Muhalefetin ve demokratik kitle örgütlerinin “derneklere kayyım atamanın önünü açtığı” yönüyle eleştirdiği 43 maddelik “Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanın Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi” 27 Aralık tarihinde Meclis Genel Kurulu’nda kabul edildi. Yasal düzenlenmesinin Meclis’ten geçmesinin ardından da tepkiler gelmeye devam ediyor. Diyarbakır’da bulunan demokratik kitle örgütleri temsilcileri, düzenlemenin muhalefeti susturmak ve demokratik kitle örgütlerini etkisizleştirilmek istendiğine dikkat çekti.
Türkiye’de darbe girişimi sonrası Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) binlerce vakıf, dernek ve sendika gibi demokratik kitle örgütlerinin kapatıldığını dile getiren Diyarbakır Baro Başkanı Cihan Aydın, uygulamaların bir moda haline getirildiğine dikkat çekti. İktidarın DKÖ temsilcilerine karşı gözaltı, tutuklamalar ve yargı yoluyla taciz ederek, darbe vurduğunu anlatan Aydın, iktidarın yasayı kendisiyle senkronize bir şekilde çalışması için DKÖ’lere kayyım atacağını aktardı.
DKÖ’LERE DE KAYYIM
Aydın, “Yerel yönetimlerde uyguladıkları kayyum modelini sivil topluma da uygulamak istiyorlar. İktidar muhalif olan tüm siyasi parti, STÖ ve kişilere karşı savaş açmış durumda. Türkiye şu anda sosyal, demokratik, hukuk devleti vasıflarını yitirmiş, otoriterleşmiş eğilimidir hatta totaliterliğe doğru bir gidiş var. Bu sistem artık rıza üretemediğinden kaynaklı bugün antidemokratik uygulamalar için mevzuat yaratıyor. Artık mızrak çuvala sığmıyor” dedi.
‘SOKAKLAR BİZİM’
TMMOB Diyarbakır İl Koordinasyonu Kurulu Sekreteri Doğan Hatun, çıkarılan yasanın sivil toplumu bir bütünen sessiz bırakma girişimi olduğunu söyledi. Yasanın hiçbir şekilde demokratik bir yönünün olmadığını aksine hukuksuz olduğuna vurgu yapan Hatun, “Yasanın tek bir amacı var o da muhalefeti sindirmek ve baskı altına almaktır. Dernek ve vakıflar, insan hakları ve demokrasi için bir örgütlenme aracıdır. Hak ihlallerini teşhir eden, karşı duran, demokrasi ve hukuk süreçlerini değerlendiren bir derneğin veya vakfın kapatılması bu ülke için nasıl bir kazanç sağlayacak. Bu girişim bu mesele bağlayıcı olan hukuk sistemini de yok etmektir. Bu kurumlar zor iktidarların birinci derece odağı olmuş kurumlarıdır” ifadelerini kullandı.
Kurum ve kuruluşlara kayyım atansa bile mücadeleden asla vazgeçmeyeceklerini anlatan Hatun, “İktidar bu işin biteceğini sanıyorlarsa yanılıyorlar çünkü sokaklar bizimdir” dedi.
KAYYIM YÖNETİM ŞEKLİNE DÖNÜŞTÜ
Türkiye’de artık sivil toplum hareketlerinin ele geçirilmesiyle karşı karşıya olduklarının altını çizen Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Diyarbakır Şube Eşbaşkanı Şiyar Güldiken, çıkarılan yasayla beraber DKÖ’lere kayyum atayarak sivil kurum ve kuruluşların iktidara karşı olası toplumsal muhalefete dönüşmesini engellemek istendiğini söyledi. İktidarın kayyum atama girişimlerinin bir yönetim şekli haline geldiğini ifade eden Güldiken, ilerleyen dönemlerde sendikalara da kayyum atama tehlikesinin oluşabileceğini aktardı.
‘MUHALEFET BİR ARAYA GELMELİ’
Gelinen aşamada tüm toplumsal dinamiklerin iktidara karşı bir çatı altında bir araya gelmesinin gerektiğinin altını çizen Güldiken, “Kaybedilecek olan sadece bir STÖ değil. Toplum olarak kaybedilecek çok şeyimiz olacak. Artık konuşamayacak bir noktaya gelebiliriz. Muhalefet bir araya gelmezse çok büyük bir karanlık bizi bekliyor olacak” dedi.
MA