İstanbul’da “Kent Uzlaşısı” modeliyle kazanılan Esenyurt Belediyesi’nin ardından 4 Kasım’da Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) yönetimindeki Mêrdîn Büyükşehir, Êlih ve Riha/Xelfetî (Halfeti) belediyelerine kayyım atandı. Özgür Kadın Hareketi (TJA) aktivisti Çağlar Demirel, belediyelere atanan kayyımları değerlendirdi.
İktidarın kayyım atamalarıyla “yerelde darbe” yaptığını söyleyen Demirel, “Kürtler iktidarın bu politikalarına boyun eğmedi, eğmeyecek. Mücadeleleri ve direnişlerini büyüterek, sisteme itiraz etmeye devam edecek. Kayyım, Kürtlerin, kadınların ve demokrasiden, barıştan, özgürlükten yana olanlara yönelik yapılan darbe girişimidir. İktidar kayyım politikalarıyla Kürtlerin iradesini kıracağını düşünüyor” dedi.
“ÇÖZÜM KAYYIM ATAMADIK MIDIR?”
Kayyım politikalarıyla sonuç alınamayacağına vurgu yapan Demirel, kayyımların aynı zamanda kadın iradesinin yok sayılması olduğunu vurguladı. Demirel, “Kadın iradesini yok sayan bir anlayışa karşı kimse sessiz kalamaz. Benim iradem ve kadın kimliğim yok sayılıyorsa, burada sessiz durmamız mümkün değil. Yıllarca cezaevinde kaldık, bunlardan yargılandık. Bizim kadın ve Kürt kimliğimizin tanınması gerekiyor. Kayyım kadına bir darbedir. Mêrdîn nedir? Mêrdîn farklı inanç ve kültürlerin bir mozaiğidir. Kayyım, bu mozaiğe yönelik bir darbedir. Bu inançlara yönelik bir darbedir. Xelfetî; Türklerin, Kürtlerin, Arapların yönetime dahil olmasıdır” diye konuştu.
Demirel, “yeni süreç” tartışmalarına işaret ederek, “Soruyoruz; Kürt sorununu çözmek kayyım atamak mıdır? Kürt sorununu çözmek kayyım atamakla mı gerçekleşir? Kürt sorununda tartışılması gereken noktalardan biri demokrasi sorunudur. Hep deniliyor ya bir el uzatıldı, bir barış eli uzatıldı. Bu barış eli neye göre uzatıldı? Kürt sorununun muhatabıyla çözümüne yönelik mi uzatıldı? Somut hangi adımlar atıldı? Yani sadece bir insanın ya da birilerinin birkaç şey söylemiyle olabilecek bir şey değil, pratik bir gelişme sağlanmadığı sürece sorun çözülmez” diye konuştu.
Kürt sorununun muhataplarıyla çözülebileceğine vurgu yapan Demirel, “Kürt sorununun çözümünü Kürt halkı çok net olarak ifade ediyor. ‘Sayın Abdullah Öcalan İmralı’da, tecridi kaldır’ diyor. Ortada bir tecrit varken, Kürtlerin dilini, kültürünü yaşamasına izin verilmezken, her şeyi yasaklı bir politikayla hayata geçirmeye çalışan bir anlayışla nasıl bir barış gerçekleşecek? Bir barışın gerçekleşebilmesi için öncelikle bazı adımların atılması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
“KÜRTLERİN STATÜLERİ KABUL EDİLMELİ”
Demirel, şunları söyledi: “Barışın gerçekleşebilmesi için başta tecridin kalkması gerekir. Kürtler için ne yapılacağının somut adımlarının hayata geçirilmesi gerekiyor. Siz hala yok sayan bir zihniyetle bu sorunu çözemezsiniz. Anayasal ve yasal haklarını tanıyarak, Kürtlerin statülerini kabul ederek bu sorunu çözebilirsiniz. Kürt sorunu sadece Türkiye’deki Kürtlerin yaşadığı bir sorun olarak da ifade etmiyoruz. Tüm Ortadoğu’nun, dünyanın küresel bir sorunudur. Bunu bir bütün olarak çözmek gerekiyor.”
Demokrasiden, özgürlükten ve barıştan yana olan tüm kesimlerin kayyımlara karşı “dur” demesi gerektiğinin altını çizen Demirel, “Bu kayımlar bizim için yok hükmündedir ve bu kayyımlarla mücadele etmeye devam edeceğiz. Yeter ki kadın dayanışması ve kadın örgütlülüğümüzü, kadın mücadelemizi büyüterek bunu gerçekleştirelim. Hep birlikte bunu başaracağımıza inanıyorum” dedi.
MA