in “olay yerinin ve silahın temizlenmiş olması, delillerin yok edilmiş olması ve 40 dakika sonra hastaneye gitmiş olması” gerekçesiyle tutuklandığını belirtti.
‘MAHKEMENİN KARARI ÇELİŞKİLİ’
Mahkemenin de failin arkadan ateş ettiğini kabul ettiğini ama “yaralama kastı” ile ceza verdiğini söyleyen Yakut, “Kasten yaralamayla, kasten öldürmeye teşebbüsü bir birinden ayıran unsur kişinin amacı. Yani ne amaçla hareket ettiği. Ateş etti ve kadın o an ölebilirdi. Mahkemenin bu yöndeki tutumu ve verdiği karar kendi içerisinde çelişkili. O yüzden nereden tutsak elde kalacak bir karar” tepkisinde bulundu.
KARARA İTİRAZ EDİLECEK
Failin, “Kasten yaralama” suçundan ceza almasına tepki gösteren Yakut, “Fail gereken cezayı almadı. Sistematik şiddet dahil olmak üzere, olay günü yaşananların vahameti çok açık ortada. Belki ölebilirdi de, hayatta kaldı ama yaşam mücadelesi vermeye çalışıyor. Ama buna rağmen hala failin savunmalarına itibar ediliyor. Dilek ölmüş olsaydı, belki fail hakkında hiç soruşturma bile açılmayacaktı. Açılsa bile tutuksuz yargılanacaktı, kadının beyanın olmadığı durumda sanığın savunmalarına itibar edilecekti. İşlenen kadın cinayetlerinin sayısı yine şüpheli kadın ölümleri göz önünde bulundurulduğunda, yargı profesyonelleri kadınların adalete erişimi noktasındaki en büyük paydaya sahip olmasına karşın, engel olamadıklarını görüyoruz. Bu katliamlar cezasızlık politikasının bir sonucu olarak ortaya çıkıyor” ifadelerini kullandı.
Yakut, Diyarbakır 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’ne itirazda bulunarak, dosyayı istinafa taşıyacağını söyledi.
MA