Halkların Eşitlik Ve Demokrasi Partisi (DEM PARTİ) İzmir belediye eşbaşkanlarını Kültürpark İsmet İnönü Kültür Merkezi Salonu’nda yaptığı etkinlikle halka tanıttı. DEM Parti bayraklarıyla donatılan salona Kürtçe ve Türkçe “Demokratik ekolojik kadın özgürlükçü İzmir için geliyoruz”, “Yerel demokrasi ile özgür kentlere” pankartları asıldı. Sık sık “Biji Berxwedana zindana”, “Jin jiyan azadi”, “Kadın yaşam özgürlük” “Direne direne kazanacağız” ve “Dem parti umuttur, umut dimdik ayakta” sloganları atıldı. Slogan ve zılgıtların dinmediği salonda coşku ve heyecan büyüktü.
Program eşitlik ve özgürlük uğruna yaşamını yitirenlerin anısına yapılan saygı duruşu ile başladı. Kürt siyasetinin mücadelesi ve direnişini anlatan sinevizyon gösterimi yapıldı. Ardından DEM Parti İzmir İl eşbaşkanları Vezan Karabulut ile Mehmet Kuruş, halkı selamladı. Karabulut, İzmir için tarihi bir gün olduğunu vurgulayarak, barış ve kadın özgürlükçü bir kent için yola çıktıklarını söyledi. Kuruş ise zaman Dem Parti’nin zamanı olduğunu belirterek, kendilerini farklı siyasi partilerin arka bahçesine sıkıştırmak isteyenlere yüklendi. Ezilen halklar olduklarını söyleyen Kuruş “Onlara rağmen biz kendimizi yöneteceğiz. yolumuz kutlu bir yol. Halkların birleşik yoludur. zaman bizim zamanımız zaman özgürlük zamanı” dedi
“YAPTIKLARINIZI UNUTMADIK”
DEM Parti Ağrı (Agirî) Milletvekili Sırrı Sakık, CHP’lilerin “Bize kaybettirmek için aday çıkartıyorlar” sözlerini anımsatarak, “Doğru diyorlar onlara da AKP’ye kaybettireceğiz. CHP’ye 2 dönem destek verdik. Yerel seçimlerde destek vererek, onlara belediyelerde ceneti vadettik. Onlar ise belediyeleri Kürtler için ceheneme çevirdi. İstanbul adayı Ekrem İmamoğlu seçilir seçilmez ‘Topal Osman’ın torunuyum’ dedi. Bizde Şeyh Sait, Seyit Rıza’nın torunlarıyız. Bunları unutuyorlar. Kürdün oyu ile seçileceksin sonra sırtını Kürtlere döneceksin. Biz bunlarla yol yürüyemeyiz. Genel seçimlerde hesapsız kitapsız demokrasi ve barış için destek sunduk. Ancak onlar gidip Ümit Özdağ ile protokol imzaladılar. Böyle bir partiye nasıl destek veririz? CHP’ye sormak istiyorum. Kürt illerinde ne kadar oy alıyorsunuz ki buralarda aday çıkarıyorsunuz? Bunların hepsi tekçi ve ırkçıdır. Yolumuz 3’ncü yoldur, bu yol doğru bir yoldur. Kürt halkı 31 Mart’ta kayyumları göndermekte inançlı ve kararlıdır. Bizim yolumuz halkların yoludur. Belirleyici olan halklar olacaktır. Rantçılar kaybedecek, halklar kazanacak” ifadelerini kullandı.
“DENİZ’İN HAYALLERİ İÇİN YOLA ÇIKTIK”
İzmir Milletvekili İbrahim Akın yerel seçimlerle ülkeyi talan etmek isteyenlere karşı özgürlük ve barış için mücadele çağrısı yaptı.
İzmir Büyükşehir Belediye Eşbaşkan adayı Akın Birdal, 31 Mart’ın milat olacağını vurgulayarak, “Halklar ayakta demokrasi adalet ve barış istiyorlar. Deniz Poyraz ve yoldaşlarının hayallerini gerçekleştirmek için yola çıkıyoruz. Amed’deki ve İzmir’deki barış annelerini buluşturmaya geliyoruz. kaybedilen umutların yeşertilmesi için yola çıkıyoruz” ifadelerini kullandı.
İzmir Büyükşehir Belediye Eşbaşkan adayı Türkan Aslan Ağaç ise İzmir’in ortak hayalleri için yola çıktıklarını ifade ederek, “Hayallerimiz için yol alacağız. Mücadeleyi hep birlikte büyüteceğiz” diye belirtti.
SEÇİM BEYANNAMESİ
Konuşma ve aday tanıtımının ardından seçim beyannamesini eşbaşkan adayları Akın Birdal ve Türkan Aslan Ağaç okudu. Seçim beyannamesinde kentin sorunları ve partinin çözüm projeleri şu başlıklar altında açıklandı:
– Efem Çukuru Altın Madeni:2011’den bu yana faaliyetini sürdüren işletme,İzmir’in su ihtiyacının yüzde 40’ının sağlandığı Tahtalı Barajı havzasının yüzeysel sınırında yer almaktadır. Yer altı ve yüzey sularını kirletme riski konusunda onlarca bilimsel rapora rağmen maden halen çalışmaya devam etmekte. Erzincan İliç’teki yaşanan felaketten sonra İzmir’in benzer bir felaketi yaşaması an meselesidir.
– İzmir’in gelecekteki su ihtiyacı için içme suyu kaynaklarını geliştirmesi gerekiyor. Manisa Gördes Barajı’ndan gelen içme suyunun yetersiz olması nedeniyle, yapımına hala izin verilmeyen Güzelbahçe Çamlı Barajı projesi acilen başlatılmalı.
– Gaziemir’de 1940’lı yıllarda kurulan ve 2010 yılına kadar kurşun fabrikası olarak faaliyetini sürdüren fabrikanın atıklarını bahçesine gömdüğü ve daha sonra nükleer tesisi bulunmayan bir ülkede nereden geldiği tespit edilemeyen kurşun, arsenik, çinko, demir ve mangan gibi elementler yanında nükleer atıklara ait 10.125 m3 radyoaktif element tespit edilmiştir.
EKOLOJİK TALAN
– İnsan ve yeraltı-yerüstü çevre sağlığı açısından tehdit oluşturan nükleer santral atıklarının hangi yasa dışı yollarla, kimler tarafından getirildiği ise bilinmiyor.
– İzmir’de ki hava kirliliği özellikle demir çelik, gemi söküm, rafineri, petrokimya,termik santral gibi büyük kirletici kaynakların bulunduğu Aliağa bölgesinden kaynaklanmaktadır.
– Bornova sınırları içinde yer alan çimento fabrikaları ile farklı yerlere kurulmuş beton santralleri de bir başka kirlilik kaynağıdır.
– Doğal Kaynak Tüketimi: İzmir’in her tarafına yayılmış taş ve maden ocakları, doğal çevrenin tahribatı yanında hava kirliliğinin bir başka sebebidir.
– Biyoçeşitliliğin Azalması: Bakırçay, Gediz, Nif ve Küçük Menderes nehirlerindeki kirlilik, bunlardan yararlanan canlı türlerini azaltarak biyoçeşitliliğin olumsuz olarak etkilemektedir.
– İzmir’in yüzde 29’u tarımsal alanlardan oluşmaktadır. Ancak piyasaya yönelik tarımsal üretim nedeniyle tarım ürünleri çeşitliliği azalmaktadır. Örneğin Küçük Menderes Havzası’ndaki arazilerin büyük bölümünde hayvan yemi olarak kullanılmak üzere slajlık mısır üretimi yapılıyor. Bu üretimde oldukça fazla su tüketilmekte su kaynakları olumsuz etkilenmektedir.
– Körfez Çevresindeki Gökdelenler: Körfez çevresinde İzmir’in mezar taşları olarak adlandırdığımız gökdelenler, her geçen gün artıyor. Yerel yönetimler tarafından onaylanmadığında merkezi iktidar tarafından teşvik edilen bu yapılar, İzmir’in kültürüne, hafızasına, kimliğine bir saldırıdır. Bu yapılarla İzmir’in kimliği de kültürü de dokusu da giderek bozulmaktadır.
– İnciraltı’nı imara açma planları: Balçova ilçe sınırları içinde yer alan toplam büyüklüğü 513 bin dönüm alan değişik isimlerle imara açılmaya çalışılıyor. Son olarak 14 Mayıs seçimlerinin hemen 3 gün öncesinde İnciraltı’na ilişkin imar planları askıya çıkarıldı. TMMOB’a bağlı uzman meslek odaları plana karşı dava açtı ve dava halen sürüyor.
– İzmir Körfez Geçiş Projesi: Çiğli’nin Balçova’ya bağlanması bahanesiyle üretilmiş bir köprü ve tüp geçit projesidir. Askılı deniz köprüsü, tüp geçit ve yapaybir adadan oluşturulmak istenen bu proje ile Ramsar Sözleşmesi ile korunan alanlar yok edilecek, şehrin körfez üzerindeki slüeti bozulacak, deniz dibi akıntı kesintiye uğrayacak, körfezdeki deniz canlılarının yaşam alanları yok edilecek. Bu proje, aynı zamanda İnciraltı’nı imara açma planlarının bir bileşenidir.
– Fuarcılığın biçim değiştirmesi, İzmir Fuar’ının Gaziemir’e taşınması ve İzmir Enternasyonal Fuarı’nın da eski haliyle sürdürülememesi; Kültürpark’ın kuruluşundan bugüne kendi içinde oluşturduğu eko sisteminin korunacağı “EKO PARK” karakteriyle bir ‘Kent Parkı’na dönüşebilmesi için bir fırsat yaratmıştır.
Kültürpark Koruma Planı gereklilikleri, yerel yönetimler tarafından yeterince uygulanamamaktadır.
DEPREME HAZIRLIKSIZ
– Kentte depreme karşı yeterli hazırlık görülmemektedir. Depreme dayanıksız binaların dönüşümü ilgili herhangi bir politika, proje ve girişim yok.
– İzmir modern ve çağdaş bir kent gibi görünmekle birlikte alt yapı eksiklikleri ve iklim değişikliği nedeniyle her yağmur yağdığında ve meteorolojik bir olayda Alsancak ,Bostanlı ,Mavişehir ve Karşıyaka sular altında kalmakta ve birçok yurttaş maddi ve manevi zarar görmektedir.En son 26 kasımdaki deniz taşmasında yüzlerce ev ve işyeri sular altında kalmış ve milyonlarca lira maddi zarar meydana gelmiştir.
– İzmir bir deniz kenti olmasına rağmen denizden,deniz ulaşımından yeteri kadar yararlanmamaktadır. Oysa ki tarihsel kimliği ile bir liman kenti olmasının yanında denizci bir kent olarak bilinen İzmir’in geçmişte izmir kayıkları, izmir takaları ve yolcu gemileri büyük bir deniz canlılığı yaşamaktayken bugün o canlılığı görememekteyiz.Denize kıyıları olan ilçerin ve merkezin deniz ulaşımı ile buluşturulması hedeflerimiz arasındadadır.
– İzmir bir sahil kenti olmakla birlikte deniz kirliği nedeniyle kent merkezinden denize girilememektedir. Bu nedenle halkımız yaz aylarında denize kıyısı olan ilçelere gitmektedir Ancak otel, kafe ve plaj tesisleri gibi ücretle hizmet veren tesislerde halkın kendisine ait olan sahilleri serbestçe ve ücretsiz olarak kullanmasına izin vermemektedir.
– İzmir’de de görüldüğü gibi kapitalist medeniyetin neden olduğu birçok risk doğayı, toplumu ve kentleri tehdit etmeyi sürdürüyor. DEM Parti olarak kapitalist sömürü ve yağma düzeninin yarattığı tehdit ve saldırılara karşı mücadele ederken halkla birlikte, demokratik ve katılımcı örgütlenmelerin gerçekleştirilmesi için çaba içinde olacağız. Kentimizin sorunlarını halkla birlikte yerinden ve yerel yönetim anlayışımızla hep birlikte çözeceğiz, İzmir’imizi sermayenin saldırılarından özgürleştireceğiz. Özgür Kentleri halklarımızla inşa edeceğiz.”
MA