MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin açıklamalarıyla Kürt sorununa dair gündeme gelen yeni süreç tartışmalarını Barış Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Tahmaz, akademisyenler Vahap Coşkun ve Erol Katırcıoğlu Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirdi.
“MÜCADELEMİZE GÜVENMELİYİZ”
Barış Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Tahmaz, Kürt sorunun çözümsüzlüğünün yarattığı toplumsal tahribat, kutuplaşma, sorunların çözüm mekanizmasına dair umutların kırılması, Ankara’nın her hangi bir çözüm üretilebileceğine dair umutların alt düzeylere inmesinin riskli bir gidişata yol açtığını söyledi. Bahçeli’nin açıklamalarının toplumda bir atmosferi açığa çıkardığını dile getiren Tahmaz, “Bizim haklılığımızı, barış savunanların, Kürt sorununa çözümü konusunda mücadele edenlerin haklılığını ortaya çıkardı. Hatta ‘Yeni bir gelecek düşünüyorsak bu ancak Kürtlerle barışarak olur’ fikrini haklı çıktığını gösteren bir durum olduğu için, barışın sesini yükseltmemiz ve sözümüzü barıştan yana kurmamız gerekiyor. ‘AKP’ye, MHP’ye güvenilir mi?’ deniyor. Kimseye güvenerek değil, kendi fikrimize, kendi duruşumuza, haklı mücadelemize güvenerek yürümenin daha doğru olduğunu düşünüyorum” diye konuştu.
Tartışmalar yürütülürken PKK Lideri Abdullah Öcalan’a verine yeni disiplin cezasına işaret eden Tahmaz, ortada henüz bir çözüm ya da diyalog sürecinden bahsetmenin mümkün olmadığını vurgulayarak, barışa şans tanımak gerektiğini söyledi. Kürt sorununun çözümü için yasalarda düzenlemelere gidilmesi ve PKK Lideri Abdullah Öcalan etrafında tartışılan, ama onun ötesinde bir gerçeklik olan “umut hakkı” meselesinde bir düzenleme yapılması gerektiğini kaydeden Tahmaz, “Yeter ki bir iyi niyet göstergesi olsun. Buna ihtiyacımız var. 8 yıldır yaşadıklarımız toplumda ciddi bir güvensizlik yarattı. Bunu giderecek adımların atılması hükümetin öncelikli görevidir, diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
ÖNCELİKLİ İŞ KÜRT MESELESİNİN ÇÖZÜMÜ
Akademisyen Vahap Coşkun, başta Kürtler olmak üzere yüzyıldır devam eden Kürt sorunun toplumu derinden etkilediğini ifade etti. Kürt sorunun çözümsüzlüğünün hukuktan uzaklaşmaya, siyaseten otoriterleşmeye ve ekonomik olarak da istikrarsızlaşmaya neden olduğunu belirten Coşkun, “Dolayısıyla Türkiye’de demokrasiyi tahkim etmek, hukuk devletini geçerli kılmak ve ekonomiyi istikrara kavuşturmak istiyorsanız yapmanız gereken en öncelikli iş Kürt meselesini çözmek olmalıdır” dedi.
“UMUT HAKKI” DÜZENLEMESİ
İktidarın 2016’dan sonra Kürt sorununu güvenlikçi bir perspektif çözmeye anlayışına geri döndüğünü ama çözemediğini dile getiren Coşkun, “Son dönemlerde bölgede bulunan dinamiklerde dikkate alınca Kürt meselesinin çözümü konusunda yeni bir inisiyatif geliştirildi. Bahçeli’nin yaptığı konuşma ve Öcalan’a çağrıyla şekillenen süreçte bunu görmemiz mümkün. Elbette retorik olarak Bahçeli ‘Öcalan gelsin, silahların bırakıldığını söylesin, PKK’nin lağvettiğini açıklasın’ diyor; ama Öcalan’ın böyle bir açıklama yapabilmesi için öncelikli olarak bir alt yapı çalışmasının yapılması kaçınılmaz. Devlette bunu biliyor. Ben, devlet ile PKK, devlet ile Öcalan, Öcalan’la PKK arasında bir tür temasın olduğunu düşünüyorum. Bu ‘umut hakkına’ ilişkin ifade de bence bu süreçle şekillenecek bir husus. Eğer süreç ilerler ve buna yönelik olarak da gerekli adımların atılması için zemin oluşursa, düzenlemeler yapılabilir. Bu, başta Öcalan için ‘umut hakkının’ düzenlemesi olmak üzere diğer taraftan PKK mensuplarının yasal durumlarla ilgili düzenlemeleri de gerektirecek bir süreç. Ama bu siyaset içerisinde şekillenecek bir durum. Bugün sürekli bir sürecin olup olmadığından bahsediliyor; ama bir imkan var burada, bir alan açıldı. Ve bu imkanı sonuna kadar kullanmak, elden gelince genişletmek siyasetin görevi” şeklinde konuştu.
“ÖCALAN’IN MERKEZİ ROLÜ VAR”
Kürt sorunun silahlar ile hak ve özgürlükler boyutu olmak üzere iki boyutu olduğunu vurgulayan Coşkun, şunları söyledi: “Hak ve özgürlükte eşit vatandaşlık, dilin kullanımı, yerel yönetimlerin statüsünün belirlenmesi gibi talepler ön plana çıkıyor. Silahlanma durumunda ise bu silahların nasıl susturulacağı konuşuluyor. Hiç kuşkusuz silahların gündemden kaldırılmasında Öcalan’ın merkezi bir rolü var. Çünkü sürecin içerisinde yer alan aktörlerin tamamı adres olarak Öcalan’ı gösteriyor. Öcalan’ın bu konuda yapacağı bir çağrının muhatapları tarafından dikkate alınacağına şüphe yok. Ama bu bir anda, bir kerede olabilecek bir iş değil. Bunun için gerekli siyasal hazırlıkların yapılması, alt yapısının kurulması gerekiyor.”
“SORUN TÜRKLERE ANLATILMALI”
Türklerin Kürt sorununun ne olduğuna dair bir bilgisi olmadığını söyleyen Akademisyen Erol Katırcıoğlu ise, sorununu ilk olarak Türklere anlatmak gerektiğini ifade ederek, “Eğer bir açılım olursa, ilk yapılması gereken konulardan birisi Kürt sorununun ne olduğuna dair yaygın bir bilgilendirme olması lazım. Burada ne olduğunu anlayınca, Türklerin de bir empati yapma yeteneğini devreye sokarak, yapılanlara razı olmayacağını söyleyebilir hale geleceğini düşünüyorum” dedi.
Bahçeli ve Erdoğan’ın açıklamalarını kuşkuyla karşıladığını söyleyen Katırcıoğlu, “Çünkü onlar bizim anladığımız anlamda bir barış hissetmiyorlar. Bir manevra yapıyorlar, mutlaka bir oyun planları var, ama bu oyun planlarının Kürt sorunun çözülmesine dair bir plan olacağını da düşünemiyorum doğrusu. Umarım önümüzdeki dönem beni şaşırtır ve Bahçeli ile Erdoğan bu sorunu çözmekle ilgili bir adım atar. Arkasını getirirlerse tabii ki destekleriz. Bundan öncekini destekledik” ifadelerini kullandı.
ÇÖZÜM İÇİN NE YAPILMALI?
Kürt sorununun çözümü için Kürt siyasetinin daha etkin hale gelmesi, Kürtlere değil, daha çok Türklere seslenir bir hale gelmesi gerektiğini vurgulayan Katırcıoğlu, şöyle devam etti: “Eğer Kürt sorunu devam ederse Türkiye asla demokratikleşemez, asla normal bir ülke haline gelemez. Otoriterleşen ve daha despotik bir ülke olma ihtimalimiz daha yüksek. Onun için Kürtlerin, Türkleri de dahil ederek siyasetini yükseltilmesi gerekiyor.”
“Öyle ya da böyle, kim ne derse desin Abdullah Öcalan Kürt halkının önderi durumunda. Bu öyle bir şey ki isteseniz de istemeniz de bu böyle” diyen Katırcıoğlu, “Yani Kürt halkı değil, ama Türk halkı Öcalan için ne düşünüyor henüz bilmiyoruz. Ama ben yine de Kürtlerin sorunlarının çözülmesi ile ilgili olarak, Türkiye halkında bir potansiyel olduğunu düşünüyorum” dedi.
Rukiye Adıgüzel / MA