Diyarbakır’da eşi ve 3 çocuğuyla yaşayan Suriyeli E.B. adındaki kadın, eşinin 4 yıldır yanında çalıştığı Remzi N. tarafından son iki yıl içinde defalarca cinsel tacize maruz kaldı. Eşi A.T.’nin çalışma saatleri içerisinde yaşadığı eve giderek E.B.’ye cinsel saldırıda bulunan Remzi N., bu saldırısını 2 yıl boyunca sürdürdü.
AĞABEYİ GÜVENLİK ŞUBEDE MÜDÜR
E.B.’nin Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptığı şikayet sonrası cinsel taciz faili hakkında soruşturma başlatıldı. Emniyet ifadesinde ağabeyinin emniyette görevli olduğunu belirten fail Remzi N.’nin bahsettiği ağabeyi ise, geçtiğimiz aylara kadar Diyarbakır Güvenlik Şube Müdürü olan M.N olduğu ortaya çıktı.
SORUŞTURMAYA TAKİPSİZLİK
Söz konusu soruşturma dosyası Diyarbakır Asayiş Şube Müdürlüğü’ne gönderilirken, soruşturmayı Diyarbakır Güvenlik Şube Müdürü olan M.N.’nin eski mesai arkadaşları yürüttü. Soruşturma esnasında ifadesine başvurulan ve Türkçe bilmeyen E.B. için tercüman sağlanmadığı, dosyadaki tanıkların ise dinlenmediği öğrenildi. Soruşturma takipsizlikle sonuçlanırken, E.B.’nin avukatları takipsizlik kararına itiraz etti. Ancak Sulh Ceza Hakimliği, bu kararı da reddetti.
BEYANDA BULUNMAMA KARARI
Cinsel saldırı faili Remzi N. İse, Diyarbakır 1. Aile Mahkemesi’ne başvurarak, mağdur E.B., eşi A.T. ve aile avukatı Zeynep Şeşeoğulları hakkında, “Sözlü ve yazılı beyanda bulunmama (uzaklaştırma) kararı aldırdı. İtiraz üzerine 2’inci Aile Mahkemesi, alınan tedbirin başvurucu için şiddete uğrama olasılığıyla orantılı olmadığı, tedbirin uygulandığı kişilerin de temel hak ve hürriyetleri kısıtladığı gerekçesiyle kararın kaldırılmasına karar verdi.
SORUŞTURMA TALEBİ
Dosyanın avukatları, takipsizlik kararı veren savcı hakkında Adalet Komisyonu’na dilekçe gönderirken, Emniyet Genel Müdürlüğü’ne ise Diyarbakır’da Asayiş Şube Müdürü M.N. hakkında idari soruşturma başlatılması yönünde dilekçe sundu.
Remzi N.’nin E.B. ve ailesine tehditleri ise devam ediyor. Son olarak Remzi N.’, dün E.B.’nin yaşadığı evin yakınlarına giderek yanındaki iki kişiye E.B.’nin evini gösterdiği iddia edildi.
ORTAK AÇIKLAMA
Olaya ilişkin Diyarbakır Barosu, Hak İnisiyatifi, İnsan Hakları Derneği (İHD), Diyarbakır Tabip Odası ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) ortak yazılı açıklama yayınladı. Yapılan açıklamada, 6284 Sayılı Yasaya göre tedbir kararı “şiddet uygulayan ya da uygulama ihtimali olan kişi” hakkında verilmesi gerekirken, söz konusu olayda şiddet mağduru, eşi ve avukatı hakkında verildiği ve bu yaşananın hukuk skandalı olduğu belirtildi. Türkiye’nin de taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 14. Maddesi’nin hatırlatıldığı açıklamanın devamında şunlara yer verildi: “Türkiye Cumhuriyeti Anayasanın 10. Maddesi’nde de herkesin kanun önünde eşit olduğu kabul edilmiştir. Ulusal ve uluslararası mevzuattaki ayrımcılık yasağına rağmen mevcut olayda da görüldüğü üzere uygulamada sıklıkla ayrımcı uygulamalara tanıklık etmekteyiz. Bu olay vesilesiyle bir kez daha bu ayrımcı uygulamalardan vazgeçmeye insanlığın ortak değerleri olan adalet, hak ve vicdanda birleşmeye davet ediyoruz. Coğrafi sınırların artık toplumlar ve hukuk sistemleri nezdinde anlamının silikleştiği yeni dünya düzeninde, ayrımcılıkla kirletilmiş adalet yerine meşruluğunu evrensel hukuktan, insani değerlerden ve vicdandan alan bir adalet anlayışı esas alınmalıdır.
Mağdur açısından başvurulmuş olan bütün hukuki yollar, soyut bir hukuk mantığının gayri ihtiyari nüktedanlığıyla kapatılmış, hukuki olarak hareket kabiliyeti sona erdirilmek istenmiştir. Olayın şüphelisi, emniyet görevlisi yakınlarının nüfuzunu kullanarak hem olayı örtbas etmek hem de mağduru ve ailesini sınır dışı etmekle tehdit ettiği iddia edilmiştir. Fail/şüpheli kişi ve kişilerin mağdurun adresini bildikleri ve evin çevresinde aileye göründükleri bilgisi de edinilmiştir, bu durum ailenin güvenlik kaygılarını güçlendirmektedir. Aşağıda imzası bulunun hak örgütleri, ulusal ve uluslararası hukukun koruduğu temel hakların savunucusu olduğumuzu, en kaotik dönemlerde dahi hak mücadelemizden vazgeçmeyeceğimizi ve mağdurların yanında, hukuksuzluğun da tam karşısında olduğumuzu bir kez daha yineliyoruz. Yetkililere sesleniyoruz; korunması gereken fail değil, mağdur ve ailesidir. Bu bağlamda mülteci mağdura yönelmiş cinsel taciz iddiasıyla ilgili etkin, şeffaf ve tarafsız bir soruşturma yürütülmesini, mağdura ve ailesine yöneltilmiş tehditler konusunda gerekli tedbirlerin alınmasını, tehdit iddiasıyla ilgili olarak da etkin bir soruşturma yürütmesini talep ediyoruz.”
MA